The Others SKP tartışması sertleşiyor...

SKP tartışması sertleşiyor...

19.02.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

Nilgün CERRAHOĞLU - BİLBAO

SKP tartışması sertleşiyor...



PKK'nin Öcalan'dan sonra ne olacağı tartışması, İspanya'da hiç gündeme gelmeyen bir konu. İspanyol kamuoyu olayı, kendilerini doğrudan ilgilendiren bir perspektiften - Temmuz ayında Bask parlamentosu çatısı altında yapılması planlanan SKP (Sürgündeki Kürt Parlamentosu) toplantısı çerçevesinde değerlendiriyor.
Geçtiğimiz salı Bask parlamentosunun SKP'ye yaptığı davetin ardından - merkezi Vitoria'da bulunan - Bask ülkesi ile Madrid arasında ciddi bir çekişmeye yol açan tartışma sertleşiyor ve büyüyor.
Öcalan'ın ele geçiriliş ve yakalanış şeklini Bask partileri, Apo'yu "Türk baskıcı rejiminin eline düşen mazlum bir kurban" olarak gösteriyorlar ve bu şekilde SKP toplantısı için aldıkları karara ek gerekçe çıkartmaya çalışıyorlar.
Toplantıya başından beri karşı olan Madrid ise, ilk günden itibaren aldığı tutumu büsbütün sertleştirerek; "zorlayıcı önlemlere başvurmak zorunda kalmadan Bask parlamentosunun almış olduğu karardan geri adım atmasını" istiyor.
Aznar, toplantıya geçit vermeyen tavrını mecliste yapılan bir oturumda, önceki gün, taviz ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açıkladı.
"Seçimle oluşturulmamış, parlamento sıfatı 'kendinden menkul' SKP'nin Kürt halkını temsil niteliği ile herhangi bir meşruiyet temelinden yoksun olduğunu" belirten Başbakan; SKP'yi "PKK'nin propaganda aracı" olarak görüyor ve Madrid'in güçlü "siyasi, ekonomik ve kültürel bağları olan dost bir ülke ve NATO müttefikine karşı İspanyol toprakları üzerinde asla böyle bir propagandaya müsaade etmeyeceğini" belirtiyor.
"Demokrasilerin, terör bağlantılı hiçbir grupla ilişki kuramayacağını" belirten Aznar, Bask parlamentosundan "sağduyu kullanarak SKP'ye kapılarını kapatmalarını" istiyor. "Aksi takdirde" diyor: "İspanyol hükümeti olarak biz, hukuk devleti kuralları içinde elimizdeki her imkanı kullanıp bu toplantıyı engelleyeceğiz"...
Başbakan'ın meclisten yaptığı bu çıkışı, "Türk rejiminin sözcülüğü"şeklinde yorumlayan Bask milliyetçileri; eleştiri oklarını "faşist geçmişten gelen" partisi PP'ye - Halk Partisi - yöneltiyorlar.
Sahip oldukları gelişmiş özerklik çerçevesinin dışına çıkan bir "ayrılıkçılığın" temellerini atmak peşinde olan Bask milliyetçileri Başbakan'ı özetle "Frankist geçmişin kalıntısı olarak" tanımlıyorlar.
Yörenin en güçlü partisi Hıristiyan Demokrat eğilimli PNV'nin lideri ve Bask milliyetçiliğinin babası Xavier Arzallus örneğin: "Aznar ve partisi, Franco yıllarında bizi 40 yıl sürgüne mahkum eden bir diktatörlüğün devamcısı. Kürt sorununu anlamaları mümkün değil..." diyor.
İspanya'daki "PKK - SKP tartışması", AB'da başka hiçbir ülkenin yamadığı bir gerilim ve tırmanış içinde gelişiyor ve "ETA - Bask konusu" ile birebir iç içe geçiyor. Ciddi önem atfedilen Türkiye ile ilişkilerin ötesinde bu konu, bir yandan İspanyolların tarihleriyle olan hesaplaşmasını gündeme getirdiği gibi, bir yandan da terör mücadelesi ve Madrid'le Bask ülkesi arasındaki "özerklek - ayrılıkçılık" tartışması çerçevesinde kilometretaşı olarak değerlendiriliyor.
İspanyol halkı, Apo ve Kürt sorunu hakkında bilgi sahibi değil. Siyasi çevreler, basın ve kamuoyunda tartışmanın yankısını İspanya'nın "kendi toprak bütünlüğüne ilişkin" bir "teamüle" yeşil ışık yakmak ya da yakmamak olarak görüyorlar.
Aznar'ın SKP toplantısını engellemek yolundaki gayretleri, bu nedenle samimi. Ülkenin en büyük ikinci partisi anamuhalefetteki sosyalistler de, bu konuda muhafazakar başbakana sonuna kadar arka çıkıyorlar.



Yazarlar