The Others "Sözleşme" tamam da, kefil nerede?

"Sözleşme" tamam da, kefil nerede?

09.03.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

"Sözleşme" tamam da, kefil nerede?

Sözleşme tamam da, kefil nerede


Sözünü yerine getirmeyen politikacıdan söz - senet mafyası aracılığıyla icraat tahsil edilebilir mi? Söğüt'ten ayrılırken bu soru vardı kafamızda...

Sanatçılar seçimleri Milliyet için izliyor
Levent KIRCA


BİLİYORSUNUZ benim de içlerinde olduğum pek çok sanatçı politikacıları yakın takibe aldı. Biz de Mesut Yılmaz'ın peşine düştük... Gerçi politikacıların peşine düşen halkın ne hale düştüğü malum... Ama yine de biz sanatçıların nefesini enselerinde hissederlerse, ense yapmaları daha zor olur diye bu görevi üstlendik...
Mesut Yılmaz'ın seçim kampanyasını başlattığı Söğüt'e mitingden birkaç saat önce ulaştık. Önce halkın nabzını tutalım dedik. Ama halkın nabzı atmıyordu... Geçim sıkıntısı altında nasıl olup da yaşadığını anlamayan halkın nabzı atmıyordu. Oysa atan birşeyi vardı. Kafası atmıştı. Nereye dokunsan bin ah işitiyorduk...
İlk olarak miting alanında kadrolu kitle yerini aldı. Mavi önlüklü ilkokul öğrencileri, simitçiler, köfteciler ve basın... Daha sonra henüz oy verecek yaşa ulaşamamış genç bir kitle katıldı onlara. Arka tarafta yer alan banklara oturmuş yaşlılar, miting için mi oradaydılar yoksa her günkü gibi cami avlusundan emeklilikten ve tansiyondan mı bahsediyorlardı, pek anlayamadık. Birden kitlede bir hareketlenme oldu ve tezahürat duyuldu. Mesut Yılmaz Söğüt'ü sallayacak herhalde diye düşünürken sahneye Mahsun Kırmızıgül çıktı... Henüz oy hakkı olmayan genç kitle oynama hakkını kullandı ve Mahsun'la şarkı söyleyip oynadı. Nihayet ANAP'ın seçim otobüsü de mitingdeki yerini aldı. Hep insanları altına almasına alışık olduğumuz otobüsün bu kez üstüne birtakım insanlar çıktı... Bunlar ANAP'ın ağır toplarıydı. Ağır toplar kitleye tanıtıldı. Ve en son Mesut Yılmaz ile Berna Hanım yerlerini aldılar...
Mesut Bey Söğüt'ü söğüt gölgesi olsun diye değil, Osmanlı İmparatorluğu'nun 700. kuruluş yıldönümü nedeniyle seçtiğini belirterek tarih dersiyle başladı konuşmasına. Sessiz çoğunluk imparatorluğun büyüye büyüye nasıl Viyana kapılarına dayandığını dinledi ama sonra nasıl olup da küçüle küçüle Edirne kapılarına kapandığını dinleyemedi. Daha sonra Yılmaz altını imzaladığı Türkiye Sözleşmesi'ndeki maddeleri içeren bir konuşma yaptı... Mesut Yılmaz her vatandaşa bu sözleşmedeki koşulları yerine getirmezse hesap sorma hakkı tanıyor. Altında imzası var ancak kefil görülmüyor. Ayrıca vatandaş nasıl hesap soracak? Tamam elinde senet var ama adliyede davaların nasıl sürdüğü malum... Ayrıca senedi çek senet mafyasına da vermezsin. Acaba o zamana kadar söz senet mafyası da türer mi? Sözünü yerine getirmeyen politikacıdan söz senet mafyası aracılığıyla icraat tahsil edilebilir mi? Söğüt'ten ayrılırken bu sorular vardı kafamızda...
Yine de Türkiye sözleşmesinin içerdiği güzel hizmetlerin gerçekleşmesini diliyor ve sanatçı sorumluluğuyla her zaman takipçisi olacağımızı belirtiyoruz. Biz de bu sözümüzün altına imzamızı atıyoruz...