The Others SUSKUNLUĞU BOZMAK

SUSKUNLUĞU BOZMAK

11.06.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:

Birgün gazetesi muhabiri Zeynep Kuray’ın KCK davası sanığı gazeteciler hakkında düzenlenen iddianame hakkında medyada bir aydır haber çıkmayışına isyanı, özeleştiriyi gerekli kılıyor...

SUSKUNLUĞU BOZMAK


GEÇEN HAFTA bir meslektaşımızın isyanı medyaya yansıdı; çoğu gazetecilerden oluşan 44 sanıklı KCK davası sanığı, Birgün gazetesi muhabiri Zeynep Kuray, bir ay önce açıklanan iddianameye basının suskun kalmasını eleştirdi.
Kuray’ın tepkisi Birgün gazetesi dışında haber olmadı.

Zeynep Kuray şöyle diyor:
“İddianamelerimiz elimize geçeli tam bir ay oldu. Başbakan Erdoğan bizleri kastederek, “Bunlar gazeteci değil, hırsız, katil, terörist” dediği için Emniyet ve savcılıktan çok daha sansasyonel bir performans bekliyorduk. Ama gördük ki, bize atfedilen suçlamalar yayımlanmış haberlerden, haber müdürleriyle yapılmış telefon görüşmelerinden, haber kaynaklarıyla buluşmalardan, hatta isminin gizli kalmasını isteyen bu kaynakların (gazetecinin haber kaynaklarının gizliliği ilkesi çiğnenerek) “şüpheli” sıfatıyla hedef gösterilmesinden ibaretmiş. Bu iddianame de bize ne şaşırtıcı ne de etkileyici geldi. Ancak basın faaliyetinin açıkça suç kategorisine sokulduğu bu hukuk faciası karşısında, muhalif gazeteler ve birkaç yazar dışında siz meslektaşlarımızın suskunluğu epey etkileyici oldu. Peki üç değil, beş gün değil, tam 165 gündür sırf muhalif yayınlarda çalıştığımız için dört duvar arasında tutulan bizler adına söylenecek hiç mi bir sözünüz yoktu?”

100’ü aşkın gazeteci
Medyaya yönelik bu genel eleştiriyi haklı buluyoruz. Milliyet olarak, özellikle basın davalarını yakından izliyor olsak da Nedim Şener ve Ahmet Şık serbest bırakıldıktan sonra medyanın ilgisinde bir düşme oldu. Oysa 2012 yılına girerken yine bu sayfada “tutuklu gazetecilerin serbest bırakılması’na yönelik çağrıyı yinelemiştik.
Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Ercan İpekçi’nin son açıklaması, iyimser beklentilerin aksine tutuklu gazeteciler sorununun çözülmediğini gösteriyor. Cezaevindeki gazeteci sayısı 15’i hükümlü, 87’si tutuklu olmak üzere 102. Bu sayı dağıtımcı, matbaa çalışanı gibi basın emekçilerinin dahil edilmesiyle birlikte 200’ü aşıyor.
Gazeteciler hakkında binlerce soruşturma dosyası bulunuyor.
İpekçi, “Hükümet hapisteki arkadaşlarımızla ilgili olumlu bir adım atmak bir yana onları ‘terörist’, ‘katil’, ‘tecavüzcü’ olmakla suçluyor” diyor.

Haberin Devamı

OMBUDSMAN’IN GÖRÜŞÜ

Türkiye düşünce ve basın özgürlüğü açısından hâlâ en sorunlu ülkeler arasındaki yerini koruyor. Son iki yıl içerisinde gazetecilerin terör soruşturmalarına ve iddianamelerine konu olması ve sayılarının giderek artması; yargı sürecine ilişkin gelişmelerin, iddianamelerin ve iddianamelerde adı geçen sanıkların savunmalarının kamuoyu ile paylaşılmasını gerekli kılıyor. Masumiyet karinesini dikkate alarak herkesin kendini savunma hakkı olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla iddianamelere yer verirken, suçlamalar karşısında savunma hakları da gözetilmeli ve Zeynep Kuray’ın haklı olarak şikâyet ettiği haberlere yer vermemenin ‘hak ihlali’ olduğu gerçeği hatırlanmalıdır.