The Others UTANDIRAN TWEETLER

UTANDIRAN TWEETLER

24.09.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:

BDP milletvekili Sırrı Sakık’ın oğlunun ölümü üzerine sosyal medyada nefret söylemi içeren mesajların Milliyet’te yer almasına tepki var

UTANDIRAN TWEETLER

Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de nefret söylemiyle başlayan ve giderek suça dönüşen eylemlerin sayısında ciddi bir artış gözleniyor. Hz. Muhammed’e hakaret eden bir filmin internette yayınlanmasının ardından Libya’da ABD Büyükelçisi’nin öldürülmesine kadar uzanan olaylar zinciri “nefret suçu” tanımını ve özgürlüğün sınırlarını yeniden tartışmaya açtı.
Türkiye’de de örnekler çoğalıyor. Macaristan’da bir Ermeni subayı öldüren Azeri subayın, ülkesine iade edilmesi sonrasında bağışlanmasıyla ilgili AGOS Gazetesi’nde yayımlanan bir yazı nedeniyle Hrant Dink Vakfı hedef gösteriliyor.
Öte yandan Güneydoğu’daki çatışmacı ortam ve peşpeşe gelen ölüm haberlerinin yarattığı travmalar ve BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın oğlunun intiharı üzerine sosyal medyada yapılan yorumlar nefret söyleminin ne kadar ürkütücü boyutlara ulaştığının göstergesi.

Akit Gazetesinin, Hasan Cemal, Ali Bayramoğlu ve Cengiz Çandar’ın ardından AGOS yazarlarından Karin Karakaşlı’yı da hedef göstermesi bir başka olumsuz örnek.

‘İNSANLIĞIN ÖLÜM İLANI’
Oğlunun ölümüyle en büyük acıyı yaşayan bir babaya, BDP’li Sırrı Sakık’a sosyal medyada yazılanlar “insanlığın ölüm ilanı” gibiydi. Milliyet haberi 16 Eylül’den sürmanşetten ‘İnsanlığımıza ne oldu?’ diye yayımladı. Haberin spotunda da Sakık’ın oğlunun ölümü üzerine sosyal medyada yazılanlar için “buraya yazılamayacak daha niceleri” denilerek bazı ifadelere yer verilmişti. Ayrıca “Yani ırkçılığın ve nefretin en koyusunu gördük” deniliyor. Haberde Galatasaray Üniversitesi’nden Prof. Dr Yasemin İnceoğlu’nun nefret söylemleriyle ilgili açıklamalarına yer verildi. İnceoğlu olayı “vicdan ve akıl tutulması” olarak yorumladı.

Mestan Kaynarçarşı adlı okurumuz şöyle diyor: “Öncelikle belirtmeliyim ki Milliyet Gazetesi’nin BDP Milletvekili Sırrı Sakık’ın oğlunun ölümüne yönelik sosyal medyada öfke kusan mesajları, ‘akıl ve vicdan tutulması’ olarak sürmanşetten vermesini kutluyorum. Ancak, Milliyet’in iç sayfalarında sosyal medyada bu öfke ve nefrete ‘utandıran tweetler’ başlığı altında geniş yer verilmesi birebir yazılması doğrusu hoş değil. Milliyet’in bu konuda duyarlı davranarak eleştirel bir yaklaşımla bu haberleri verirken son derece iyi niyetli davrandığına inanıyorum ancak, bu nefret söylemlerinin tekrarı, hatırlatılması, yeniden yeniden yeniden yazılması nefret söylemini kamuoyunda normalleştirmekten başka bir işe yaramaz. Bu konuda gerekli duyarlılığı göstereceğinize inanıyorum.”

Haberin Devamı

UTANDIRAN TWEETLER

Akit gazetesi Hasan Cemal, Cengiz Çandar ve Yasemin Çongar’dan sonra Agos gazetesini ve gazetenin yazarı Karin Karakaşlı’yı hedef gösterdi.

KARİN KARAKAŞLI HEDEFTE
Bir başka eleştiri ise bir süredir nefret söyleminin yükselişe geçmesinin Hasan Cemal, Cengiz Çandar ve Yasemin Çongar’ın başına bir şey gelebileceğinin göstergesi olduğunu yazan Ali Bayramoğlu’na Akit Gazetesi’nin aşağılayıcı ve tehditkar bir üslupla “Ha şunu bileydin Ali” ifadesiyle şiddet eyleminin meşrulaştırılmasına basının gerekli tepkiyi gösteremediğine yönelik.
Semih Versamay adlı okurumuz söyle diyor: “Önce size bir haberi hatırlatmak isterim. Akit, Hasan Cemal, Cengiz Çandar ve Yasemin Çongar’dan sonra şimdi de 16 Eylül Pazar günü yayımlanan haberinde Agos’u ve gazetenin yazarı Karin Karakaşlı’yı hedef gösterdi.’Agos’un Radikal Ermenisi gazetemize saldırdı’ başlıklı haberde, Agos’un son sayısında, ‘Tetikçi gazetecilik hedefe doymuyor:

Söz de öldürür’ başlıklı yazı ile Akit gazetesini hedef gösterdiği iddia edildi. Haberde ayrıca Agos’un ve Karakaşlı’nın, ‘Ergenekon’a, PKK’ya, eşcinsellere, ‘soykırım var’cılara kol kanaat gerdiği’ iddia edildi.
Söz konusu bu durum sosyal medyada geniş yer bulmasına karşın gazetelerin bu konuya sessizliğini anlamak mümkün değil. Unutlayın Hrant Dink’te de aynı süreç işlemiş basın Hrant’ın ‘hedefteyim’ sözlerini görmemişti.

Haberin Devamı

OMBUDSMAN’IN GÖRÜŞÜ:

Sırrı Sakık’ın oğlunun ölümü üzerine sosyal medyada yer alan yorumları Milliyet’in tepki göstererek yayımlaması yerindedir. Ancak ‘utandıran tweetler’ içeriklerinden arındırılarak yayımlanmalıydı. Nefret söylemi içeren o mesajların aynen yayımlanması,acıları katlamaktan başka işlev görmüyor. Adeta suçu meşrulaştırıyor.
Medyada benzer yaklaşıma taciz ve tecavüz haberlerinde de sıkça yineleniyor.
Mağdurun,kurbanın başından geçen olaylar polis ifadelerine dayanarak, ayrıntılı olarak anlatılıyor.
Sakık’ın oğlunun ölümünde internet yorumlarını gazeteye aktarmak gereksizdir.
Milliyet, ‘utandıran tweetler’ sürmanşetiyle insani ve vicdani tepkiyi zaten göstermştir.
O içerikler olmasa da Milliyet okuru gereken mesajı alacaktı.
Öte yandan insanları nefret söylemiyle besleyen ve gazeteciliği şantaj, yalan haber, yıpratma hedef gösterme gibi unsurlar üzerinden yapanlara karşı sadece medyanın duyarlılığı yetmiyor. Bu düşünce özgürlüğünün arkasına saklanarak yapılan yayıncılığa karşı yasaların da devreye girmesi gerekiyor.
Hrant Dink’in ve Danıştay üyelerinin hedef gösterilmelerinin yol açtığı acı sonuçları hep beraber yaşadık...