The Others Vade çok kısaldı ama firmalar için gündem aynı

Vade çok kısaldı ama firmalar için gündem aynı

10.12.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Vade çok kısaldı ama firmalar için gündem aynı

Vade çok kısaldı ama firmalar için gündem aynı

Vade çok kısaldı ama firmalar için gündem aynı

Adnan NAS

Bu sütunlarda sık sık dile getirdiğimiz ve dikkatlerin hep odaklanması gerektiğini savunduğumuz konu, biliyorsunuz, ekonomideki kamu finansmanı ağırlığının kısa vadeye kilitlendiği konjonktürün normalleşmesi ve gerçek gündeme, yani rekabet ve üretim dünyasına, bir başka deyişle işletmeler dünyasına dönüş gereği...
Anlaşılan üç yıllık istikrar programı ve 2001 Bütçesi bizi fazla ümitlendirmiş!... Kendimizi birdenbire üstelik bu defa çok kısa vadenin boyunduruğunda bulduk. Normalden ne kadar sapmış olduğumuz, geriye dönüşün de meşakkatli olduğu böylece ortaya çıktı. Ne var ki yol ve ulaşım şartlarının kötülüğü, nihai destinasyonu (varış noktasını) ve hedefi değiştirmiyor.

Kriz ve kaynak maliyetinin artışı
Ekonominin hastalıklı yapısının uzun zamandan beri kalıcı tahribatı iki temel noktada toplandı:
1. İş ve yatırım dünyasının kan damarlarını teşkil eden finans sistemi sağlıklı işlerliğe kavuşamadı ve reel sektörle doğal olarak mevcudiyeti gereken bağlantısı koptu.
2. Reel sektör, operasyonel etkinlik/faaliyet karlılığı/global rekabet eksenine yoğunlaşmayı erteledi; kısa vadede ayakta kalmayı amaçladı.
İstikrar programı, ilk yılında iyi bir başlangıç yaptı ama faizleri beklenenin de ötesinde düşürmesi hem kamu cenahında fazla iyimserliğe yol açtı, hem de tasarruf eğilimini sıfırlayarak talebi körükledi ve enflasyondaki düşüşü yavaşlattı.
2001 bütçesi, program ile tutarlılığı ve gider bütçesindeki muhafazakar görünüşüyle iyi bir adımdı. Ne yazık ki bankacılık kesiminde patlayan kriz, bu bütçenin parametrelerini de şimdiden değiştirdi. Bunların en önemlisi de bütçe hazırlığınde %25’i geçmeyeceği varsayılan kamu finansman maliyetinin ciddi bir biçimde yükselecek olması. Bu da bir yandan bütçe açığını büyüterek zaten can yakmış olan ek vergileri de yetersiz kılacak ve ek kaynak/vergi arayışını zorunlu kılacak, hem de finans sistemindeki faiz düzeyini yani reel sektörün kaynak maliyetini yukarı çekecek...

Artık ciro değil karlılık önemli
Ancak bütün bunlar Türkiye için vazgeçilmez olan program disiplinini gevşetmemeli ve anlaşıldığı kadarıyla gevşetmeyecek de. Bu nedenle ne mali sektördeki, ne de reel sektördeki firmalar için gündem değişmiyor. İki sektör için de müşteriyi önemsemeyi ve tatmini öne çıkaran rekabetçi işletmecilik ve rasyonel yönetim standartlarına bir an önce ulaşmak temel hedef olmalı. Son krizin faturası, bu hedefe varmayı biraz daha külfetli hale getirmesi sadece.
Talebe ve müşteriye odaklanmanın doğal gereği, stratejide maliyete ve faaliyet karlılığına odaklanma. Hele reel sektör için, açık ya da gizli zararları telafi edecek kısa vadeli finans karlarına güvenmek, son krizin de gösterdiği gibi, uzun vadede firmanın hayatiyetini tehlikeye düşürecek bir strateji olabilir. Büyümek dahi karlılıktan sonra düşünülmeli.
Artık aklımızın küçük bir kısmını konjonktüre, büyük kısmını ise kurumsal ve yapısal sorunlara vermeliyiz.