The Others Verem ‘virüsü’... Bakır karavana... Türkiye ‘kenti’...

Verem ‘virüsü’... Bakır karavana... Türkiye ‘kenti’...

23.04.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:

Verem ‘virüsü’... Bakır karavana... Türkiye ‘kenti’...

Verem ‘virüsü’... Bakır karavana... Türkiye ‘kenti’...


n 7 Nisan tarihli Milliyet'in 3. sayfasındaki manşet SÜPER - VEREM idi. Haber, verem ve sıtma gibi, artık "kaybolduğu" düşünülen hastalıkların gelişmiş bazı ülkelere güçlenerek geri dönmekte olduğuna ilişkin açıklamaları gündeme taşımıştı.
Gerek spotta, gerekse haberde, önemli bir ayrıntı olarak, "verem virüsünün güçlendiği", "virüsün antibiyotik tedaviye direnç geliştirdiği" kaydediliyordu.
Dr. Mustafa Çapar, haberdeki ifadeleri "bilimsellikten uzak", dolayısıyla da yanıltıcı bulmuş. "Birincisi" diye yazmış. "Verem veya süper - veremin etkeni virüs değil, bir basil veya bakteri olan mycobacterium tuberculosis'tir. Yani vereme virüsler yol açmaz. İkincisi, hiçbir virütik hastalıkta antibiyotik de kullanılmaz."
Yorum: Çapar'ın haklı eleştirisi bilim, tıp ve din gibi alanlarda haberlerin uzman muhabirler tarafından en azından gözden geçirilmesi zorunluluğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.

Mehmet Baran, aynı tarihli gazetenin aynı sayfasındaki Bak Romanya Bak... İşte Kuzu, İşte Köpek başlıklı haberin başlığına şiddetle itiraz ediyor.
Haber, Romanya'da kuzu ve köpek anatomisi ayrımını gösteren panoların paskalya öncesi yaygınlaşması ile ilgili.
"Bir ülkenin yaşadığı ekonomik zorluklarla bu şekilde alay etmek, 'insan onuruna' ne kadar yakışıyor? Başka ülke gazeteleri de bizim zayıf yanlarımızla alay etse - ki yığınla böyle tarafımız var - kızmaz mıyız?" diye sormuş Baran.
Yorum: Öncelikle, haberde Romanya’nın ekonomik zorluk yaşadığını ima eden en ufak bir ibare yok. Haber Bükreş Belediyesi’nin, köpeği itlafının ardından kuzu eti yerine köpek eti satışını engellemek için yaptığı afişlerle ilgili. Ayrıca Romanya halkının onurunu incitecek hiçbir ifade kullanılmamış.

9 Nisan tarihli gazetede Erdal İnönü'nün anılarıyla ilgili sayfada yer alan bir ara başlık, Tuncer Erten'in tepkisini çekmiş. "Bu arabaşlıkta 'tesadüfen rastladı' ifadesi kullanılmış. Bu iki sözcük eşanlamlıdır. Yanyana kullanmak tuhaf oluyor" diye yazmış Erten, son derece haklı olarak.

Mehmet Yordanlı, 10 Nisan tarihli gazetede, 15. sayfada, Karavana İhalesi başlıklı haberin fotoğrafına takılmış. Görüntüde, askerde bir karavana dağıtımı var. "Bu resim en az 25 senelik' diye yazmış, Emekli Albay Yordamlı. "Resimde görüldüğü gibi ne bakır karavana ve sürahi, ne de formika masa kaldı. Masalar verzalit, karavana ve sürahiler de çelik."
Yorum: Yordanlı, tahmininde neredeyse haklı. Fotoğraf, 1983'te çekilmiş. Tabii eski olması, böyle bir haberde kullanılmasına engel değil. Çünkü "illüstratif" amaçla kullanılmış.
Resmin bir köşesinde çekiliş tarihi yazılsaydı veya "Arşiv" ibaresi konsaydı veya resim altı metin "eskiliği" belirtecek şekilde yazılsaydı, sorun zarafetle halledilmiş olacaktı.

Ülker Karman ve Tuncer Erten, aynı köşeye tepki göstermişler. 16 Nisan tarihli gazetenin arka sayfasında Rakamlarla Türkiye köşesinde şöyle bir ifade var: "Türkiye kentinde yaşayanların % 4.3'ü ayda en az bir defa konsere gitmektedir."
Okurlar, "Türkiye kent midir, ülke mi?" diye soruyor.
Yorum: Dizgi hatası var. Doğrusu, "Türkiye kentlerinde.." olacak.

Niyazi Yılmaz, 18 Nisan tarihli Milliyet'te 5. sayfada yer alan Dede, Torunlarını Doğradı başlıklı haberle ilgili olarak haklı bir soru yöneltmiş. Haberin spotunda ve ilk cümlesinde "ekonomik kriz nedeniyle bunalıma girdiği" belirtilen bir dedenin bir torununu öldürmesi, diğerini ağır yaralamasına ilişkin ayrıntılar vardı. "Dedenin ekonomik kriz nedeniyle cinnet geçirdiği ifadesinin hangi doktorun veya bilim adamının tespitine dayanılarak yapıldığını merak ediyorum" diye sormuş Yılmaz.
Yorum: Bilgiler, dedenin ifadesini alan polise ait. "Kriz beni mahvetti" demiş. Ama haber baskıya girerken makasların azizliğine uğramış. Okurumuzun tespiti doğru.