The Others Ya rektörlük ya ölüm

Ya rektörlük ya ölüm

02.08.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Ya rektörlük ya ölüm

Ya rektörlük ya ölüm


Rektör atamaları krizi bitmedi. Ondokuz Mayıs ve Dicle Üniversitesi'nde çok oy almalarına karşın rektör atanmayan Prof.'ların eşleri: Kocalarımızın tek suçu çıksın kendimizi yakarız


       Ondokuz Mayıs Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Osman Çakır'ın eşi Doç. Dr. Semiha Çakır'ın, "Eşimin tek bir suçu çıkarsa kendimi yakarım" açıklamasının ardından Dicle Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Mehmet Özaydın'ın eşi Sevim Özaydın "Suçlamaları kanıtlasınlar ben de kendimi yakarım" dedi.
       Ondokuz Mayıs Üniversitesi'nde en fazla oyu alan eşi Osman Çakır'ın yerine üçüncü sırada bulunan Prof. Dr. Ferit Bernay'ın atandığını anımsatan Semiha Çakır, şöyle konuştu:
       "Ben, eğer eşimin tek bir suçu çıkarsa bir bilim insanı olarak çıkıp kendimi yakarım. Eşimin onurunu iade etsinler. Biz adalet istiyoruz. Bir suçu varsa ipini ben çekerim. Suçu sadece hizmet etmek. Somut ve geçerli bir neden olmaksızın kendini milletine adamış olan eşimin haysiyetiyle oynanmasını aydın bir Türk kadını olarak affedemiyorum. "
       Eşinin, üniversiteye hizmet için dört yıldır iki çocuğunu ve kendisini ihmal ettiğini belirten Semiha Çakır şunları söyledi:
       "Eşim, devletin ve fakir milletimizin bir kuruşunu dahi günlerce düşünerek harcamasıyla gece - gündüz, hafta sonu, bayram demeden çalışmasıyla, çoklarının hayallerini dahi zorlayan hizmetleriyle üniversitemizin şeref ve gururu olmuştur. Vatanımızın, bayrağımızın ve özellikle büyük önder Atatürk'ün aşığı olan eşimin bu şekilde onurunun kırılması gözardı edilemez."

"Haksızlığa uğradık"

       Dicle Üniversitesi'ndeki seçimlerde en yüksek oyu aldığı halde rektör olarak atanmayan Prof. Dr. Mehmet Özaydın'ın eşi Sevim Özaydın da uygulamayı eleştirerek şu değerlendirmeyi yaptı:
       "PKK ve Hizbullah terör örgütlerinin ölüm listelerinin başında olan eşime, hiçbir geçerli nedenleri olmaksızın Hizbullahçı ve şeriatçı suçlamalarıyla yıpratan bazı Türk basınını Diyarbakır'a davet ediyorum. Haksızlığa uğradık. Ben laik bir Türk kadınıyım. Eşimin arkasında değil, yanındayım. Eşimle birlikte ben de çalıştık. Sosyal işleri yönettim. Biz Diyarbakır'a çok şey verdik, Diyarbakır'da bize. Biz Diyarbakır için çalışırken bu yapılanlar büyük bir haksızlıktır."

Koltuğu gidince ağladı

       Prof. Dr. Osman Çakır, yeniden atanmadığını öğrenince ağladı. Çakır, atamanın hukuka aykırı olduğunu öne sürerek şöyle dedi:
       "Sadece ben ağlamıyorum, bu atamaya karşı gelen üniversite camiamızdaki öğretim görevlileri de hüngür hüngür ağlamak zorunda bırakılmışlardır. Ben Atatürk ilkelerini, laikliği benimseyen, demokrasinin ve hukukun üstünlüğünü kabul eden biriyim. Seçimlerde fark attığım bir kişinin rektörlüğe getirilmesini de kabul edemem. Bu yüzden feryat etmek benim en doğal hakkımdır. Onurum, çağdaş uygulamalarımla bugünlere geldim. Bu kararın geri alınmaması halinde yine görevime sıradan bir profesör olarak devam edeceğim."
       Samsun'daki olaylar için "Arkadaşlarımız bu durumu protesto etmek için Atatürk Anıtı'na gitmişler. Sonra da olaylar çıkmış. Çok üzücü. Bu sadece benim değil, öğretim görevlilerin de haksızlığa bir protestosudur" diyen Çakır,şöyle devam etti:
       "Dört yıl önceki seçimlerde de, şimdi de en fazla oyu aldım. Bugüne kadar ailemi ihmal ederek çalıştım. Çalıp çırpmadım. Devletin bir kuruşunu çaldırmadım. Kimseye peşkeş çekmedim. MHP'yle ilişkim olduğu iddiaları asılsız. MHP'yle hiç temasım olmadı. Evet ben milliyetçiyim, ama partili değilim. 71 oy alan bir kişi dekan olarak dahi atanamaz. Dokuz Eylül Üniversitesi'nde protesto edenleri el üstünde tuttular. Ondokuz Mayıs Üniversitesi'nde ise polis öğretim üyelerini copladı. Benim suçum nedir, bilmiyorum. Somut ve geçerli kanıt istiyorum. Suçum varsa beni yargılasınlar. Gururum, onurum incindi."

Sezer: YÖK sistemi değişmeli

       SERPİL ÇEVİKCAN Ankara

       İki kez geri çevirdikten sonra onayladığı rektör adayları listesiyle büyük tartışma yaratan Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, "üniversitede menfi kadrolaşma yaşandığını" söyledi. YÖK sisteminin değiştirilmesi gerektiğini belirten Sezer, bir rektörün sadece bir dönem görev yapmasının daha doğru olduğunu bildirdi.
       Onayladığı listenin 19 Mayıs Üniversitesi'nde olaylara yol açtığı saatlerde ardarda öğretim üyeleriyle Köşkü'te görüşen Sezer'in, YÖK'ün "merkeziyetçi" yapısından kaynaklanan sorunları bildiğini ve bu konuda yasal değişiklikler yapılmasının zorunlu olduğunu söylediği belirtildi.
       Sezer, dün ilk olarak Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Kadir Erdin başkanlığındaki heyeti kabul etti. Sezer'e, hazırladıkları YÖK Kanunu değişiklik taslağını sunan Erdin, buna ilişkin kampanyada toplanan dört bin imzalı dilekçe de Sezer'e iletildi.
       Sezer, daha sonra Üniversite Öğretim Elemanları Dayanışma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Şefik Dursun başkanlığındaki heyetle görüştü.
       Sezer'in, görüşmede üniversite kadrolarına ilişkin bazı görüşlerini de aktardığı, üniversitelerdeki idarecilerin "menfi kadrolaşma" konusunda çok duyarlı davranmadıklarını söylediği de öğrenildi.
       Dursun görüşmeye ilişkin bilgi verirken, "Sayın Cumhurbaşkanı da bizim gibi bir rektörün bir kez görev yaptıktan sonra görevini devretmesi gerektiğini düşünüyor" dedi.