The Others Yargıda bilginin önemi

Yargıda bilginin önemi

21.06.2010 - 01:00 | Son Güncellenme:

Başbakan Erdoğan’ın tepkisine yol açan, Prof. Mehmet Haberal’ın, tutuklama kararını kaldırmayan 9 hâkimi tazminata mahkûm ettirmesi, haberin bilgiyle takviyesi beklentisine yol açtı

Yargıda bilginin önemi

Türkiye’nin gündemini epeydir Ergenekon, Kafes, Balyoz, Poyrazköy gibi davalar, iddianameler, birleştirilen dosyalar, gözaltılar, tutuklamalar belirliyor.
Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner Yargıtay kararıyla, Emekli Orgeneral Çetin Doğan da İstanbul’da çıkarıldığı nöbetçi mahkemece serbest bırakıldılar. Eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay Ergenekon sanıkları lehine yargıyı etkileme gerekçesiyle savcılara 14 saat ifade verdi. Gazeteler sayfalarını bu gelişmelere açsalar da ülkedeki kutuplaşma hukukun önüne geçiyor, habercilerin ve yorumcuların açıklayıcı olma uğraşlarına karşın kafalar karışabiliyor. Okurlar da daha fazla bilgiye ihtiyaç duyuyorlar.

Çarpıcı örnek
Prof. Mehmet Haberal’ın tahliye taleplerini, “soyut ve gerekçesiz” kararlarla geri çeviren mahkeme heyetini tazminata mahkûm ettirmesi bu açıdan çarpıcı bir örnek oldu. Davaya bakan Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 9 hâkimin 13 bin 500 TL tazminat ödemesine hükmedince Milliyet 16 Haziran’da haberi “Ergenekon’da ilginç gelişme: Hâkimlere para cezası” başlığıyla birinci sayfadan verdi.
Karar kesinleşirse, benzer durumdaki birçok sanığın, hâkimler hakkında tazminat davası açabileceğini, hâkimlerin, kimi, neden serbest bırakmadıklarını, Ceza Muhakemesi Kanunu’nda belirtildiği gibi detaylarıyla açıklamak zorunda kalacaklarını belirtti...

Erdoğan’ın eleştirisi
Başbakan Erdoğan 19 Haziran’da Haberal’a tazminat kararıyla ilgili eleştirilerde bulundu. Milliyet, Başbakan’ın sözlerini “Yargı artık güvenirliliğini yitirmiştir” başlığı ile yine birinci sayfadan yer verdi.
Erdoğan şöyle diyordu: “Birkaç gün önce malum dokuz tane yargı mensubuna, hâkime, malum yine bir dava açılması neticesinde üst mahkemenin kalkıp da ceza vermesini bu ülkede hukuk adına çok ciddi sıkıntı süreci olarak görüyorum.
Bugüne kadar olmamış ve yeni kapıların açılmasına mesnet teşkil edecek bir adımdır. Bakınız henüz hakkında karar kesinleşmemiş ve yargı sürece devam ederken, Anayasa’yı çiğneyerek böyle bir kararı verme yetkisini üst mahkeme kendisinde nereden buluyor? Bu bir. İkinci bir konu, bundan sonra mahkûm olanına, tutuklusuna kadar hepsi için bir kapı açılacak mı? Açılacak. Şimdi, herkes müracaat edip aynı şekilde bu tür davaları açmak suretiyle kendilerine yeni çıkış yolları arayacak mı? Arayacak. Ne olacak? Bunun altından neyle kalkacaksınız? Hangi hukuka ve hangi maddeye dayalı olarak böyle bir adım atıyorsunuz?
Bunun ideolojiden ayrı bir yanı olamaz. Bunun kendi özel dünyalarındaki verilmiş karardan başka bir özelliği yoktur.
Buna ne kendileri inanıyorlar ne de milleti inandırabiliyorlar. Ben inanmıyorum, kimsenin de inandığına ihtimal vermiyorum. Çünkü yargı o kararla birlikte güvenirliğini adeta bitirmiştir. Bunu böyle bilin. 9 hâkime siz böyle cezayı verdiğiniz andan itibaren bu ülkede artık yargının güvenirliği kalmaz.”

Haberin Devamı

HUKUKÇULARA SORULABİLİRDİ
Kerim Yassinli adlı okurumuz eleştiriyor:“Sayın Okur Temsilcisi, çok uzun zamandır ortalık savaş alanına dönmüş herkes kendi tarafından meseleleri yazıyor, çiziyor ama hangi bilgi ne derece doğru, kim niçin tutuklu, kim niçin bırakıldı, kim hangi tarafta anlamak mümkün değil. Özellikle de yargıyla ilgili konularda basının tutumu yüzünden kafamız ambale oldu. Örneğin bugün Milliyet Gazetesi’nin birinci sayfasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ergenekon davasının tutuklu sanığı Mehmet Haberal’ın tahliye talebini reddeden 9 hâkimi tazminat ödemeye mahkûm eden Yargıtay kararını eleştiriyor. Milliyet Sayın Başbakanımızın Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin bu kararını hukuksuz bulduğunu söylüyor. Başbakan “Henüz hakkında karar kesinleşmemiş ve yargı sürece devam ederken, Anayasa‘yı çiğneyerek böyle bir kararı verme yetkisini üst mahkeme kendisinde nereden buluyor?’ diye soruyor. Doğrusu merak ettim: Haberal neden hâkimler hakkında dava açtı? Yargıçların tazminata mahkûm olmaları hakikaten Başbakan’ın da dediği gibi hukuksuz bir karar mı? Başbakan bunun nasıl bir hukuksuzluk olduğunu anlatmadığı için, ben de bu sorularımın yanıtını bulamadım. Milliyet bu haberi verirken keşke Haberal’ın neden hâkimler hakkında dava açtığını hatırlatsaydı ya da bir hukukçuya bir dava sürerken Yargıtay böyle bir karar verebilir mi diye sorsaydı...”

Haberin Devamı

OMBUDSMAN’IN GÖRÜŞÜ:
Okurumuz Prof. Haberal’ın tazminata mahkûm ettirdiği yargıçlar haberinde Başbakan’ın tepkisini okurken daha önceki gelişmeleri bilmek istemekte haklı. Haberin yanına bir kutu açılarak dava süreci anlatılabilirdi.
Mahkemenin Mehmet Haberal’ın tutukluluğunun devamını “delilleri karartma ve kaçma ihtimali” üzerinden verdiğini biliyoruz. Hâkimleri tazminat ödemeye mahkûm eden Yargıtay 4. Hukuk Dairesi ise henüz gerekçeli kararını yazmadı. Ancak TCK’nın da referans aldığı AİHM’ye göre bir tahliyenin reddine ilişkin karar soyut ve matbu ifadelerden oluşturulamaz. Sanığın hangi gerekçelerle tahliye edilmediği en açık haliyle belirtilmelidir.
Milliyet Haberal’ın açtığı davayla ilgili haberi verirken Daire’nin kararınında AİHM kriterlerinin etkili olduğunu okurla paylaşmıştı. Kararla, Başbakan’ın sözleri arasında üç gün geçtiği için ‘fikri takip’ açısından tartışma yeni boyutlarıyla sürdürülebilirdi. Başbakan’ın hukuksuz olarak yorumladığı karar için hukukçulardan görüş alınabilirdi. Türkiye’de mahkeme kararlarının da tartışılabilir olması yeni değil ancak bir hukuk devletinin kendi hukukunu taraf olduğu zemin üzerinden sorgular hale gelmesi yeni bir durumdur. Medya bu tür haberleri verirken yargı içeren cümleler yerine bilgiyi öne çıkartmalıdır.
Haberal’ın 14 aydır tutuklu olduğunu da vurgulamalıyız.