The Others Yarım gün kablolu yayın!

Yarım gün kablolu yayın!

26.09.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

Yarım gün kablolu yayın!

Yarım gün kablolu yayın



Emre Manisalıgil adlı okurumuzdan bir kablo hikâyesi geldi. Şöyle diyor kendisi; "Fatih bölgesinde saatler süren kablolu yayın kesintileri var. Normalde akşamüstü açılıyordu fakat pazar günü tamamen kapalıydı"... Yani Fatih bölgesinde Türk Telekom, aboneleri alıştırmış yarım gün izlemeye, okurumuz bile "normalde akşamüstü açılıyordu" demiş. Var mı böyle bir şey? Sanki yolda asfalt çalışması var, sol şerit kapalı der gibi bir durum! Bazı semtlerde yarım gün; bazı semtlerde tam gün yayın yok anlaşılan. Ya da tam tersi bazı semtlerde kablolu yayın hiç yok; bazı semtlerde ise yarım gün yayında, ama abone ücretleri "tam gün" üzerinden. Bu arada pazar günü Telekom'u aramışlar tabii ki kapı duvar! Diyor ki okurumuz; "hiç bir şirket tüm pazar günü hele bir derbi günü böyle birşey yapmaya cesaret edemez. Çünkü karşılığında müşterilerinin çoğunu kaybeder, hisseler düşer, davalar da cabası"... Okurum yine karıştırmış "burası Türkiye yook ööle". Hem özelleşecek Telekom o zaman hisseler, karlar önem kazanır biraz daha eli yüzü düzgün olur mu bilemem? Turgut Özal kablolu yayınları "iletişim çağının Türkiyesi" hayaliyle başlatmıştı. O günlerden işte böyle yarım gün kablolu yayına gelindi.
Bu konu senaristlere yönelik bir eleştiri aslında... "Bir İstanbul Masalı" ile "Sabrina" filmi arasında büyük "benzerlikler" olduğunu yazmış okurumuz. Audrey Hepburn ile Humphrey Bogart'ın oynadığı filmde Sabrina zengin bir evde şoförün kızı, evin iki oğlundan uçarı olan küçüğe âşıkmış. Şimdi bu genelde bizim Türk filmlerinin de çok kullandığı bir hikâye. Eh bizde böyle hikâyeleri seviyoruz. "Sabrina" ilk keşfeden olmamıştır herhalde bu zengin-fakir hikâyesini. Böyle düşünürken okurumuz "esinlenmek" ile "apartma" arasındaki ince çizgi üzerinde ayrıntılar veriyor; "Ağaçtan düşme sahnesi, kızın gözlük takması, babasının şoför olması, evin iki zengin oğlundan büyük olanının işe merakı, küçüğün hoppalığı" gibi benzerlikleri (!) sıralamış. Bu kadar dizinin tüketildiği bir ortamda öyle özgün şeyler filan üretmek zor tabii. Ha bir de şu var; bu konu senaristleri de ilgilendiriyor. Apartma durumu varsa bunu özeleştiri olarak çıkıp söyleyebilirler ya da kendi içlerinde saklarlar... Ama işte böyle yazılar da geliyor. Bu ilk değil çünkü.
Kıssadan hisse, senarist ablalarımız, abilerimiz, kardeşlerimiz bu konularda söylemek istedikleriniz varsa yerimiz size de açık. Başta bu dizinin senaristleri tabii ki.