The Others Yitik bir kuşağınson temsilcileri

Yitik bir kuşağınson temsilcileri

13.09.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Yitik bir kuşağınson temsilcileri

Yitik bir kuşağınson temsilcileri
13 Eylül 1998
Douglas Coupland'in kült romanı "X Kuşağı" nihayet dilimize çevrildi. Kitap yeni "yitik kuşak" '80'li yılların gençliğini anlatıyor. 60'lı yıllardaki çiçek çocuklarının yarattığı hezeyanlar hala unutulmamıştı. Şimdi yeni bir eleştiri malzemesi aranıyordu. Bulundu da... Yeni "yitik kuşak" 80'li yıllar gençliğiydi. Bu kuşak da diğeri gibi kendinden öncekilerle "bir alıp veremediği olan" ve bu kopuştan adeta zevk alan bir kuşaktı. Onların her şeyleri vardı. Garip bir özgürlük anlayışları, son derece sivri ve radikal yaklaşımları, keskin eleştirileri...
1991 yılında bir de kitapları oldu. Tıpkı onlar gibi bir önceki yitik kuşağın en cafcaflı zamanlarını yaşadığı yıllarda, 1960'larda doğan Douglas Coupland onlara ve onları anlatan kitabına "X Kuşağı" adını verdi. 30 Nisan 1961'de Batı Almanya'da bir Nato üssünde doğan Coupland, şu anda büyüdüğü yer olan Vancouver'de yaşıyor. Yazarın ilk kitabı olan X Kuşağı'ndan sonra yayımlanmış olan "Shampoo Planet" ve "Life After God "isminde iki anlatısı daha var. Fikirlere ve kavramsal detaylara verdiği önemle dikkati çeken Douglas Coupland, teknolojik gelişmelere en açık yazarlardan biri olarak tanınıyor. Yazarın Wired dergisinde yazması için davet edilmesinin nedeni de bu olsa gerek...
Coupland'ın tüm dünya ülkelerinde bir anda gözbebeği olan kitabı, 7 yıl sonra nihayet Türkçe'de. Parantez Yayınları'ndan çıkan kitap, hem günümüz toplumuna getirdiği farklı bakış açısı ve radikal yaklaşımlar hem de değişik anlatımıyla tanınıp sevilmiş bir roman. Toplumsal değişimin açtığı yaralar ve bu değişime ayak uyduramayan aileler arasında sıkışıp kalan Coupland'ın gençliği çareyi bir çöle sığınmakta bulur. Bu çöl aynı zamanda onların kendi geçmişleriyle hesaplaşabilmelerine de olanak sağlar. Eleştirmenler Coupland'in romanı tam yazılması gerektiği zamanda ve müthiş bir yoğunlukla ele aldığını, dolayısıyla yaygın etkisinin hiç de şaşırtıcı olmadığını söylüyorlar. Yazarın tarzının alaycı bir gerçekçilik olduğunu söyleyenler de var. Yarattığı karakterlerin aslında gerçek hayatta hiç var olmadığını savunan eleştirmenlere karşı gelen bir grup ise özellikle Kuzey Amerika'nın bırakın karakterleri, günlük yaşamdaki konuşmalarının bile tıpa tıp aynısı olduğunu söylüyorlar.
Kitap modern sanatın en önemli temsilcilerinden biri olan Andy Warhol'un çizgileriyle de süslenmiş. Kitabı okurken hemen her sayfada birtakım dipnotlar çarpıyor gözümüze. Bunlar bu yitik gençliğin günlük yaşamlarında fark etmeden yaptıkları şeylerin yazar tarafından isimlendirilmiş şeklidir. önemli yer tutan birtakım sözcük kalıplarıdır. İşte bunlardan ilginç olan birkaçı:
* Tarihsel yetersiz doz: Hiçbir önemli olayın meydana gelmediği bir zaman diliminde yaşamak. Belli başlı semptomları gazete, dergi ve televizyon haberleri bağımlılığı.
* Tarihsel aşırı doz: Çok fazla olayın meydana geldiği bir zaman diliminde yaşamak. Belli başlı semptomları gazete, dergi ve televizyon haberleri bağımlılığı.
* On yıl karmaları: Giyimde kişisel bir tarz yaratmak amacıyla tarihin farklı on yıllık dilimlerinden farklı giysileri birarada giymek. Mary Quaint küpeleri (1960'lar) + mantar tabanlı apartman topuklu ayakkabılar (1970'ler) + siyah deri ceket (1950'ler ve 1980'ler).
* Kafe minimalizmi: Kişinin gereklerini yerine getiremediği halde bir minimalizm felsefesi savunduğundan söz etmesi.
* Karadelikler: X Kuşağı'nın gardıroplarında siyah rengin hakim olduğu bir alt grubu.
* Yuva küçültme: Çocukların evden ayrılmasından sonra 20 - 30 yaş arası dönemde eve geri dönmelerini engellemek için anne - babanın daha küçük, misafir odası olmayan evlere taşınma isteği.
* Et yağlandırıcı bölme: Genellikle alt seviyelerdeki çalışanlara ayrılan, küçük, üzeri kumaş kaplı, menteşeli, demonte edilebilen büro bölmeleri. Adını hayvancılık sektöründen, mezbahada kesilmeyi bekleyen hayvanların kapatıldığı bölmelerden alır.
1980'li yılları çoktan geride bıraktık. Şimdi herkes alışılageldiği gibi yeni bir yitik kuşak daha arıyor. Yeni bir yitik kuşak ortaya çıkana kadar eskilerin felsefesini, yaşam tarzlarını anlamaya, özümsemeye ne dersiniz? Eğer orijinalini okuma şansınız olmadıysa Zeynep Akkuş'un çevirisi olan bu Türkçe baskıyı edinmelisiniz.





Jacquelyn Mitchard / Can Yayınları
Bir anne için kaşla göz arasında çocuğunu kaybetmek dehşet verici bir şey olsa gerek. İşte "Okyanusun Derin Ucu" böyle bir öyküyü anlatıyor. B:irkaç dakikalığına 7 yaşındaki oğluna emanet ettiği 3 yaşındaki oğlu bir anda kaybolan anne tüm kenti ve ardından ülkeyi ayağa kaldırır. Ancak bütün bu aramalar sonuçsuzdur. Beth Cappadora Wisconsin'de fotoğrafçılık yaüpmaktadır. Ama artık tüm amacı üç yaşındaki oğlu Ben'i bulmaktır. Beth ve kocası Pat tam bir kişisel bunalım içindedirler. Aile tam bir dağılma ve kendi içine kapanma noktasındadır. Kaybolan bir çocuğun, bireyi, aileyi ve giderek toplumu nasıl etkilediğini anlatan ve rahat okunabilecek türde yazılmış bir kitap.