Mehmet Tezkan

Mehmet Tezkan

mtezkan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Cumartesi günü YÖK Başkanı Saraç’la yaptığımız kahvaltılı uzun söyleşinin özeti şu..
Üniver-sitelere kalite kontrolü getirilmeli..
Türkiye’nin hangi dallarda ne kadar elemana ihtiyacı olduğu saptanmalı..
İhtisas üniversiteleri kurulmalı..
Arz fazlalığı yaratılmamalı..
İhtiyaçtan fazla mezun vermek zarar veriyor..
Kalitesiz eğitimle diploma pula dönmemeli..
Peki ne yapılmalı?
Saraç, ‘Sistemi seçici ve seçkinci bir şekilde kurguluyoruz’ diyor..
Nasıl?
Önerisi kısaca şu; YÖK yeniden yapılandırılsın, siyasetçilerin ağırlıkta olduğu yükseköğretim planlama kurulu kurulsun..
Bu kurul Türkiye’nin ihtiyaçlarını saptasın.. Şu kadar doktor, şu kadar öğretmen, şu kadar bilgisayar mühendisi gibi..
YÖK bu doğrultuda üniversiteleri yönlendirsin, YÖK’ten bağımsız yükseköğretim kalite kurulu kurulsun.. Mezunların kalitesini denetlesin..
*
YÖK Başkanı, bu projesini CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na da anlattığını.. Sunum yaptığını.. Kılıçdaroğlu’nun olumlu baktığını ama darbe girişiminin gündemi değiştirdiğini söyledi..
*
Proje en azından orta vadeli bir iş.. Yasal değişiklikler yapılacak falan..
Peki kaliteyi artırmak için şu anda ne yapılıyor?
Saraç; 21 kişilik kalite kurulu kurduklarını söyledi.. “YÖK’ten bağımsız değil ama yine de bir adımdır..
Kurulda bakanlık temsilcileri, oda temsilcileri, baro temsilcileri var. Aldıkları kararlara uyuyoruz” dedi..
Başka..
Tıp ve hukuk fakültesinden sonra mimarlık ve mühendislik fakültelerine de baraj sistemi getirildi..
Sırada başka dallar da var..
Amaç; özellikle vakıf üniversitelerinin bu dallara puanı düşük öğrencileri doldurmaması..
Mesela, herkes hukuk okumamalı.. Hukuk okumak isteyenin belli bir seviyesi olmalı..
*
Benim gördüğüm şu..
Türkiye’de üç çeşit üniversite var..
BİR: Varlıklı insanların çocukları diploma sahibi olsun diye kurulan üniversiteler..
İKİ: Yoksul ailelerin çocukları kendisini okumuş hissetsin diye kurulan üniversiteler..
ÜÇ: Devletin ve özel sektörün her alandaki ihtiyacını karşılayan üniversiteler..
Anladığım kadarıyla; YÖK Başkanı kalite derken, ‘Seçici ve seçkinci davranacağız’ derken üçüncü sıradaki üniversitelerin sayısını artırmayı, geliştirmeyi hedefliyor..
Bölgesel kalkınmaya lokomotif olacak üniversitelerle, araştırma odaklı üniversiteler oluşturma projesi bu niyetinin bir parçası..
Ben böyle algıladım..
*
Gelelim zurnanın zırt dediği yere..
Üniversitelerin kalitesini artırma peşindeyiz ama liseler ne durumda?
Tek kelimeyle rezalet..
Maalesef liseler, kaliteli üniversite eğitimi alacak düzeyde öğrenci yetiştirmiyor..
Lise mezunları matematik bilmiyor, yabancı dil bilmiyor, fen bilmiyor..
Bunların hepsini geçtim..
Türkçe bilmiyorlar!..
Ana dilinde kendini ifade edemiyor.. 300-400 kelimeyle konuşuyorlar (PISA sonuçları ortada)
*
Peki bu durumu düzeltmek için ne yapıyoruz?
Yaptığımız şu..
ÖSYM, sınav sorularını kolaylaştırarak bu ayıbın üstünü örtmeye çalışıyor..
(İsteyen bakabilir; 3 Temmuz 2016 tarihli yazım; üniversite sınavında bir hinlik bir cinlik var)
*
Daha da kötüsü.. Bakanlık, Türkiye’nin en kaliteli, en iyi okullarını proje okulu ilan ederek içini boşatmaya çalışıyor..
O okulların seviyesini düşürüp diğerleriyle eşitlemek istiyor..
İstanbul Erkek Lisesi gibi, Kabataş Lisesi gibi, İzmir Bornova Lisesi gibi, Ankara Atatürk Lisesi gibi ortalamanın çok üstünde olan okulların proje okulu yapılmasının başka izâhı olabilir mi?
*
Tatvan’daki liseyi proje okulu yapıp Kabataş Lisesi seviyesine getireceklerine..
Kabataş Lisesi’ni proje okulu yapıp Tatvan Lisesi seviyesine indirmeye çalışıyorlar..
*
Konuşmuyoruz ama en temel sorunumuz bu.. Kürt sorunundan da önemli, terörden de önemli, gelir dağılımından da önemli, işsizlikten de önemli, yoksulluktan da önemli..
Çünkü bütün sorunların çözümü iyi eğitimli insan sayısını artırmaktan geçiyor..
Diplomalı değil, eğitimli.
YÖK kalitenin peşine düştüyse umut var demektir..