Vitrin Bakkal mı, market mi?

Bakkal mı, market mi?

05.12.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Bakkal mı, market mi?

Bakkal mı, market mi
5 Aralık 1998
Emre AKÖZ

Haber hemen dikkatimizi çekti. İzmirli bakkallar özetle şöyle diyorlardı: "Alışverişinizi haftaiçi bakkal amcanızdan yapın... Böylece haftasonu artan vaktinizi, süper marketlerde araba ittirerek harcamak yerine sevdiklerinize ayırabilirsiniz."
Bakkalların bu girişimi gayet anlaşılır bir durum. Çünkü büyük kentlerde, özellikle otomobil sahibi orta sınıf, cumartesi ya da pazar gününün büyük kısmını süper marketlerde ya da İngilizce'de "shopping mall" denilen dev alışveriş merkezlerinde geçiriyor. Market arabalarını tıka basa dolduran aileler, hafta içinde semt bakkalına pek uğramıyor. Sonuç: Birçok bakkal zor durumda; iflaslar, iş değiştirmeler arttı. Böyle bir gelişmenin ardındaki ilk neden, hiç kuşkusuz süper marketlerin bakkallara göre daha ucuz olması... Kendi deneyimlerimden biliyorum: Bakkaldan aldığım kolaya, markettekinden yüzde 50'ye varan oranlarda daha fazla ödemek zorunda kalıyorum. Doğrusunu isterseniz böyle bir durumda da kendimi enayi gibi hissediyorum. Üstelik ürünlerin fiyatını böyle alt alta yazıp toplarsanız ortaya ciddi bir fark çıkıyor. Bu nedenle fiyatı sabit olan ürünleri (örneğin Tekel maddeleri) bakkaldan alıyorum. Peki ama mesele sadece ucuzluk mu? Yani süper marketlerin yıllar içinde giderek daha fazla tercih edilir hale gelmesinin tek sebebi görece düşük fiyatlar mı? Sanırım değil.
Alışveriş pek az durumda sadece ve sadece bir ihtiyacın karşılanmasına yönelik bir etkinlik. Karnınız zil çalıyor, dolap bomboş... Yumurta ve ekmek alıp açlığınızı bastırıyorsunuz. Böyle bir durumda söz konusu olan yalnızca ihtiyaç giderme... Ancak yukarıda da belirttiğim gibi genellikle yaşadığımız bu değil. Toplumun en alt kesiminde yer alan insanlar ya da yoksulluk sınırında bulunanları ayrı tutarsak, alışveriş genellikle eğlenceli bir etkinlik olarak algılanıyor.
İnsanlara boş vakitlerini nasıl geçirdiklerini sorduğunuzda genellikle şu cevabı alıyorsunuz: "Televizyon ve alışveriş." Raflar arasında dolaşmak, ürünleri ellemek, üzerlerindeki yazıları okumak, diğerleriyle karşılaştırmak, başka insanların nasıl alışveriş yaptıklarını izlemek, aynı malın ucuzunu bularak kendini daha zeki, daha becerikli hissetmek... Bütün bunlar alışverişin haz veren bir etkinlik olmasına yol açıyor. (Tabii satın alma gücü olmayanlar için de acı veren bir etkinlik!)
Yukarıda betimlemeye çalıştığım "alışveriş zevki"ni bakkallarda yaşamak ise pek mümkün değil. Çeşit az. Mekan küçük. Diğer müşteriler zaten mahalleden tanıdığınız kişiler. Sonuç: Bakkaldan alışveriş, süper marketten yapılan kadar çekici değil.
Peki durum umutsuz mu? Olmayabilir. İzmirli bakkalların da dediği gibi neden saatlerinizi süper markette geçiresiniz? Çırağın malları kapınıza kadar getirmesiyle hem enerjiden hem de zamandan tasarruf edebilirsiniz.
Tabii bu vakti okumak, müzik dinlemek, çocuğunuzla oynamak, eşinizle gezmek, bir hobiyle uğraşmak gibi toplumsal ve bireysel yönü ağırlıklı şeyler yaparak geçirirseniz sorun yok. Ama yok TV'nin karşısında pinekleyecekseniz... Boş verin, siz en iyisi yine markete gidin!

e-mail: eakoz@milliyet.com.tr
faks: 0212 5056431