Vitrin Beyoğlu'nun ucuzcuları

Beyoğlu'nun ucuzcuları

30.01.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

Beyoğlu'nun ucuzcuları

Beyoğlunun ucuzcuları
Beyoğlu'nun ucuzcuları
Nazire KALKAN

Tünel'den Taksim'e doğru yürüdüğünüzde ne görüyorsunuz? Sinemalar, mağazalar, kafeler, fast - food'cular. Beyoğlu'nda her zaman fazlasıyla hareket ve bereket var.
Son dönemde bu hareketliliğin İstiklal Caddesi'nde sıralanan mağazalarla ilgili önemli bir değişimi barındırdığını gözlemliyorum.
Fark ettiniz mi, bu caddedeki mağazalar hızla başkalaşıyor. Daha doğrusu bildiğimiz dört tarafı kapalı, düzenlenmiş bir vitrini ve en önemlisi bir kapısı olan dükkanlar olmaktan çıkıyor.
Kapısız, vitrinsiz, Beyoğlu'nda piyasaya çıkmış kalabalığın sokakta yürürken hemen dalıvereceği mekanlara dönüşüyor. Mağaza değil de adeta sokağın yaşayan bir parçası.
Nereden çıktı bu moda?
Bu işi ilk başlatan yanılmıyorsam Oxxo olmuştu. Oxxo'nun İstiklal Caddesi'nde de bir şube açmasından ve bu tarzın tutmasından sonra Beyoğlu'ndaki mağazalarda hızlı bir dönüşüm başladı.
Tünel'den yukarı doğru sayarsak Aprido, Young Collection ve Collezione aklıma ilk gelenler. Bir kapısı olmasına karşın Galatasaray'daki Gül Export'u da aynı gruba dahil edebiliriz. Ya eski, klasik mağazalar kapanıp yerlerine bunlar açılıyor ya da klasikler tarz değiştiriyor. Sem 74 bunun son örneklerinden biri. Son 3 ayda caddede bu şekilde 3 - 4 mağaza birden açıldı.
Beyoğlu modadaki iddiasını zaten yıllar önce yitirmişti. Akmerkez ve Carrefoursa gibi alışveriş merkezlerinin çoğalması da sanırım buradaki mağazalar için iyi olmadı. Yeni tür mağazacılık ise caddedeki genç nüfusu çekmenin iyi bir yolu.
İstiklal'de bunların dışında kala kala Vakko, Polo, Benetton, Sisley, Mavi Jeans gibi birkaç mağaza kaldı.
Bu dükkanların ortak özelliği genelde gençlere hitap eden modelleri - bedenler de öyle maalesef - son derece uygun fiyatlara satmaları. O yılın modası neyse, pahalı mağazalarda ne modeller varsa aynısı ya da çok benzerini sunuyorlar müşterilerine. Yalnız üzerlerindeki markalar bilinmiş, duyulmuş şeyler değil. Bir kısmı zaten ihraç fazlası. Eskiden ihraç fazlası denilince tişörtten başka şey bulamazdınız. Bu mağazaların ürün yelpazeleri ise son derece geniş. Kabandan hırkaya, mini etekten pantolona ne ararsanız var. 1 - 2 tanesi ayakkabı satmaya da başladı.
Geçtiğimiz haftasonu aynı caddede, adı lazım değil tanınmış bir mağazadan yürüyüşte giyilecek cinsten kapüşonlu, son derece basit penye bir bluz aldım. İndirimli fiyatı 8 milyondan fazlaydı. Mağazadan çıktım, iki adım yürüdüm ve öylesine bakmak için bu kapısız dükkanlardan birine girdim. Benim aldığım kapüşonlu bluzun kesinlikle çok daha kalitelisi 1.5 milyon liraydı. İçim cız etti. Tek tesellim, ben ille de siyah istiyordum, burada ise yalnız açık grisi kalmıştı.
Piyasada 30 - 40 milyon lira etiket konulan - şimdi ucuzlukta 24 milyon liraya kadar düştü - uzun hırkalar bu dediğim dükkanlardan rahatlıkla 8 - 15 milyon lira arasında bir fiyata satın alınabilir. Yakası kürklüsü, moheri, ajurlusu çeşit çeşit. Arada ciddi bir kalite farkı olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim. Hala bir tane edinmediyseniz ve gelecek yıl da modasının geçmeyeceğini düşünüyorsanız, buralara bir bakın derim. Dizin hemen üzerinde biten ve bele oturan siyah ve gri kabanlar da sezonun gözdeleri arasındaydı. Bu kabanlar buralarda en fazla 20 milyona satılıyor. Şansınız varsa 12 - 15 milyon liraya da bulabilirsiniz.
Bunların dışında 2 milyon liraya uzun yünlü etekler, 1.5 - 4 milyon liraya beyaz poplin gömlekler, 5 - 7 milyon liraya düz kadife pantolonlar, 12 milyon liraya süet görünümlü ceket - kabanlar var.
Ucuzluk denilince, Tünel'de Paşabahçe'nin yanındaki sokaktan girilen Terkos Pasajı'nı anmadan olmaz. Bu döküntü pasaj inanılmaz büyülü. Ve kesinlikle ayrı bir yazı konusu olacak kadar da zengin.