Vitrin Her yerine farklı parfüm sürüyor

Her yerine farklı parfüm sürüyor

30.01.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

Her yerine farklı parfüm sürüyor

Her yerine farklı parfüm sürüyor

Semra KARDEŞOĞLU

Her yerine farklı parfüm sürüyor
Banu Alkan'ın "Afrodit" adlı albümünde yer alan ve sevgilisi Murat Taşdemir'le düet yaptığı "Neremi?", son günlerin en gözde parçası oldu. Yıllardır albüm hayalini dile getiren Alkan, sonunda bunu gerçekleştirdi. Biz de albümü, sevgilisi ve çılgın alışverişleri üzerine sohbet etmek üzere Alkan'ın Vaniköy'deki yalısına konuk olduk.
* Albümden sonra sırada filmler var sanırım. Sinemaya neden bu kadar ara verdiniz?
Son olarak 1991 yılında "Vahşi ve Güzel" filmini çektik. Sonra Türkiye'de yapılacak bir şey olmadığına karar verdim. 13 yıl beraber olduğum Gürbüz Hanefi ile birlikte Hollywood'a gittim ve kendimi orada kanıtlamaya karar verdim. Tam Holywood'a açılıyordum ki Gürbüz Bey hastalandı ve ardından onu kaybettim. Böylece Hollywood hayallerim yarım kaldı.
* 37 filmde oynadınız ama tek ödül almadınız. Bu sizi rahatsız etmiyor mu?
Hayır, benim için önemli olan halkın gönlündeki tahttır. Altın Portakal'a katılmam için teklif aldım. Ancak orada çok kulis dönüyor. Bu nedenle yurtdışı festivallerini düşünüyorum. Son çekeceğimiz filmi Cannes Film Festivali'ne göndereceğiz.
* Güveniyor musunuz filminize?
Evet. Murat Bey'le birlikte oynuyoruz. Mitolojiden günümüze aşkları anlatacak bir film bu.
* Mitolojiden söz açılmışken, neden size Afrodit diyorlar?
Beni ilk Memduh Ün keşfetmişti. Sonra gazeteciler bu ismi taktılar. Zamanla gerçek adım yerine Afrodit ön plana çıktı. Bu bir tesadüf değil. Benim önce Afrodit, sonra da Nefertiti olarak yaşadığım söylendi.
* Reenkarnasyona inanıyorsunuz yani.
Bazı şeyleri hissediyorum, bunu söyleyebilirim. Ben tarihi bir taş görsem saatlerce önünde dururum, çok etkilenirim. Bir de Nefertiti'nin bir büstünü getirdiler. Bana inanılmaz benziyor. Yüz, çene kemikleri, burun aynı ben. Bu kadar tesadüf olamaz.
* Uzun yıllardır film çekmiyorsunuz, albümünüz de yeni çıkıyor. Şimdiye kadar nereden para kazanıyordunuz?
Zamanında çok kazandım. İyi bir birikimim var.
* Bildiğimiz kadarıyla alışverişi çok seviyorsunuz.
Hem de çok. İstisnasız her gün alışveriş yaparım.
* Alışverişe çıktığınızda en çok ne alırsınız?
Vücut kremleri, şampuanlar, vücut pudraları, sabunlar ve parfüm. Bir de ayakkabı hastasıyım. Avrupa seyahatine çıktığımda 20 çift ayakkabı ile dönerim. Şu an 700'e yakın ayakkabım var. 15 yaşımdan bu yana aldığım ayakkabıları bir gün yine moda olurlar diye özel kutularda saklarım.
* Kozmetikte hangi markaları kullanıyorsunuz?
Hep ünlü markalar... Her markanın farklı özelliğini taşıyan kremi vardır. Chanel, Guerlain, Christian Dior tercih ettiklerim.
* Tercih ettiğiniz özel bir parfüm var mı?
Vücudumun her bölgesine ayrı parfüm sürerim. Sırtıma ayrı, göğsüme ayrı, bir bacağıma başka, diğerine başka, kollarıma ayrı.
* Kokular birbirine karışmıyor mu?
Karışmaz. Hoş bir miks oluşturur. Siz yürürken cennette gibi olursunuz. Dikkat edilecek tek şey aynı bölgenize üst üste farklı parfüm sürmemek. Bvlgari'nin parfümleri, Coco Chanel 5 zaten klasik. Bir de Guerlain'ın adı bende saklı bir parfümü var. Herkesin böyle bir tane kendine has kokusu olmalı. İnsanlar Banu Alkan'ı anımsadıklarında o kokuyu da hatırlamalı. Özel kokular sevdiklerinize saklanmalı. Bir de benim Paris'te kraliyet ailelerine özel parfümler yapan bir parfümcüm var. Burda tüm baharat ve çiçek kokularının karışımından özel bir parfüm yaptırıyorum. Elbette biraz pahalı. 1000 mark civarında bir şişesi.
* Banyodan sonra kremlenlenme seansınız uzun sürüyor sanırım.
Evet, elim, ayağım, ayak parmaklarım için ayrı kremlerim vardır. Kremin üstüne, varsa aynı markanın pudrasını sürerim. Poison'un pudrasını çok severim. Sonra parfümlere gelirim. Bacaklarıma, göğsüme, göbeğime. Dergiler beni "Mis kokulu Banu Alkan" diye kapak yapmıştır.
* Saçlarınızın rengi, modeli yıllardır aynı. Kuaförünüz kim?
Saçlarımı Moss'ta, Muammer Yaprakoğlu'na yaptırıyorum. Değiştirmeyi düşünmedim. Çünkü bu benim imajım. Siz Elizabeth Taylor'u hiç sarı saçlı ya da Brigitte Bardot'yu siyah saçlı gördünüz mü?
* Giyim tarzınız da ilginç. Hep süslü, gösterişli kıyafetler giyiyorsunuz. Nereden alıyorsunuz bunları?
Hep marka giyerim. Yıllardır iyi bir stok oluşturdum. Türkiye'ye yabancı markalar geleli daha 7 yıl oldu. Oysa ben yıllar önce Versace'nin defilesini izlerdim Paris'te. Biz film yıldızı olduğumuz için bol kıyafetimiz olmalı. Çünkü filmlerde kendi gardırobumuzdan faydalanıyoruz. Örneğin bir salon kadınını en iyi şekilde oynamak için kürkleriniz, şık gece kıyafetleriniz olmalı. Armani, Versace, Chanel, Valentino en sevdiğim markalar. Fransız ve İtalyan kıyafetlerini tercih ederim yıllardır. Benim giydiğim kıyafetin aynısını Türkiye'de görmeniz pek mümkün değil. Ancak Hollywood'da ünlü kişilerde, jet sosyetede rastlıyordum. Çünkü Valentino'nun yaptığı kıyafet kraliyet ailesine, dünyaca ünlü starlara yapılıyor. 16 yaşımdan bu yana Tanrı'nın bana verdiği çok önemli lütuflardan biridir giyim zevkim.
* Evde de böyle mi dolaşırsınız?
Evde bornozla dolaşmayı çok severim.
* Ya iççamaşırı ve yatak kıyafetleri...
İççamaşırı bence dışımıza giydiklerimizden çok daha önmeli. İççamaşırında Nina Ricci, Dior en sevdiğim markalar. Pembe, siyah ve krem iççamaşarında tercih ettiğim renkler. Yatakta ise Nina Ricci'nin babydollerini ve geceliklerini çok severim.
* Bir de sizin otrişleriniz meşhur.
Çok severim otrişi. Hepsi ünlü markaların. Daha çok Paris'ten alırım. Sanırım 40'dan fazla otrişim var.
* Bugüne kadar giyime yaptığınız harcamalarla nelere sahip olabilirdiniz?
Sanırım çok büyük birkaç otelim olabilirdi.
* Daha önce de sordum, 37 filminizden aldığınız parayla bu kadar alışveriş yapmak mümkün olabiliyor mu?
Tabii, biliyorsunuz hayatımda Gürbüz Bey vardı. Sağlığında çok yardım etti. Vefatından sonra trilyonlarından hiçbir şey alamadım.
* Şimdi Murat Bey de yardım ediyor mu?
Elbette. Bu evin kontratı onun üzerine mesela. Masraflarını da o karşılıyor. Ben parasız kalmam, evlerim arsalarım var. Birini satsam yeter. Allah sattırmasın.