Vitrin Işığın sihirli yansıması

Işığın sihirli yansıması

14.10.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Işığın sihirli yansıması

Işığın sihirli yansıması


Gece, gündüz her türlü kıyafetle, arkadaş davetlerinde, partilerde ya da kırmızı halıda yürürken size eşlik eden tek değer mücevher


       Ateşin sihirli yansıması ve mücevherin baştacı olan pırlanta, yeryüzünde oluşumu en eskiye dayanan yaklaşık üç milyarlık mazisi olan bir taş. Değerinin bu kadar fazla olması ise doğada az bulunmasından ve sertliğinden kaynaklanıyor. Pırlanta o kadar sert bir taş ki ancak bir başka pırlanta tarafından kesilebiliyor. Bu kadar seçkin ve nadide bulunan pırlanta aynı zamanda taklit edilemez bir güzelliğe sahip.

       Pırlantanın 4c’si
       Kesim (cut), renk (colour), berraklık (clearity) ve karat ağırlığından (carat weight) oluşan 4c kuralının yaratıcısı dünyaca ünlü marka De Beers pırlantaya kaliteyi getirdi. İyi bir kesim pırlantanın parlaklığından anlaşılıyor. Pırlantaların büyük çoğunluğu beyaz ve çok hafif beyaz tonlara sahip. Pırlantada “doğanın parmak izleri “olarak adlandırılan lekeler ne kadar azsa taşın değeri bir o kadar artıyor. Pırlanta, elmas, zümrüt, yakut... Bu değerli taşlardan oluşan mücevherler takı olarak adlandırılsa da taşıdıkları değerle çok daha farklı bir yere sahip. Zamanla kendi modasını yaratan ve bir sektör haline gelen mücevherlerde, günümüzde özel tasarımlar ön plana çıkıyor. Türkiye’de özel tasarım yapan çok az sayıda firma var. Bunlardan özellikle Diamond, Collection ve Zeki Ata farklı dizaynlarıyla ve yaratıcılıklarıyla göze çarpıyor.

       Bir Osmanlı masalı
       Diamond, tasarımcı Naci Şenocaklı’yla özdeşleşen bir marka. Yarı klasik çizgide tasarımları olan Diamond’ın en büyük özelliği Osmanlı koleksiyonunda gizli. Koleksiyonun yaratıcısı Naci Şenocaklı, 1965 yılında Kapalı Çarşı’ya çırak olarak girdiği zaman bu işe başlıyor. Uzun yıllar sonra ilk dükkânını Nişantaşı’nda açıyor. Sonra yaratıcılığı sayesinde kendi modellerini çizmeye başlıyor ve başka bir tasarımcıyla çalışmıyor. Bunun nedenini “tasarımlarının orjinalitesinin bozulmaması" olarak açıklıyor. Naci Şenocaklı tarzını Osmanlı olarak adlandırıyor. Koleksiyonunu tasarlarken Osmanlı kültüründen etkilenmiş ve kapı tokmaklarından, Topkapı Sarayı’nın eşsiz motiflerinden, demir parmaklıklardan, seramiklerden ilham almış. Diamond’daki mücevherlerin yüzde 50’si Osmanlı motifli. Bunlar arasında belki de en ilginci güneş motifli tasarım. Osmanlı’da da çok kullanılan güneş, taslak çizimlerinde ortaya çıkan ve daha sonra zenginleştirilen bir motif.

       Osmanlı’ya elmas yakışır
       Naci Şenocaklı Osmanlı koleksiyonun en çok elmas kullanıyor. Elması, zümrütle, yakutla ve pırlantayla bütünleştiriyor. Ama zafire koleksiyonunda yer vermiyor. Nedeniyse Osmanlı’daki mücevherlerde zafirin elmasla birlikte kullanılmaması.
       Diamond’da bu yılın modası olan siyah pırlantalı modeller farklı dizaynlarıyla dikkat çekiyor. Diamond’daki tasarımların en büyük özelliği günün her saati, abiye kıyafetle ya da blue jeanle de takılabilmesi.
       Naci Şenocaklı’nın tasarımları mücevher takmaktan hoşlananların bütçesine de çok uygun. Diamond’da 100 dolara bile mücevher almak mümkün.

       162 yıllık efsane
       Bazı kadınlar pahalı gözükmeyi sever, ben onları değerli göstermeyi seviyorum" felsefesiyle yola çıkan Tiffany & Co., Charles Lewis Tiffany tarafından 1837 yılında 1000 dolar sermayeyle kurulan bir Amerikan firması. Güney Afrika’daki Kimberley elmas madenlerinde keşfedilen ve gerek derinliği gerekse parlaklığıyla herkesi büyüleyen Tiffany elması, diğer elmaslardan o dönemde kolayca ayrılmış. Bu elması işleyen Tiffany’nin en büyük özelliği güncel modaya değil, hiç modası geçmeyecek, nesilden nesile aktarılabilen özgün ve ölümsüz tasarımlara imza atması. Tiffany’nin mükemmel desenlerinin hayata geçirilmesinde 400’den fazla usta mücevhercinin, taş mıhlayıcısının, saat ustasının emeği bulunuyor. Tiffany & Co, bütün dünyada mücevherlerinin yanı sıra küçük ve hiç değişmeyen turkuaz rengi kutularıyla tanınıyor.
      
       Damiani ödüle doymuyor
       1924 yılında Damiani ailesi tarafından İtalya’da kurulan firma, bir rekora imza atarak ve 17 kez tasarım ve işçilik konusunda De Beers ödülünü kazanmış. Dünya üzerinde 2000 seçkin mücevher dükkânı açan Damiani tam bir aile şirketi. Şu anda Damiani ailesinin üçüncü kuşağı tarafından yönetilen firma, ince İtalyan zevki ve özel tasarım ekibi tarafından yaratılan modellerini en kaliteli taşlar ve el işciliğiyle imal edip, gelişmiş teknolojik makinelerle cilasını ve son bitişimini yapıyor. Yeni bir bin yıla girerken özellikle modern tasarımlı modelleriyle büyük başarı kazanan Damiani, bu yıl çok moda olan inciyi kullanarak güzel bir koleksiyon sunuyor.

       Samyelinin çöldeki izi kopyalandı
       Damiani’ye 1998 yılında De Beers ödülünü kazandıran ‘Sahara’ montürü, Casa Damiani’nin bir seyahatinde çölde esen sam yelinin kum üzerinde meydana getirdiği o ritmik, gizemli kıvrımlardan esinlenerek yaratılmış ve tüm dünyada büyük bir yankı uyandırmış. ‘Sahara’ montüründeki, yaratıcı fantazilik, işçilikteki mükemmelik, pırlantaların temizliği, renk ve kesim kalitesi bu ürünü sadece bir rüya güzelliğine dönüştürmüyor, aynı zamanda ulaşılması imkânsız bir imal tekniği olduğunu da ispatlıyor. Damiani firması, koleksiyonlarını değişik gruplar halinde sunuyor. Damiani klasik, Damiani Princess, Damiani Salvini ve Mikava grupları değişik zevklerde ve yaşlardaki bayanlara hitap ediyor. Princess modeli asil ve özel tasarımları, Salvini modeli Damiani geleneğinin modern ve dinamik çeşitlerini, Mikava kreasyonu ise incinin büyüsünü içeriyor.

       İtalya’dan uçuk tasarımlar
       Alfieri & st. John, 1977 yılında İtalya’da kurulmuş bir mücevher firması. Son 5 yıl içinde ultra modern takı ve dizaynlarıyla ünlenen Alfieri st. John işciliğiyle 21. yüzyıl stilini yakalamış bir imza. Bu sektördeki kısa geçmişine rağmen, klasik ve fantazi çizgileri birarada kullandığı dizaynlarıyla ismini tüm dünyada duyurdu. Bu özgün tasarımları, yüksek kalite ve titiz işçiliğiyle birleştirerek iddialı çalışmalar ortaya çıkarıyor. Tiffany’e bağlı olarak koleksiyonlarını hazırlayan İtalya’nın 400 yıllık Faraone markası, bir aristokrat mücevhercisi. Alyansta da bir klasik olan dünyanın en önde gelen markası Furrer - Jacot firması, koleksiyonunda üç bin farklı alyans tasarımıyla ve işçiliğiyle evliliğe adım atan gençlerin tercihi. Furrer - Jacot alyansları beyaz altın, platin ve pırlantalı çeşitleriyle herkesin zevkine göre tasarlanıyor.

       Mücevherin adı: Utopia
       Avusturalya’nın kuzeyindeki adalarda büyük bir emek sarfedilerek üretilen “South Sea" incileri 2 - 4 yıl arasında 10 mm ve 20 mm arasında bir çapa ulaşarak istiridye öldürülmeden çok kısa sürede dışarı çıkartılıp en doğal haliyle hiçbir kimyevi işlem görmeksizin işlenerek hanımların kollarına ve boyunlarına taşınıyor. Mikimato ve diğer Japon denizlerinin incileri en fazla 11 mm olabilirken güney denizinin incileri deniz suyunun ve havanın çok sıcak olması nedeniyle bu büyüklüğe ulaşıyor. İnci çiftliklerinin ortağı olan Avrupa’nın ünlü firması Utapia, elde edilen ürünün içinden en iyilerini seçip ayırıyor.

       Collection’ın koleksiyonu
       Damiani, Utopia, Alfieri & st. John, Furrer - Jacot, Faraone gibi dünyanın eşsiz mücevherlerini Türkiye’ye getiren Collection mağazası 1995 yılında Tiffany’le bu işe başlamış. Amaç dünyada tanınmış bir markayı Türkiye’ye getirerek insanları çok farklı dizaynlarla tanıştırmak. Collection’un koordinatörü Güllüm Yazır’a göre “Saharaödan, Utopia’yaya ve Sindirella’nın ayakkabısına kadar her mücevherin ayrı bir hikayesi var. Tiffany’den sonra Avrupa’ya, İtalya’ya yönelen Collection Mağazası’nda klasik ve fantazi, geleneksel ve marjinal mücevherler birarada bulunuyor. Güllüm Yazır’a göreyse önümüzdeki 10 yıla ametis, kuvars gibi renkli taşların değerli taşlarla kombinasyonundan oluşan mücevherler damgasını vuracak.

       Birebir klasik çizgiler
       1965 yılında Kadıköy’de açılan Zeki Ata Mücevherat, dizaynlarındaki klasik çizgileriyle tanınıyor. Bunun yanında günün her saati ve her türlü kıyafetle uyum sağlayabilen mücevherleri de var. Zeki Ata’nın sahiplerinden Mehmet Ata’ya göre bu yıl Amerikan tarzı dört ya da altı tırnak beyaz montürler moda. Zincirler ince şekilde dizayn edilerek, taş ortaya çıkarılıyor. Gece için hala ışıltılı ve sallantılı küpeler kullanılabiliyor.


Yazarlar