Vitrin
Koleksiyoner modacı
Koleksiyoner modacı
21.08.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:
Koleksiyoner modacı
Modacı Cengiz Abazoğlu (31), sevdiği objelerin koleksiyonunu yapmaktan çok hoşlanıyor. Abazoğlu iğnedan ve gülabdanların yanı sıra 250 parçadan oluşan bir de yüksük koleksiyonuna sahip.
Koleksiyonunuzu oluşturmaya nasıl başladınız?
Koleksiyona olan ilgim çocukluk yıllarıma rastlıyor. O zamanlar pul ve kelebek koleksiyonum vardı. Biriktirdiğim şeyler hakkında bilgi toplamak hoşuma gidiyordu. Daha sonra ailemden gelen antika merakı üzerine bir iğnedan koleksiyonuna başladım. İğnedan, Osmanlı'da bütün terzilerin iğnelerini sakladığı bir kutudur. Boş zamanlarımda antikacıları gezerken farklı formlarını gördüm. Aslında çok kolay bulunan bir şey değil ama zamanla 35 - 40 taneye yakın topladım. Sonra bir arkadaşımın antika dükkanında gezerken Beykoz camlarından yapılmış gülabdanlardan etkilenerek onların koleksiyonuna başladım. Sonra bir seyahatimde bir antikacıda 25 - 30 tane yan yana dizilmiş değişik formlarda yüksükler gördüm. Çok beğendim ve hepsini satın aldım. Sonrası geldi.
Nerelerden alıyorsunuz?
Seyahat ettiğim yerlerden alıyorum. Bunun yanı sıra Kapalıçarşı'dan, Çukurcuma'dan, Mecidiyeköy Antikacılar Çarşısı'ndan değişik formlarda yüksükler topluyorum. Maddi açıdan çok pahalı bir koleksiyon değil. Ancak internetten takip ettiğim kadarıyla Londra'da sadece yüksük müzayedeleri bile yapılıyor. Orada zümrütten, yakuttan yapılma değerli taşlarla bezenmiş ya da Selçuklu tarzında hazırlanmış yüksükler de var. Onların rakamları çok yüksek olabiliyor.
İnsanlar hala dikiş dikerken yüksük kullanıyor mu?
Açıkçası ben dikiş dikmeyi bilmem. O yüzden ben kullanmıyorum ama buradaki terzi arkadaşlar dikim sırasında yüksük kullanıyorlar.
Yani söküğünüzü dikemiyorsunuz...
İğne iplik tutmasını bilmem. Benim işim kalıpladır. Ancak dünyada da pek çok önemli modacı; Valentino, Rıfat Özbek, Galliano da dikiş dikmeyi bilmez.
Koleksiyonlarınızı sergilemeyi seviyor musunuz?
Ben bir de Osmanlı resim koleksiyonuna sahibim. Şeker Ahmet Paşa, İbrahim Safi, Cemal Tollu gibi ressamların topladığım resimlerinin tamamını atölyeme veya evime asmayı severim. Eğer bir gün asacak yer bulamazsam resim de almam. Diğer koleksiyonlarım da böyledir. Bir kısmını atölyemde, bir kısmını da evimde mutlaka sergilerim.
Yüksüklerin içinde en kıymetli olanı hangisi?
Selçuklu döneminden itibaren demirden, üzeri farklı çivi tekniğiyle yapılmış yüksükler var. En eski yüksüğüm o döneme ait. Onun öncesini bilemiyorum. Ama en kıymetli yüksükler Osmanlı olup, tombak özellik taşıyanlardır. Ben de bu yüksüklerden ikisine sahibim.
Peki ya kıyafet?..
Giyimden çok zevk alan bir insanım. Her sezon muhakkak alışveriş için özel olarak Avrupa'ya gidiyorum. Ayakkabıdan pantolona her şeyi alıyorum. İşimden dolayı şık olmak zorundayım. Bu yaşımda giyinmek açıkçası çok hoşuma gidiyor. 60 yaşıma geldiğimde zaten istemem. Stil olarak erkeğin vücut hatlarını ortaya çıkaran kupları tercih ediyorum. Zaten günümüz erkeği de en az kadın kadar bakımlı ve fit olmalı.
Nerelerden alıyorsunuz?
Dolce Gabbana'dan alışveriş yapmayı seviyorum. Bunun yanı sıra Prada, Gucci son zamanlarda da Miu Miu'dan alışveriş yapıyorum. Ayakkabıda Miu Miu ve Prada hoşuma gidiyor. Bir erkeğe yakışacak en iyi aksesuvar olarak saati görüyorum. O yüzden de pahalı ya da ucuz; mutlaka üç, dört saat alıyorum.
Alışveriş notları
Parfüm: Guerlain
Sinema: Star Wars
Kitap: Orhan Pamuk / Benim Adım Kırmızı
Spor: Yüzme
Koleksiyona olan ilgim çocukluk yıllarıma rastlıyor. O zamanlar pul ve kelebek koleksiyonum vardı. Biriktirdiğim şeyler hakkında bilgi toplamak hoşuma gidiyordu. Daha sonra ailemden gelen antika merakı üzerine bir iğnedan koleksiyonuna başladım. İğnedan, Osmanlı'da bütün terzilerin iğnelerini sakladığı bir kutudur. Boş zamanlarımda antikacıları gezerken farklı formlarını gördüm. Aslında çok kolay bulunan bir şey değil ama zamanla 35 - 40 taneye yakın topladım. Sonra bir arkadaşımın antika dükkanında gezerken Beykoz camlarından yapılmış gülabdanlardan etkilenerek onların koleksiyonuna başladım. Sonra bir seyahatimde bir antikacıda 25 - 30 tane yan yana dizilmiş değişik formlarda yüksükler gördüm. Çok beğendim ve hepsini satın aldım. Sonrası geldi.
Seyahat ettiğim yerlerden alıyorum. Bunun yanı sıra Kapalıçarşı'dan, Çukurcuma'dan, Mecidiyeköy Antikacılar Çarşısı'ndan değişik formlarda yüksükler topluyorum. Maddi açıdan çok pahalı bir koleksiyon değil. Ancak internetten takip ettiğim kadarıyla Londra'da sadece yüksük müzayedeleri bile yapılıyor. Orada zümrütten, yakuttan yapılma değerli taşlarla bezenmiş ya da Selçuklu tarzında hazırlanmış yüksükler de var. Onların rakamları çok yüksek olabiliyor.
Açıkçası ben dikiş dikmeyi bilmem. O yüzden ben kullanmıyorum ama buradaki terzi arkadaşlar dikim sırasında yüksük kullanıyorlar.
İğne iplik tutmasını bilmem. Benim işim kalıpladır. Ancak dünyada da pek çok önemli modacı; Valentino, Rıfat Özbek, Galliano da dikiş dikmeyi bilmez.
Ben bir de Osmanlı resim koleksiyonuna sahibim. Şeker Ahmet Paşa, İbrahim Safi, Cemal Tollu gibi ressamların topladığım resimlerinin tamamını atölyeme veya evime asmayı severim. Eğer bir gün asacak yer bulamazsam resim de almam. Diğer koleksiyonlarım da böyledir. Bir kısmını atölyemde, bir kısmını da evimde mutlaka sergilerim.
Selçuklu döneminden itibaren demirden, üzeri farklı çivi tekniğiyle yapılmış yüksükler var. En eski yüksüğüm o döneme ait. Onun öncesini bilemiyorum. Ama en kıymetli yüksükler Osmanlı olup, tombak özellik taşıyanlardır. Ben de bu yüksüklerden ikisine sahibim.
Giyimden çok zevk alan bir insanım. Her sezon muhakkak alışveriş için özel olarak Avrupa'ya gidiyorum. Ayakkabıdan pantolona her şeyi alıyorum. İşimden dolayı şık olmak zorundayım. Bu yaşımda giyinmek açıkçası çok hoşuma gidiyor. 60 yaşıma geldiğimde zaten istemem. Stil olarak erkeğin vücut hatlarını ortaya çıkaran kupları tercih ediyorum. Zaten günümüz erkeği de en az kadın kadar bakımlı ve fit olmalı.
Dolce Gabbana'dan alışveriş yapmayı seviyorum. Bunun yanı sıra Prada, Gucci son zamanlarda da Miu Miu'dan alışveriş yapıyorum. Ayakkabıda Miu Miu ve Prada hoşuma gidiyor. Bir erkeğe yakışacak en iyi aksesuvar olarak saati görüyorum. O yüzden de pahalı ya da ucuz; mutlaka üç, dört saat alıyorum.
Alışveriş notları
EN ÇOK OKUNANLAR
İlgili Haberler
