Vitrin Neler aldım?

Neler aldım?

01.08.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Neler aldım?

Neler aldım
1 Ağustos 1998
Nora ROMİ Tatile çıktığınızda pek çok şeye ihtiyaç duyuyorsunuz. Bu yüzden yola çıkmadan önce planlı bir alışveriş yapmanız şart.

Yaklaşık 5 senedir deniz - güneş - kum tatili yapmamıştım. Balayını bahane ederek 12 gün ortadan kaybolduk. Kaldığımız ve gezdiğimiz güzel yerleri yarın Gazete Pazar'da okuyabilirsiniz. Ben şimdi aldıklarımdan bahsetmek istiyorum.
Bir kere seyahate çıkmadan önceki gün bir liste yaptım. Buna göre mide kaynaması için ilaçlarımız, bepanten, çeşitli nemlendiriciler, farklı faktörlerde güneş kremleri, after sun (1 tane yetmiyor; en az 2 tane alın), yara bandı gibi klasik şeyler alındı. Sivrisinek kovucu da çantaya atıldı. Hemen hemen hepsi bir karış topuklu olduğundan yani tatil için uygun ayakkabım olmadığından birkaç çift tatil ayakkabısı da aldım. Suda da yürümenize yardımcı olacak önü ve arkası bantlı terliklerden mutlaka alın. Hem dağ bayır tırmanmanıza yardımcı oluyor hem de yosunlu ya da kayalı sahillerde zorlanmadan yürüyerek denize girebilmenizi sağlıyor. Yanınıza pareo almayın. Çünkü gittiğiniz yerlerde çok güzel pareolar bulabilirsiniz. Ben Kekova'dan 4 tane aldım. Her biri düz renkte: Mavi, yeşil, lacivert, beyaz. Bütün kenarları minik midye ve minarelerle işlenmiş. Gördüğüm en güzel pareolardı. Oranın kadınları istediğiniz gibi işliyorlar. Ayrıca hem midyelerden hem de boncuklardan çok güzel kolye, bilezik ve halhallar var. Hediye olarak da iyi bir alternatif. Pareolar 2 boy; küçüğü 1, büyükleri 1.5 - 2 milyon, kolyeler ise 300 - 500 bin lira civarında.
Kalkan'da ise batik desenli pareolar var. Bunlar da karışık renkli. Aralarında çok güzel desen ve çarpıcı renklere sahip olanlarından seçin. Bunlardan Bodrum, Kaş gibi diğer tatil merkezlerinin pazarlarından da bulabilirsiniz. 3 - 3.5 milyon lira.
Marmaris'ten geçerken balı unutmayın. Çam, çiçek ve kekik balı satılıyor. Ayrıca kekik suyu da var. Balların bir kavanozu 1 milyon. 150 - 250 bin liraya ara yollarda keçiboynuzu satıyorlar. Ben sevmem. Bodrum'da ufak bir hastalanmadan dolayı kumaş pazarına inemedik ve istediğimiz masa örtülerine kavuşamadık. Yine de merkezdeki bir dükkandan kenarları ağ örgülü Bodrum kumaşından bir masa örtüsü alabildim. (3.5 milyondan 3'e indirdim!)
Hastalık dedim de tatilde ishal olma olasılığınız çok yüksek. Sürekli suyun içinde ve ıslak mayo ile dolaşıyorsunuz. Çeşitli yerlerde yiyorsunuz. Bu yüzden ishale karşı ilaç almayı unutmayın. Ayrıca kulaklarınıza su kaçmaması için tıpaç ya da kaçtıktan sonra ağrınızı ve tıkanıklığınızı geçirecek kulak damlası da bulundurun. Arabayla çok dolaşacaksanız ve arabanız klimalı değilse göz damlanız da yanınızda olsun. Toz toprak girip gözlerinizi yoruyor.

Yeni ojeler geliyor
Firmadan size haber vermememi çünkü henüz Türkiye'ye gelmediğini söylediler. Bir ay bekledim, dayanamadım. Yakında geliyor, siz şimdiden bilin. Lancome yeni ojeler çıkardı. Bunları sürüyorsunuz ama çıkarmak için asetona ihtiyacınız yok. Diğer elinizin iki parmağı ile rahatça çıkarabiliyorsunuz. Birkaç gün dayanan bu ojenin 12 rengi var. Aralarında sarı, turuncu, mavi de bulunuyor. Hatta tatilim sırasında kaldığım yere gelen başka bir misafir kadının yanında bordosu vardı. Çok hoşuna gitmiş çünkü ojesi bozulduğu anda çıkarıp yeniden düzeltebiliyor. Böylece bozuk ojelerle dolaşmak zorunda kalmadığını söyledi. Gerçekten de özellikle yaz aylarında suyla daha fazla temas içinde olduğumuzdan ojeler çabuk bozulur ve çirkin bir görüntü oluşturur.
Bu arada Flormar'ın 90 saniye içinde kuruyan ojesi de parlak bir fikir. Ama unutmayın ki ayak tırnakları daha zor kurur. Bu yüzden ojenizi biraz daha bekletin.

Yolda dinledik
Antalya'dan arabayla dolaşa dolaşa İstanbul'a geleceğimiz için yolda dinleyecek bir şeylere ihtiyacımız olacağını düşündük. Evde olanlardan bir kaset karışımı hazırladım. Güneyde İsrail ve Yunan kanallarına da rastlayabiliyorsunuz ama sürekli cızırtı olduğundan bir süre sonra radyolardan sıkılıyorsunuz. Kısa süren yollar için değil de uzun yolda dinlemek üzere sözlerine de eşlik edebileceğimiz için Ajda Pekkan'ın kasedini aldık. Hayal kırıklığına uğradık. Bir sürü anlamsız yere kondurulmuş "aaa"larla, "ooo"larla dolu bir kaset olmuş. Bildiğimiz eski sözlere eşlik etmenin imkanı yok. Olsa da zevki yok. Hüzünlü olan parçalar sirk müziğine dönmüş. Fazla sentetik bir albüm olmuş. Bunun üzerine Nilüfer'i aldık. Çok daha fazla beğendik. Orkestrasyon çok başarılı. Sözlere de eşlik edip bağıra çağıra İstanbul'a geldik. Şimdi sıra Nükhet Duru'nunkinde... .