Vitrin Otomatik çıldırtma!

Otomatik çıldırtma!

13.06.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Otomatik çıldırtma!

Otomatik çıldırtma
13 Haziran 1998
Nazire KALKANCI

Otomatik telefon santralları kadar işe yaramayan ve nefret edilen bir buluş var mıdır acaba?
İşe yaramıyor, çünkü kimse dahili numarayı bilmediği için aradığı kişiye kısa yoldan ulaşamıyor. Sonunda fazladan uzunca bir kayıt dinlemiş olarak operatöre bağlanıyorsunuz. Eğer, "dahili numarayı biliyor ve tuşluyorsanız" bile büyük olasılıkla yine santrala geri dönüyorsunuz. Hepiniz denemişsinizdir, "dahili numara" çoğunlukla çalar, çalar ve cevap vermez. Oysa santraldan bağlandığınızda aradığınız kişiye çok daha kolay ulaşırsınız. Hele bir de dahili numaranın telesekreteri varsa, işiniz daha da zordur. Ben işyerlerindeki telesekreterlere bırakılan notların dikkate alındığını daha hiç görmedim. Not bıraktığınız kişi seyahattedir, iş ya da görev değiştirmiştir, ama sizin bunlardan haberiniz bile olmaz.
Otomatik telefon santralları bana göre kapı - duvar. Modern gibi duruyorlar, ama değiller. İşin özünde hepsi birer iletişimsizlik abidesi. Belki doğru düzgün işletilebilseler işe yarayabilirler. Bu halleriyle yalnızca çıldırtıyorlar. Bence bir araştırma yapılsa, otomatik santrallar yüzünden ortaya ciddi bir iş kaybı, hatta pek çok kaçmış iş fırsatı çıkar. Telefonda çıldırtma rekoru Çarşı mağazalarında. Hafta içinde Çarşı'nın Maslak - merkez telefonlarını düşürmek için en az 2 iş gününüzü gözden çıkarmanız gerek. Abartmıyorum, bu bizim başımıza geldi. Ancak telefonu düşürmekle de işiniz bitmiyor. Sistem görüşmek istediğiniz kişiye kesinlikle ulaşmamanızı garanti edecek şekilde dizayn edilmiş. Çarşı'yı aradığınızda ve numarayı düşürdüğünüzde olaylar şöyle gelişiyor:
"İyi akşamlar Çarşı mağazalarına hoş geldiniz. Çarşı Maslak için 6'ya, diğer Çarşı mağazaları için 7'ye, operatöre bağlanmak için sıfıra basınız" diyen bir ses duyuyorsunuz. Diyelim, operatöre bağlanmak istediniz. Mekanik ses, "Lütfen hatta kalınız. Birazdan aradığınız kişiye bağlanacaksınız," diyor. Siz önce inanıyor ve makul bir süre içinde telefonun öbür ucunda bir insan sesi duyacağınız umuduyla beklemeye başlıyorsunuz. Süre "makul" ölçüleri iyice aşıyor ama karşınıza kimse çıkmıyor. Sürekli "dıt - dıt" sesini dinlemekten bıkınca, telefonu kapatıyorsunuz. Aslında Çarşı'nın bir telefon santralı olmasa da mağazanın işlerini şimdiki gibi yürütebilerler diye düşünüyorum.
Bankalar ve Deniz Otobüsleri gibi bazı kurumların bilgi vermek üzere kurulan otomatik sistemlerine ise itirazım olamaz tabii. Yeter ki, doğru - düzgün çalışsınlar. Ama onlar arasında da çıldırtanlar çok. Başta da Yapı Kredi geliyor.
Yapı Kredi'den aldığım Visa kredi kartımın borcunu öğrenmek benim için her ay bir azap. Sırf bu yüzden bu kartı kullanmaktan vazgeçtim. Hesap ekstreleri her zaman son ödeme gününden sonra elime geçiyor. Ceza ödememek için bankanın kredi kartları merkezini arayıp, yatırmam gereken miktarı önceden öğrenmem şart. Yapı Kredi Bankası'nın merkezi İstanbul'dayken santrala ulaşmak bile imkansızdı. Gebze'ye taşındıktan sonra da durum daha iyi olmadı. Tek fark, eskiden sürekli meşgul sesi veren telefon şimdi açılıyor. Karşınıza yine otomatik santral çıkıyor. Ancak ben bugüne dek bu otomatik santraldan da borcumu öğrenmeyi başaramadım. En son geçtiğimiz cuma başıma geldi. Mekanik sesin benden istediği tuşlamaların hepsini sırasıyla yaptım ve karşıma hesap ekstre bilgilerim yerine "üzgünüm, şu anda işleminizi yapamıyorum" kaydı çıktı.
"Otomatik" öğrenemeyince kredi kartları merkezinden "canlı" birilerine ulaşmayı denedim ama onun için bile yarım saat uğraşmam gerekti. Sonunda biri bana yatırmam gereken miktarı söyledi. Bu arada "Borcunuzu otomatik santraldan niye öğrenmiyorsunuz ki?" diye akıl vermeye kalkışan 1 - 2 kişiye de derdimi anlatmak için akla - karayı seçtim.
"Otomatik çıldırtma merkezleri"nden kurtulacağımız günü iple çekiyorum...