Paranoyaklara

Ayşenur S. Yazıcı


       Felaket senaryosundan geçilmiyor! “Bilmem kim dünyanın sonu geldi dedi", “Tekirdağ’daki adamın ayaklarının altı yine karıncalanıyormuş", “Kıyamet günü geldi"... Aklı eren ermeyen, dünyanın son 720 yılda hangi evrimden geçtiğini bilen bilmeyen herkes, baharın bu en hoş kokulu günlerini kâbusa çevirmek, içimizde kalan üç beş “yaşam sevinci" kırıntısını da ufalamak için hummalı bir faaliyet içinde. İşte bu korku salmayı bilgiçlik sanan insanların arasına karışmamak için ağzımı sıkı sıkıya kapattım. Benim anlamadığım, yiyecek içecek stokları yapan, ilkyardım çantaları hazırlayıp sığınaklar ayarlayan, şehir değiştiren insanların kıyameti bekliyorlarsa niye kaçtıkları veya neden bunları stokladıkları? Bu, ciğerini çürüteceğini bile bile tiner koklamak gibi bir şey. Aklını başına devşirmesi için bu korkularından ders alıp evren düzenini hırpalamaktan vazgeçmesi gereken insanoğlu, gezegenlerin dizilimiyle artık paranoya davranışları sergiliyor. Suçu gezegenlere yüklemesi ise hinliğinin son aşaması!.. Dünyanın dört bir yanında nükleer denemeler yapıp tektonik hareketi aktive eden o! Gökyüzünü yırtan o!.. Birbirinden beslenerek doğadaki yaşam dengesini kuranları altüst eden o!.. Naylonu iplik yapıp üstüne giyen de
       o!..Bu sayfa yayımlandığında tarih 6 Mayıs olacak! Kıyamet kopmamış, insanlar ölmemiş, umacılar toprağı yarıp çıkmamış olacak. Ertesi gün pazar. Hava yağmurlu değilse, çoluk çocuğu alıp şöyle bir şehir dışına çıkın. Betonlar geride kaldığında ve içleri plastik şişe dolu, köpeklerin eşelediği çöp bidonları... Çıkın toprağa basın yalınayak. Çimeni parmak uçlarınızda ufalayıp yeşilini koklayın. Başınızı taa yukarıya kaldırıp gökyüzünü gözünüze doldurun. Korktuğunuz "ÖCÜ"yü sevmeye çalışın. Çünkü o, “sizin öcünüz"...
       Kızılderili reisi söylemişti: “Yalnızca son ağaç kesildikten, son ırmak zehirlendikten, son balık yakalandıktan sonra... Ancak ondan sonra paranın yenemeyeceğini anlayacaksınız..."