Vitrin Temiz hava, bol lezzet!

Temiz hava, bol lezzet!

04.07.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Temiz hava, bol lezzet!

Temiz hava, bol lezzet
4 Temmuz 1998
Fevziye AKSOY

İstanbul'un çeşitli yerlerinden en fazla 20 dakika uzaklıktaki Divan Zekeriyaköy'de keyifli bir gün geçirebilirsiniz.

Divan'ın Zekeriyaköy tesislerinde yediğim yemekleri ballandıra ballandıra anlatmadan önce biraz da mekanın genel havasından söz etmek istiyorum. Burası bir sağlık ve spor kulübü, tenis kortları, yüzme havuzu, İngiliz tarzı bir bar, çok şık bir televizyon / dinlenme odası ve Divan Pub'lardan bir şubesi olan, üyelik sistemi uygulayan ve aynı zamanda günü birlik ücretli misafir kabul eden hoş bir mekan. Rustik dekoru, tertemiz çevre düzenlemesi ve profesyonel hizmet anlayışı içindeki kadrosuyla, özellikle aileler için tavsiye edilebilecek bir tesis. Neresinde olursanız olun idarecilerden tutun güleryüzlü elemanlara kadar herkes müşterileri rahat ettirmek için birbirleriyle yarışır durumda. Tesisi gezdikten sonra, TV odasında içkilerimizi yudumlarken çok keyifli bir sohbete dalmak hiç zor olmadı doğrusu. Temiz havanın da etkisi olacak ki hafif hafif acıkmaya başlayınca tesis bünyesindeki Divan Pub'a transfer olduk. Pub kısmı geniş olmasına rağmen samimi atmosferinden hiçbir şey kaybetmemiş.
Üç yanı camlarla kapatılmış olan pub'da hem havuzu hem denizi ve en hoşu tesise dahil olan tarihi bir kuleye bakan masamıza yerleştik ve mönüyü incelemeye aldık. Tüm Divan Pub'larda bulunan klasik mönüye birçok değişik yemeğin eklenmiş olduğunu görünce çok sevindiğimi, ancak karar vermekte bir o kadar zorlandığımı söylemeliyim. Sarmısaklı ıspanak sosla servis yapılan fıstıklı ve ıspanaklı pennede karar kıldım. Her ne kadar gözüm kaldıysa da başlangıç olarak seçmiş olduğuma beni pişman etmeyen, görünce gözlerime inanamadığım, Türkiye'de bulunması çok zor, buruk bir tadı olan frisco adındaki bir salatanın yapraklarıyla yeşillikler üzerine yerleştirilmiş ve cevizli hardal sosuyla servisi yapılan pane tulum peyniri salatası bence bir numara.
Divan Pub'larda geleneksel yemeğim olan "yeme de yanında yat" hamburgerin yerine, bu kez şnitzel siparişi verdim. Pane edilmiş dana kontrfilesi ve bunun yanında servisi yapılan taze soğanlı ve otlu patates salatasını da yedikten sonra bir de üzerine bol çikolata soslu profiterolu götürünce keyfime diyecek yoktu. Masa arkadaşlarım rejimde olduklarından ızgara ev ve salata takıldılar. Allahtan sohbetleri çok hoştu ki bu konuda tarafımdan azarlanmaktan kurtuldular. Barbekü ve ilginç temalı bar geceleri meraklıları için yapılan organizasyonları da başarıyla yürüten Zekeriyaköy Divan'da leziz yemekler yemenin kişi başına bedeli ise 5 - 8 milyon lira arasında.

Zekeriyaköy Divan
Tel: 0212 202 61 14

KUZU TAVA
Hazırlanış süresi: 20 dakika
Pişirme süresi: 35 dakika
Porsiyon adedi: 4 kişilik
Malzemesi:
* 1 çorba kaşığı zeytinyağı
* 1 çorba kaşığı tereyağı
* 700 gram orta boy küp şeklinde kesilmiş kuzu biftek
* 350 gram arpacık soğanı
* 1 konserve kutusu doğranmış domates
* 2 çorba kaşığı domates püresi
* 3 / 4 su bardağı kırmızı şarap
* 1 tutam şeker
* Dilimlenmiş 2 kabak
* Taze biberiye
Hazırlanışı:
1. Zeytinyağı ile tereyağını bir tavada kızdırın. Eti kavurun. Sonra tavadan alıp bir kenarda bekletin. Tavadaki yağa arpacık soğanlarını ekleyip hafif kızarana kadar 5 - 10 dakika kavurun.
2. Doğranmış domatesi, püresini, şarabı, şekeri ve miktarını isteğe göre ayarlayacağınız biberiyeyi soğanlara ekleyip kaynatın. Kaynamaya başlayınca ısıyı düşürün.
3. Kabak dilimlerini ve eti tavaya ekleyin. Kısık ateşte ara sıra karıştırarak 25 dakika pişirin. Servisini yaparken biberiyeyle süsleyin.

BADEM VE ÇİKOLATALI BÖREK
Hazırlanış süresi: 30 dakika
Pişirme süresi: 35 - 40 dakika
Porsiyon adedi: 8 - 10 dilim
Malzemesi:
* 375 gram hazır milföy hamuru
* 1 yumurta sarısı
* 1 çorba kaşığı süt
* 2 çorba kaşığı file badem
* 175 gram sütlü çikolata
* 2 çorba kaşığı badem likörü
* 125 gram tereyağı
* 6 çorba + 1 tatlı kaşığı toz şeker
* 2 yumurta
* 1 su bardağı toz badem
Hazırlanışı:
1. Fırını 190 derecede ısıtın. Çikolatayı benmari usulü eritip likörü ekleyerek karıştırın. Tereyağını ve toz şekeri krema haline gelinceye kadar karıştırıp yumurtaları ekleyin ve çırpın. Toz badem ve erimiş çikolatayı bu karışıma iyice yedirin.
2. Milföy hamurunu unlanmış bir tezgahta bir ucu diğerinin üzerine katlandığında bir kare olacak şekilde açın. Bir tepsinin içini pişirme kağıdıyla kaplayıp hamuru üzerine yerleştirin. Katlanmış bölümü uçlardan tutarak açın ve tepsinin üzerinde kalan hamurun üzerine hazırlamış olduğunuz karışımı kenarlarda boşluk kalacak şekilde yayın. Boş kalan kenarlara su sürün. Üzerini dışarıda kalan hamurla kapatın ve elinizle bastırın.
3. Yumurta sarısını ve sütü iyice çırpın. Böreğin üzerine sürün. Üzerine file bademleri serpin. Fırına koyup 35 - 40 dakika pişirin. Çıktıktan sonra 5 dakika soğutup pudra şekeri serpin.




Nur KÖKÜÖZ

Yerli ve yabancı birçok devlet adamını ağırlayan Kale Washington Restoran müşterilerine Türk ve Batı mutfağının enfes bir sentezini sunuyor.

Denize tutkun ama ondan uzak yaşayanların gönlünde hep deniz manzaralı bir yerde yemek yiyebilmenin özlemi yatar. Ankara'da denize özlem bir bakıma kaleye çıkıp, o koskoca kenti kuşbakışı seyredip, sanki ayaklarının altında deniz varmış gibi düşünmekle giderilebilir mi bilemiyorum ama, Kale Washington Restoran bu özleme yanıt verebilecek tek yer.
Kale Washington'un bulunduğu 150 yıl öncesinden kalan sipahi evi özenli bir restorasyonla son halini almış. Kışın içeride, yazın da evin avlusu olan bahçesinde hizmet veriyor ve yemekleri de manzarası kadar parmak ısırtıyor.
Washington Restoran'ın kuruluş öyküsünü çok severim. 1950'li yıllarda yeni ufuklar arayan Rizeli iki "Şişman" kardeş ABD'nin yolunu tutmuş. Amaçları lokantacılıkta yeni şeyler öğrenmek, dönüşlerinde bir restoran açmakmış. Ve amaçlarını gerçekleştirmişler. Kızılay Bayındır Sokak'ta açtıkları restoranın adını Washington Restoran koymuşlar, hem o zamanlarda Ankara'da çokça bulunan Amerikalı müşterileri çekmek hem de Amerika'ya olan vefa borçlarını ödemek için. Yıllarca Ankaralılara ve Cumhurbaşkanlığı Köşkü'ne hizmet veren restoran, sahiplerinin ölümüyle mirasçıların elinde şaşkına dönmüş ve kapanmış.
1992'de iki ayrı ama şube olmayan Washington Restoran tekrar açıldı. Biri Gaziosmanpaşa'da, diğeri Kaleiçi'nde. Farklı sahipler, farklı idareciler ama hepsi Şişman ailesinin uzantısı.
Yılların eskitemediği, hala dimdik ayakta duran Kale Washington Restoran'a gittiğimde güneş batmak üzereydi. Beni Mustafa Şişman karşıladı. Mustafa Bey 15 yaşından beri bu restorana emek vermiş ve şimdi de sahibi olmuş. Washington Restoran, Türk ve Fransız mutfağı ağırlıklı, bir bakıma Türk ve Batı mutfağının enfes bir sentezi. Çok çeşitli bir mönüye sahip olan restoranda benim favorilerim; antre olarak su böreği, patlıcan ezmesi, peynir sufle ve zeytinyağlı taze enginar. Ana yemeklerden de beef straganoff ve bonfile türü etler. Ve elbette balık...
Son gittiğimde hep merak ettiğim bir yemeği denedim; Halep işi köfte. O ortama biraz aykırı gelmekle beraber bu yemek çok tutmuş. Oryantal bir şekilde sunulması nedeniyle ağır ve acılı sanılıyor. Bakır kap içinde pide ve üstü şiş ve köfte. İnanılmaz lezzetli ve işin tuhafı çok da hafif. Ben bayıldım. Hiç de öyle Suriye işi bir yemeğe benzemiyor. Bu nedenle de adını değiştirmesini, örneğin kale kebap koymasını önerdim Mustafa Bey'e.
Burada doyasıya yemek yemenin bedeli, balık yemezseniz, 5 - 7 milyon lira arasında değişiyor. Manzara ise bedava!

Kale Washington Restoran
Doyuran Sok., No: 5 - 7
Kaleiçi
Tel: 0312 311 43 44


Washington Restoran'ı ilginç kılan bir unsur da emektarlarının anlattıkları anekdotlar:
- Abdi İpekçi son öğle yemeğini orada yemiş ve akşam İstanbul'a dönmüş.
- İsmet Paşa en çok gelen misafirleriymiş. 83. doğum gününü orada kutlamış.
- İran Şahı, Tito, Kosigin, Çavuşesku, Dubçek, Karamanlis gibi yabancı devlet adamlarını ağırlamışlar.
- Turgut Özal, DPT Müsteşarlığı sırasında iftar yemeklerine gelirmiş. İftardan sonra burada namaz kılarmış. Onun için bir seccade edinmek zorunda kalmışlar.
- Nihat Erim 12 Mart muhtırasından evvel her cumartesi öğle yemeğine gelirmiş.
- Vehbi Koç bir misafiriyle gelmiş. Elinde sokak satıcısından aldığı bir paket börek varmış. Üstelik ısıtıp servis yapmalarını istemiş. Misafiri de buranın mis gibi su böreği varken bu yenmez demiş.
- Bir akşam Emel Sayın gelmiş. Müşterilerin ısrarı üzerine bütün gece şarkı söylemiş.
- 1969'da Tony Curtis gelmiş. Tony Curtis'e bir tesbih hediye edilmiş ama o kolye sanıp yanındaki hanımın boynuna takmış.
- Zati Sungur bile gelmiş. Bir ilüzyon yapar diye herkes tetikteymiş. Servis bir anda yok olmuş. Giderken de vestiyerdeki paltosu nasıl olduysa garsonun üstündeymiş.