Vitrin "Yasakların arkasından bakıyoruz"

"Yasakların arkasından bakıyoruz"

05.06.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

"Yasakların arkasından bakıyoruz"

Yasakların arkasından bakıyoruz
Dilek Sancılı
Yasakların arkasından bakıyoruz
İTKİB'in tasarım yarışmasında birinciliği kazanan Mimar Sinan Üniversitesi Tekstil Bölümü son sınıf öğrencisi Füsun Demircan (23), herkesin kendi hayatına sansür koyduğunu düşünüyor.
  • Yarışmaya katılmak aklına nereden geldi?
    İTKİB'in (İstanbul Tekstil Konfeksiyon İhracatçılar Birliği) yarışmasına geçen yıl da katılmıştım ama kazanamamıştım. Bu yıl çok iyi bir ekiple ve hocalarımdan aldığım tavsiyelerle doğru hazırlandık. İşimizi şansa bırakmadık.

  • İTKİB'in yarışması için ne kadar süre çalıştın?
    Çalışmalarımız sekiz ay sürdü. Yarışmaya yaklaşık olarak 600 kişi katıldı. Önce ilk 30, daha sonra da mülakatla ilk 10 seçildi.

  • Yarışma senin için birincilikle sonuçlandı. Peki bunu bekliyor muydun?
    Yarışma sonucunun sürpriz olduğuna inanmıyorum. Zaten ya birinciliği ya da sonunculuğu bekliyordum. Orta bir şey beklemiyordum. Ya anlayacaklardı birinci olacaktım ya da hiç anlamayacaklardı onuncu olacaktım.

  • Konu olarak niye sansürü seçtin?
    Yasakların arkasından bakıyoruz
    Genelde çizimlerimi konudan yola çıkarak hazırlarım. "Sansür" diye bir konuyu çizmek istedim o yüzden de bana sansürü anlatan kıyafetleri çizdim. Yani önce kıyafetleri çizip de sonra jüriyi etkilemek için bir isim bulmadım. Gündem konusu veya RTÜK'ün televizyona koyduğu sansürden dolayı değil.

  • Neyi vermek istedin sansürle...
    Benim için çok genel bir şey sansür. Daha çok insanın hayatına koyduğu sansürü anlatmaya çalıştım. Ben sansürü hep dert edinirim kendime. İnsan kendini rahatsız eden şeye tepki verir. Bir konu seç dedikleri zaman aklıma bu geldi bunu seçtim.

  • Sansürü anlatırken materyal olarak ne kullandın?
    İpek kullandım. Çünkü en doğal kumaş olarak onu buldum. İpeğin bence duygusal bir yanı var. Bir canlı o kumaşı yapabilmek için canından oluyor. O yüzden malzemeye çok saygılı davranmak zorundasınız. Onun içinde kulplarla, penslerle kumaşı yormak istemedim. Sansür deyince insanların aklına transparanlık veya çıplaklık geliyor. Benim anlatımımda çıplaklık yok. İnsanlara vamp gelen renkler oldu. Benim için sansür kırmızı demek. Kırmızı bir külot ne kadar kapalı olursa olsun erotik bir şeydir. Eteklerde kullandığım beyaz ise duyguları anlatmak içindi.

  • Gözlerdeki bant ile neyi simgelemek istedin?
    Gözlerinin üstünde şeffaf bir bant vardı. Aslında herkesin, kendini en serbest gören bir insanın bile hayatına koyduğu kuralları simgeliyordu. Yasakların arkasından bakıldığını düşünüyorum hayata.

  • Yarışma öncesi önemli bir problem yaşamışsın...
    Benim yarışmadaki sponsorum Sezer Tekstil'di. Yarışmayı onlar kazandı desem abartılı olmaz. Yarışma için hazırladığımız kıyafetleri herkesten önce bitirmiştik. Ancak yarışmadan bir gece önce kıyafetleri çıkardığımızda ütüden dolayı kıyafetlerin çekmiş olduğunu gördük. O sırada yaşadıklarımı anlatamam. O insanların emeğine mi acıyayım, hayatım boyunca ilk kez böyle bir fırsat yakalamışım ama koleksiyonu çıkartamıyorum ona mı üzüleyim bilemedim. Neyse ki benim de yanımda Uğurkan Erez ve hocam İsmet Hilmioğlu olmasaydı işim çok zordu.

  • Tasarımlarında en çok nelerden etkileniyorsun?
    Her şeyden etkileniyorum. Şu anda buradaki herhangi bir şeye bakıp etkilenebilirim. Hiç kimsenin görmediği birşeyi görebilirim. Herkes için çok komik olan bir şeyden çok hüzünlü şeyler çıkarabilirim. Ya da tam tersi olabilir. Çizim için her şey konu olabilir.

  • Çizdiğin şeyin sonucunu gördükten sonra seni tatmin ediyor mu?
    Uygulama çizimden çok daha zor. Aklınızdan her şey geçiyor ama elinizden tüm o şeyler çıkamayabiliyor. Sürpriz hiçbir şeyle karşılaşmadım. Kağıtta gördüğümü podyumda gördüm. Çok insan bu sorunu yaşadı. Koleksiyon daha sade ve net olsun, anlatmak istediğimi versin istedim. Sade olurken de dikişle, kesimlerle özellik verip renklerle vurgulamayı amaçladım. Zaten koleksiyon da ayrınıtlarda gizli. Düz beyaz bir etek herkes yapabilir diyor insan. Ama öyle küçük ayrıntılar var ki...

  • Tasarımların daha çok kadınlar için mi?
    Kadınları giydirmeyi daha çok seviyorum. Bir ara takı tasarımı ile de ilgilendim. Geçen yıl Dünya Altın Konseyi'nin bir yarışması vardı. Orada ilk ona kalmıştım. Ama altın konu olarak bana uzak. Sadece tasarım kısmıyla yani şekliyle ilgileniyorum. Materyal olarak beni çekmiyor. Bir kıyafeti tasarladığım zaman ayakkabısından çantasına kadar her şeyi ile tasarladığım için giysi dışında bir şeye yoğunlaşmak istemiyorum.

  • Senin beğendiğin modacılar var mı?
    Japon modacılarını çok beğeniyorum. Çok yalın ve sadeler, o yüzden kendime de yakın buluyorum. Çok az şeyle çok fazla şey anlatıyorlar. Sadeleştirirken basite de kaçabilirsiniz. Arada çok ince bir çizgi var. Hem kaliteli hem sade olmak çok zor. İssey Miyake'yi özellikle çok beğeniyorum.