Yazarlar AB'de 12. adaylık için

AB'de 12. adaylık için

13.09.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

AB'de 12. adaylık için

ABde 12. adaylık için

Yalçın DOĞAN

ÇILGIN bir üç ay var Türkiye'nin önünde.
13 Aralık'ta Lüksemburg'da "Avrupa Birliği (AB) zirvesi genişleme kararı" verecek. Bu karar yaklaşık 25 yıllık bir dönemi kapsayacak, yani genişleme dışında kalanlar için "Avrupa kapısı 2020'li yıllara kadar" kapalı. Bu durum Türkiye'yi müthiş bir diplomatik maratona yöneltiyor.
AB genişleme sürecinde şu anda "5 artı 5 artı 1" formülü geçerli, yani toplam on bir ülke aday. İlk aşamada AB'ye beş ülke, Polonya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Estonya ve Slovenya dahil edilecek. İkinci beşte Bulgaristan, Litvanya, Romanya, Letonya ve Slovakya var. 5 artı 5 bunlar. "Son 1 ise, Kıbrıs Rum Kesimi" olabilir.
İşte, olaya Türkiye burada asılıyor. "Kapının dışında yirmi yıl kalmamak için", Türkiye 12. aday ülke olmak istiyor. Aslında, Türkiye'nin "gümrük birliğine" girmiş olması, özel bir statü kazandırıyor. Ancak, iki yıldır gümrük birliği işletilmiyor. İki temel göstergesi var. İlki, Türkiye'ye beş yılda 3.5 milyar dolarlık mali katkıdan tek bir dolar bile verilmedi. İkincisi, "kurumsal işbirliği" çalışmadı. Cumhurbaşkanı, Başbakan, Dış, İç ve Adalet bakanlarıyla oluşan kurumsal işbirliği donduruldu. Atılan büyük adım Avrupa tarafından askıya alındı.
Şimdi bunların giderilmesi, ayrıca ve elbette "12. ülke olarak" AB listesine girmek çabası var.

Türkiye'nin 70 milyona dayanan nüfusu, ekonomik potansiyeli ortada. Buna ek olarak, RP gibi bir partinin işbaşına geldiğinde, Avrupa'nın, "yoksa İslami bir rejim mi" kaygısını nasıl taşıdığını en çok kendileri biliyor!
Başbakan Yılmaz "tam üyeliği ilerde gerçekleşecek bir hedef" olarak tanımlarken, tam üyeliğe giden yolda engellerin kaldırılmasını istiyor. Örneğin, Yunanistan'ın sık sık yaptığı huysuzluklarına set çekilmesi, kurumsal işbirliğinin işletilmesi, gümrük birliğinden doğan yükümlülüklerin Avrupa tarafından yerine getirilmesi ve "genişleme için güvence" verilmesi.
Kısaca, Türkiye ile "özel bir anlaşma" imzalamak. Onlar kendilerine düşeni yerine getirecek, Türkiye de "demokrasi ve insan hakları" başta olmak üzere, önce siyasal alanda adımlar atacak. Bunu enflasyonu düşürmekle başlayan, ekonomik bütünleşmenin yolunu açan adımlar izleyecek.
Konuştuğumuz yıl 2020'ler. Şaka değil. Avrupa "yaşlı nüfusa" sahip. Türkiye ise, "genç." 2020'lerde iyice yaşlanacak Avrupa'ya genç bir kuşak gerek. 1960'larda Türkler ilk kez Almanya'ya gittiklerinde tren istasyonlarında bando ve mızıkayla karşılandı. Şimdi sille tokat atmak istediklerine aldanmayın!.. Gün gelir, yeniden bando törenleri düzenlemek için can atabilirler!..
Türkiye üç ay içinde bunları Avrupa'ya yeniden ve yeniden anlatacak. Akıl ve mantıkla, olayın tüm kültürel ve sosyal boyutlarını ekleyerek...

Yazara Email Y.Dogan@milliyet.com.tr

Yazarlar