Yazarlar Ateş kuşu

Ateş kuşu

27.12.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

Ateş kuşu

Ateş kuşu

Aylin LİVANELİ

L'Oiseau de Feu (Ateş kuşu) Maurice Bejart'ın en önemli eserlerinden biri. 1981 - 84 yılları arasında yaşadığım Fransa'da Bejart Balesi çok gündemdeydi ama o tarihlerde izlemeye bir türlü fırsat bulamamıştım. Yıllar sonra, pazartesi akşamı Hüsnü Özyeğin ve eşinin daveti üzerine, Finansbank'ın 10. yıl kutlaması nedeniyle getirttiği baleyi seyretmek beni çok sevindirdi. Bale üç eserden oluşuyordu: Barok müziğiyle bütünleşen Barocco Bel Canto; Komparsita, Hint tasavvuf müziği ve Mahler'in 5. senfonisi eşliğinde, Gil Roman'ın müthiş gösterisi L'art du Pas de Deux ve ünlü Ateş Kuşu.
Klasik ve modern baleyi ustaca birleştirerek büyük bir üslup oluşturan Bejart'ın eserlerinin çoğunda çağdaş insanın yalnızlığı ve saplantılarının ötesinde bir arayış teması işlenir.
UNESCO, bundan yüz yıl önce Isadora Duncan'ın yarattığı bale sanatına modern baleyi ekleyen Jean George Noverre'ın ölüm yıldönümü olan 29 Nisan'ı dans günü ilan etti. Bu özel gün nedeniyle, bu yıl dünyaya bir mesaj ileten 70 yaşındaki Bejart'a göre dans; egomuza ritm katan, hızlı, duygusal açıdan etkileyici, plastik, soyut ya da dinamik görüntüler sunan bir sanat ve spor dalı.
Gelirinin AÇEV (Anne, Çocuk Eğitim Vakfı)'a bağışlandığı gecede Bejart'ın koreografisiyle, Gil Roman, Juichi Kobayashi ve ekibi bize doğayı, ölümü, yaşamı, yalnızlığı, sevinci, öfkeyi bir arada yaşattı.

Yaşasın, yeni yıla beş gün kaldı. Tüm mutlulukların, mutsuzlukların, hataların bittiği, umudun başladığı yeni bir yıl. Umarım 1998 herkese huzur getirir. Falcılara göre 666 sayısı şeytanın sayısıymış ve bu yılı 3 x 666 = 1998 olarak hesapladıkları için şeytanın birçok işe kalkışacağına inanıyorlarmış. Medyumlara yeni konu çıktığından kendi aralarında didişmeyi unuturlar belki de. Yılbaşı deyince insanın aklına bir çok şey gelir. Bunlardan biri de sıcak şaraptır. Hıncal Uluç geçenlerde sıcak şarabın tarifini yazdı ama okumayanlar için ben de başka bir tarif vereyim.
İstediğiniz miktarda kırmızı şarabı bol tarçın, karanfil ve zencefille karıştırıp hafif ateşte ısıtın (kaynatmadan), içine ayıklanmış badem ve kuru üzüm koyup servis yapın.
Sıcak şarabın yanında tarçınlı bisküvi olmazsa olmaz. Onun da tarifi şöyle;
Malzeme:
3 dl (4 kahve fincanı) toz şeker, 1 dl su, 200 gram margarin, 1 - 2 yemek kaşığı tarçın, 2 çay kaşığı karbonat, 900 gram un.
Şekeri ve suyu bir tencerede kaynatın. Margarini ve tarçını bir kaba koyun. Kaynattığınız şurubu bunların üstüne dökekerek yağ eriyinceye kadar karıştırın. Soğuyana kadar bekletin. Karbonatı unla karıştırıp yoğurun ve 1 gece bekletin. Ertesi gün hamuru oklavayla incecik açın, küçük bir formla (yuvarlak, yıldız, kalp vs. şeklinde formlar olabilir) hamurun üstüne bastırarak kesin, küçük şekiller çıkartın. Bunları önceden yağlanmış fırın tepsisine yerleştirip 200 - 225 derecede 5 - 8 dakika fırının ortasında pişirin. Bisküviler çok kolay yanabileceğinden başında beklemenizde yarar var.
Yeni yılda oruç tutacak olanlar bu tarifi sonradan deneyebilirler.
Yeni yılınızı ve Ramazanınızı kutlarım.


Yılbaşı gelince bir hediye telaşı alır insanı. Kime ne alsam diye düşünür durursunuz. Uzun zamandır merak ederim, insanlar doğum günlerinde, yılbaşında birbirlerine neden kitap almazlar diye. Türkiye'de kitap hediye etmek adet değildir. Oysa çok güzel bir armağandır kitap. Üç gündür ben de hediye almak için dükkan dükkan gezdiğimden size bir kaç tavsiyede bulunabilirim.
Yıllar önce dilimize Gönülçelen diye çevrilen J.D. Salinger'in romanı Catcher In The Rye, Çavdar Tarlasında Çocuklar adıyla yeniden basılmış ve en çok satan kitaplar arasında. 18 yaşında okuduğum bu klasik gerçekten müthiş.
Ayrıca Ayşe Kulin'in Adı Aylin, Umberto Eco'nun Somon Balığıyla Yolculuk ve Bernard Shaw'ın Gülen Düşünceler adlı kitapları tavsiye edebileceğim hediyeler arasında.
Son zamanlarda çok güzel CD'ler de çıktı. Örneğin Barbara Streisand'ın Celine Dion'la yaptığı ortak albüm, caz sevenler için Aziza Mustafazade'nin Jazziza'sı ve Türk pop müziğinin yenilerinden Ayşen'in albümü dinlemeye değer.
Bir de başka bir hediye var ki hepsinden güzel: Bir yardım kuruluşuna mutlaka bağışta bulunun bu yılbaşı. Tanımadığınız, gerçekten ihtiyacı olan birine hediye vermek bence hediyelerin en güzeli.

Cumartesi akşamı bir arkadaşımın daveti üzerine Liman lokantasına gittim. Hani şu Karaköy'deki eski Liman Lokantasını alıp yeniden yaratan Celal Çapa'nın açtığı, şu sıralar en "in" lokanta. İçeriye girip, eski püskü bir asansörle yukarı çıktığınızda kocaman bir salona giriyorsunuz. Girişin solunda sahne var. Burada gece boyunca Feelings, New York New York gibi parçalar çalınıp söyleniyor. Sahnenin önü boş, insanlar burada dans ediyorlar. Biraz ileride bar var. Yemek salonu ise alanın başka bir yerinde. Denize bakan kısmı tamamen cam. Biz gittiğimizde Princess Island gemisi duruyordu önünde, bu nedenle denizi göremedik ama gemi çok güzel bir dekor oluşturuyordu.
Yemekleri söyledikten kısa bir süre sonra patlıcanlı pilav ve deniz mahsüllü dolmadan oluşan ön yemek geldi. Çok lezzetliydi. Buraya kadar herşey harika.
Sonra olan oldu ve biz ana yemek için 1 saatten fazla bekledik. Bu arada bizden sonra gelen yan masadakiler tatlılarını yiyorlardı. Ben şişte karides ısmarlamıştım. Nihayet yemek geldiğinde tabağımdaki 5 adet karidesi görebilmek için büyüteç istedim. Garson büyüteç getirmek yerine aynı yemekten ısmarlamış olan arkadaşımın tabağını alıp götürdü. Biz de hatalarını anladılar, herhalde bunun yerine doğru dürüst birşey getirirler derken aynı tabak geri geldi. Ne oldu diye sorduğumuzda ise garson, "Hiiç, gösterdim efendim!" dedi. Peki ne olacak dedik, "Bu yemek böyle efendim!" diye cevap verdi. Biz gülmeye başlayıp 5 karidesi 1 saniye içinde gövdeye indirdikten sonra arkadaşıma, içinde aynı büyüklükte 3 karides bulunan başka bir tabak geldi. Benim ufak tefekliğime bakarak "Buna bu kadar yeter!" diye düşdüler sanırım. İkinci tabaktan bana getirmeye gerek duymayan garsonlara aç olduğumu anlatmanın bir yararı olmayacağını anladığımdan vazgeçtim. Gelmesi yine 1 saat sürer diye tatlı da ısmarlayamadık. Aç bi - ilaç kalktık masadan. Üstelik hesap da yanlış geldi, değiştirmek zorunda kaldılar.
Belki yeni açıldığı için ilk günlerin kargaşasını yaşıyorlar ama bu kadar iddialı bir restoranın daha iyi yönetilmesi gerektiğine inanıyorum.