Yazarlar Bir püf noktası

Bir püf noktası

05.12.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

Bir püf noktası

Bir püf noktası

Umur TALU

MESELE sinirleri yıpratmaksa, hükümetin ikibuçuk günlük "enfasyonla psikolojik savaş"ı fevkalade yararlı oldu!
Kontrol edin sinir uçlarınızı, şu "6 ay zam yok" terapisinin sonuçlarını derinden hissedeceksiniz.
Tabii çözülen sadece sizin sinir sisteminiz değil; "psikolojik savaş"ın sigaralı, purolu, havyarlı komutanları da çözülüyor.
Çünkü yalapşap girişmek istedikleri "istikrar tesisi", ya darbelerin icraatı gibi bir "zorlama"dır, ya da ardında güçlü destek gerektirir.
. . .
Bu hükümet, "kamuoyundaki güçlü destek" varsayımı üstüne, "zorlama"yla monte edildi.
Öyle yekpare bir "kamuoyu" olmadığı gibi, hükümetin mayasındaki "zorlama" ile, demokratik paravanlar vasıtasıyla güçlü destek alma arzusu da birbiriyle çelişiyor, didişiyor.
Bu yüzden kekemeleşiyorlar.
Susurluk'tan ekonomiye kadar.
Kamuoyu desteği arayışları "montaj" hattındaki güçlerle, yapmakla yükümlü oldukları ise "halkın içinden çıkmış olmamaları" gerçeğiyle çatışıyor.
. . .
Aslında, yedi yıldaki iki genel seçimin (liderlik katlarındaki değişiklik bakımından) yedi hükümetinin ortak özelliği bu.
1991 seçimlerinde, seçmen çoğunluğu ANAP'a yol verirken, özünde tepkiciydi ama, o tepkinin içinde, DYP - SHP (Demirel - İnönü) protokolünde bile dile gelmiş "temel hedefler" listesi vardı.
Demokratikleşme ve yozlaşmayla mücadele o listenin iki ana ekseniydi.
Baştaki beyanlarına karşılık iki lider (iki parti) patinaj yaptılar, almış oldukları desteğin iliklerini kurutmaya başladılar.
Sonraki hükümet "aranjmanları"nın, "kombinasyonları"nın, "montajları"nın hiçbiri, toplumla seçim sayesinde yapılmış bir mukaveleyle oluşmadı.
Çiller'in, (kısa süreli) İnönü'lü, Karayalçın'lı, Baykal'lı hükümetlerinin hiçbiri, seçmenin "bilerek" verdiği desteğin içinden çıkmadı.
Onlar, "başkaları"nın aldığı oyların üstüne oturmuş "başkaları"ydı. (Türkiye'de parti - lider, seçmen - lider bağıntısının gücünden ötürü bu böyle.)
. . .
Sonrasındaki seçimde, temelde, muhalefetteki ANAP'ın oyları özellikle DYP'ye (Çiller'e) ve kısmen Refah'a, DYP'ninkiler ANAP'a (Yılmaz'a) ve kuvvetle Refah'a, DSP ve CHP'ninkiler birbirlerine ve diğerlerine, Refah'ınkiler tabii hepsine, özellikle de iktidara (DYP'ye) tepkide odaklaştı.
Buna rağmen kurulan koalisyonlara bakın:
ANAP - DYP, Refah - DYP ve şimdiki.
Bunların hangisi, seçim arenasındaki niyetlerle, vaatlerle, tepkilerle uyumlu?
ANAP'a yahut Refah'a oy verenlerin yüzde kaçı, bu partilerin, tepki duydukları (iktidardaki) DYP'yle (Çiller'le) koalisyonunu ummuştu?
Anayol da, Refahyol da, bir partinin "karşı oy" topladığı partiyle, aritmetik olarak oy çokluğu (ve Meclis'te sandalye sayısı) tuttursalar da, bilinçli seçmen tavrını ve desteğini tahrip ederek kurdukları koalisyonlardı.
Son hükümete kadar, "demokratik halk desteği" zaten paçavraya çevrilmiş, darmadağın olmuştu.
O "boşluk"tan da bu hükümet imal edildi.
Adına "kamuoyu desteği" denilen bir varsayımla.
Türkiye en azından dörtbuçuk yıldır, "desteksiz" hükümetlerle idare ediliyor.
"Desteksiz" atıp dökülmeleri belki biraz da bu yüzden!



Yazara Email umur.talu@milliyet.com.tr

Yazarlar