Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Beyrut'un en güzel meydanında oturuyorduk."Doğu'nun incisi" sarmıştı yaralarını; doğrulmuştu yerinden; iyileştim sanıyordu. Acıların bittiğine inanıyordu. Yeni yeni hayata dönüyordu.Soframızda Nihat Genç'le Hrant Dink kardeşlikten söz ediyordu.Arak vardı masada... Bir de humus...Kulağımızda Firuz:"Sen yüreğimizin en derinindesin Beyrut...Kalbimizde açtığın yara kendi yaralarından daha derin;Bizde yaktığın ateş, daha yakıcı kendi ateşinden...Söyle biz nasıl kahrolmayalım,Masmavi denizin bile kan rengine dönmüşken..."* * *Bir haftada 250 sivil öldü Lübnan'da... 100 bin Lübnanlı kendi ülkesinde mülteci durumunda... Dünya seyrediyor.Hadi Amerika sırtını sıvazlıyor İsrail'in... Avrupa acz içinde göz yumuyor.Hadi Arap dünyası, "Hizbullah'tan kurtulacağım, iç dengelerimi bozmayacağım" diye sinsice el ovuşturuyor. Ya biz?Biz niye bu kadar ilgisiziz?* * *Biz ki geçen asrın başında 4. kolorduyla Lübnan'a yürüdüğümüzde Arap kızları kırmızı entarilerinin üzerine beyaz çoraplarını yamalayıp ay-yıldızlı Osmanlı bayrakları yapmışlar, Halife'nin ordusunu ciritlerle karşılamışlardı.Cemal Paşa, "Lübnan artık Konya kadar Osmanlı'dır" demişti:"Bugüne kadar mustarip idi. Ben bu ıstırabı dindirmeye geldim."Lakin ne Cemal Paşa ne ondan sonrakiler dindirebildi Lübnan'ın ıstırabını...Tersine, derdine dert kattılar.Bir dönem iftihar ettiği çokrenkliliği, sonu oldu Lübnan'ın...Birbirine düştü, göz göz oldu; paramparça bölündü.Ağır bir iç kanama geçirip sessizliğe gömüldü.* * *Şimdi Lübnan yeniden kana bulanırken bunca sessiz oluşumuz neden?Ekran karşısında vahvahlanmanın ötesine geçemeyişimiz, dayanışma gruplarıyla, yardım kampanyalarıyla, tepki mitingleriyle ayağa kalkamayışımız, 80 yıl önce beyaz çoraptan yıldız yamalı o bayrağın ihanete uğradığı inancından mı hâlâ?Yoksa biz sadece Ortadoğu'da değil, Balkanlar'dan Rusya'ya kadar her coğrafyada zulüm karşısında başı eğik miyiz?Kendi yaralarımızla mı meşgulüz, yoksa sırrı ağır ağır dökülmeye başlayan ünlü mozaiğimizin istikbalinden mi ürküyoruz?Ondan mı bu saldırganlık karşısındaki suskunluğumuz?* * *Lübnanlı yazar Amin Maalouf, "Doğunun Limanları"nda (YKY, 1996) soruyor benzer soruları: "Her milletten insanın Doğu'nun limanlarında yan yana yaşadığı, dillerin birbirine karıştığı o eski çağ, eski zamanların bulanık bir anısı mıdır? Bu rüyaya sıkı sıkı sarılmış olanlar geçmişten kopamayanlar mıdır, yoksa gönül gözüyle geleceği görenler mi? Buna cevap vermeye gücüm yetmez. Babam, bir Türk ile bir Ermeni'nin gene kardeş olabileceği, sepya rengi bir dünyaya inanıyordu oysa..."Biz de inanıyorduk.Henüz Beyrut bombalanmamıştı.Deniz kan rengine bulanmamıştı. Yollar ayrılmamıştı. Güzelim bir meydanda Nihat'la Hrant arak içiyordu.Humus yiyip Firuz söylüyorduk:"Sen yüreğimizin en derinindesin Beyrut!" can.dundar@e-kolay.net Geceydi.