Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

‘Doğu’nun fotoğrafını gördüm gazetede... Yumuk yumuk, akça pakça bir oğlan...
5 ay önce doğduğunda babası ismini “Doğukan” koymak istemiş.
Hakkâri’deki komando birliğinden -kendi deyimiyle- “8 leşle” ve kanlı hatıralarla dönmüş bir baba, oğlunun kulağına hangi ismi fısıldamak ister ki başka:
Doğukan!
Ama itiraz etmiş annesinin ailesi:
“Kanı Doğu’da bırak artık” demişler.
“Kan” kesilmiş; “Doğu” konmuş bebeğin adı...
* * *

Ama “Doğu”, “kan”a bulanmış ya bir kez...
Bebeğin adından kesilse de bir yara gibi kanar olmuş Komando Şafak’ın dilinde; düşlerinde...
Taraf muhabiri Tuğba Tekerek, köyüne gitmiş Şafak’ın...
Köyün erkeklerinin çoğu, askerliğini çatışma bölgelerinde yapmış delikanlılar...
Kahvede kesik kulak muhabbeti yapıyor, geceleri yataktan “Emret komutanım diye fırlıyorlarmış.
Şafak’ın babası, “Askerden sonra psikolojisi bozuldu oğlumun” diyormuş.
Sonra ne oldu?
Komando Şafak, “Oğlumu bana göstermiyorlar” diye tüfeğiyle yola pusu kurdu.
Kayınvalidesini, kayınpederini, baldızlarını vurdu.
Ardından, babasının evine sığınan karısını, Doğu’nun gözleri önünde öldürdü.
Şefkatten önce cinneti gördü, kanla tanıştı Doğu...
* * *

Doğukan’a bulanınca...


Eşi ve eşinin ailesinden 5 kişiyi öldüren Şafak Köksal’ın 5 aylık oğlu Doğu, jandarma nezaretinde yakınlarından teslim alınarak Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme kurumu görevlilerine teslim edilmişti.

Aileden kurtulan tek kişi Doğu’nun dayısı... O da o gün asker uğurlamaya gittiği için kurtulmuş ölümden...
“Kırsal”dan dönenler, sağ kurtuldukları çatışmayı evde sürdürürken, sıradakileri davul zurnayla uğurluyoruz.
Doğuya... çatışmaya...
Ve Doğu bebek, daha kundaktayken tanışıyor, isminden kazınan “kan”la...
O “kan”ın yol açtığı tahribatın gerçek boyutunu henüz bilmiyoruz.
Kayıplar bir yana; bir de Güneydoğu’dan dönenlerin zihninde yaşamaya devam eden savaş psikolojisi var.
Bazen bir özel harekâtçı intiharında çıkıyor karşımıza; bazen bir aile katliamında...
İşsiz kuyruklarında... bar kapılarında... boşanma davalarında ziyan olmuş hayatlarda...
Psikiyatrinin “Travma sonrası stres bozukluğu” adını taktığı ruh hali bu...
Vietnam’da savaşan 500 bin Amerikan askeri arasında son derece yaygın olduğundan “Vietnam sendromu” diye anılan hastalık... -ki biz onu “Güneydoğu sendromu” diye tercüme ediyoruz artık...
* * *

Üst perdeden ve hayli kızgın tondan sürdürülen “Kürt açılımı” tartışmalarına bir de çatışanların penceresinden bakmakta yarar var. Bir kan deryasından eve dönüp işsiz kalan, yaşadıklarının dehşetini unutamayan, askerdeki otoritesini arayan, bulamayınca öfkesini bazen çevresine, bazen kendisine yönelten yüz binlerce genç erkeği nasıl huzura kavuşturacağız?
Bir rehabilitasyon programımız var mı?
Ya dağdakiler?
Onlar da indiğinde aynı korkuları, öfkeleri, cinnetleri getirmeyecek mi yanında?
Onlar da bir kan davasını çağrıştırırcasına, “Doğukan” adı koymayacak mı çocuğuna?..
* * *
Jandarmanın kucağında fotoğrafını gördüm gazetede...
Katil bir baba ile o babanın canına kıydığı anneden olma Doğu, devlet korumasına girmiş şimdi...
Tıpkı adını taşıdığı sorun gibi; geç tanışmış devletin ilgisiyle...
Bakalım tanık olduğu bunca kandan sonra “devlet baba”nın kollarında nasıl büyüyecek?
Kulaklarına “Barış” diye fısıldayacağımız çocukların devri ne zaman gelecek?