Lütfen şu telefon konuşmasını dikkatle okur musunuz: “- Sayın Başbakanım, Cumhurbaşkanımızla konuştum. ‘Başbakan hemen istifa ederse çok iyi olur, bilahare çok ağır bir durumla karşılaşılacak. Bunu Başbakan’a tebliğ edin’ dediler. Bir milli koalisyona gidilmesini rica ediyorlar. Bir emriniz var mı?
- Eee. Ne diyeyim?
- Efendim tarihi bir hizmet yapacaksınız.
- Tarihi bir hizmet yapmak meselesi değil de, daha çok demokrasiyi bitiririz.
- Zatı-aliniz bu istifa ile demokrasiyi kurtaracaksınız. Aksi takdirde sol, demokrasiyi zaten ortadan kaldıracak. İstifanız ve milli koalisyona gidilmesi hiç olmazsa demokrasiyi ve Türkiye’yi ortadan kaldırmak isteyen solu ezmeye büyük ölçüde fırsat verecektir.”
* * *
Bu konuşma, 12 Mart 1971 günü, 11.00’de gerçekleşti.
Arayan, MİT Müsteşarı Korg. Fuat Doğu idi. Aranan, Başbakan Süleyman Demirel...
Konuşmanın kaydı, 42 yıl sonra Fuat Doğu’nun arşivinden çıktı; Oktay Pirim ile Süha Abacıoğlu’nun hazırladığı yazı dizisiyle Milliyet’te yayımlandı.
Duruma bakın:
Asker Cumhurbaşkanı, astı olan MİT Müsteşarı’nı arayıp, “Başbakan’a söyle, istifa etsin” diyor. O da Başbakan’ı arayıp “İstifa ederseniz iyi olur. Demokrasiyi biz ortadan kaldırmazsak, sol kaldıracak. Halbuki milli koalisyonla solu ezeriz” mesajı veriyor.
* * *
2004 yılılnda vefat eden Fuat Doğu, bildiğim kadarıyla ilk ve son kez “12 Mart belgeseli” için bizimle konuşmuştu. O telefonun ayrıntılarını kendisinden dinlemiştik.
Alıntıladığım kısmın öncesi var:
11 Mart gecesi 21.00’de Genelkurmay Başkanı kendisini arıyor:
“Cumhurbaşkanı’na söyle, yarın muhtıra vereceğiz” diyor. Doğu, gece apar topar Köşk’e çıkıyor: “Asker yarın darbe yapacak. Size bildirmemi emrettiler” diye haber veriyor. Cumhurbaşkanı, “Peki Fuat Paşa” deyip yolluyor.
* * *
Tarihi soru şudur:
Fuat Doğu o gece neden Cumhurbaşkanı yerine, kendisinin aslen bağlı olduğu Başbakan’a gidip durumu haber vermedi?
Böyle yapsa Demirel o gece darbeci komutanları görevden alabilir miydi?
Bu soruyu kendisine sorduğumuzda Doğu şöyle demişti:
“Eğer bu haberi verseydim, Demirel seçimle işbaşına gelmiş bir Başbakan olarak karşı çıkacaktı. ‘Ben halk iradesiyle geldim, bir emirle yerimi bırakmam’ diyecekti. Bu mukavemet, daha sert bir darbeyle karşılaşacaktı. Menderes’in durumunu gördünüz. O tabloların bir daha tekerrür etmemesi için Demirel’e bunu söylemedim.”
Aynı soruyu Demirel’e de sormuştuk. Hiç aklımdan çıkarmadığım şu cevabı vermişti:
“Bizim istihbarat teşkilatı Angola’da iki kabile birbiriyle çarpışmış, şu kadar Zululu, bu kadar Mululu ölmüş, onu size her sabah haber verir; ama Ankara’da altınızı oymuşlar, onu haber vermez.”
* * *
O telefon konuşmasından sonra muhtıra metni öğleyin radyoda yayınlandı.
Demirel istifa etti.
“İşi sola bırakmayan” asker, demokrasiyi kendisi ortadan kaldırdı.
Sol, zalimce ezildi.
Doğu’nun raporunda “serseri” dediği Deniz Gezmiş asıldı.
Kapatılsın istediği ODTÜ kapatıldı. Önerdiği gibi solcu hocalar tasfiye edildi.
Sağın önü açıldı.
Sonuç?
“Çekil” dedikleri Demirel, 22 yıl sonra Cumhurbaşkanı oldu.
“Şeriat devleti istiyor” dedikleri Erbakan 25 yıl sonra Başbakan koltuğuna oturdu.
Türkiye sol bacağı kesik, topal bir demokrasiye mahkum edildi.
Askerler bugün “Niye bu hale geldik” diye düşünüyor. Niye acaba?