Dilek Gappi

Dilek Gappi

dilek.gappi@dogangazetecilik.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bazen hayatta enteresan gelişmeler yaşanıyor. Yurtiçi ve yurtdışında mesleğim gereği birçok yere ulaşmama rağmen bugüne kadar Zeugma Antik Kenti’ni göremedim, olmadı, denk gelmedi.
Geçenlerde Zeugma Müzesi’nin Gaziantep’de tamamlanmak üzere olduğunu okuduğumda, “Zeugma’yı yerinde göremedim, bir fırsat olsa da müzeyi görebilsem” diye düşündüğümü hatırlıyorum.
Aradan sanırım 10 gün kadar geçti.
Fırsat biraz da politik yoldan geldi.
Kültür ve Turizm Bakanımız İzmir’den aday olmasa bu fırsat zor doğardı!..
Ertuğrul Günay’la birlikte bir grup gazeteci, resmi açılışı daha sonra Başbakan tarafından yapılacak olan Zeugma Müzesi’ndeydik.
* * *
Kentin merkezinde yer alan Zeugma’nın öncelikle dıştan görünüşünü söyleyim. Benim açımdan hayal kırıklığı.
Kocaman bir spor kompleksine benziyor. Türkiye’de son zamanlarda yapılan kültür saraylarında nedense böyle bir hastalık var. Modern beyaz bloklarla yapılan tasarımlar sanatın çekiciliğinden uzak duruyor.
Ancak müzenin içine girdiğinizde herşey başkalaşıyor.
2 bin yıldır toprağın, 400 yıldır da suyun altında kalan bir şehri içinde taşıyan müze, muhteşem bir dünyanın kapılarını açıyor.
MÖ 200’de Büyük İskender’in bir generali tarafından kurulan Zeugma şehri MS 256’da yerle bir edilmiş. O dönemden kalan mozaikler ise asırlar boyu yerin altında gizlenmiş. Barajla birlikte suların altında kalacağını duyduğumuzda içimizin acıdığı bu güzelliklerin, letkililerin belirttiğine göre yüzde 70’i kurtarılabilmiş.
Küçük kısmı Zeugma Antik kenti’nin olduğu yerde sergilenirken, gözalıcı eserler dünyanın en büyük mozaik müzesi olarak tanımlanan Zeugma Müzesi’nde tüm büyüleyiciliği ile duruyor.
Gözalıcı ‘Çingene kızı” da...
Ancak ona ulaşmak için acele etmemek gerekiyor.
* * *
Binasını belediyenin, iç düzenlemelerini Bakanlık’ın yaptığı 45 milyon TL’ye mal olan müzede, öncelikle dikkatinizi çeken teknolojiden yararlanmak arzusu oluyor. Müzenin tanıtımları, çocuklar için oyun alanları teknolojinin katkılarıyla düzenlenmiş.
Muhteşem üç boyutlu sinevizyon gösterisiyle önce tarihe yolculuk yapıyor ve yolculuğunuzu müzedeki kalıntıların arasında sürdürüyorsunuz.
Müzecilik olarak baktığınızda birkaç eksik yok değil. Kullanılan renklerde hatalar, yürüyen merdivenlerin olmaması gibi bazı eksiklikler gözünüze çarpsa da ruha işlemiyor. En değerli parçalardan Çingene Kızı’nı yine yurtdışında örneklerine rastladığımız şekilde loş odada izlerken onun keskin bakışlarıyla, sanatın asırlara meydan okuyuşuna tanık olmanın ürpertisi içinde kalıyorsunuz.
* * *
Gaziantep, bugün yurtiçi ve yurtdışından gelen konuklarına bazı eksikliklerine rağmen gururla sunacağı bir müzeye sahip. Belediyenin bu binayı önce arkeoloji ve kongre merkezi olarak tasarladığını anlatan Turizm ve Kültür Bakanı Ertuğrul Günay, daha sonra Başkan’ı ikna ederek yalnızca müze haline getirildiğini anlatıyor.
Yani Bakanlık ve yerel yönetimlerin el ele vermesinin bir sonucu bu müze...
Gaziantep’in bir çok yerinde bu birlikte hareketin örneklerini görüyoruz.
Ne tek başına Hükümet, ne de yerel yönetimler büyük projelerde hızlı yol alabiliyor. Ama ne yazık ki işin içine siyaset girince, kim ne kadar kabul ederse etsin, ‘bizdensin, değilsin’ yaklaşımları başlıyor, projeler sürüncemede kalıyor.
Elbette bunun salt yolu, iktidar partisinin yerel yönetimlere hakim olması olarak görülmemeli.
Seçimlerden sonra bu anlayışı İzmir’de yıkmak ve kenti iyi bilen Bakanlarla, yerel yönetimlerin ortak projeler geliştirmesini sağlamak, kurumların boyunlarının borcu olmalı....


Yerel yönetim ve Bakanlığın el ele vermesi şart

Gaziantep’de sıcak evsahiplerinin arasında Belediye Başkanı Dr. Asım Güzelbey de geliyordu.
Güzelbey kendini o kadar icraatlerine ve onları sunmaya adamıştı ki, heyeti ikna etti, birkaç projesini göstermeyi kısa zaman aralıklarına sığdırmayı başardı.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın destekleriyle yapılmış kent merkezindeki kale ve etrafında 5.5 km.’lik oluşturulan kültür ve turizm yolu gerçekten etkileyici.
Yol boyunca el sanatları ve geleneksel ürünleri simgeleyen dükkanlar tek tip hale getirilmiş. Tek renge boyanmış,çatı, baca, kepenk standartlaştırılmış. Tüm tabelalara müdehale ettiklerini söyleyen Belediye Başkanı bu yolla 300 dükkan, 200 ev restore ettiklerini söylüyor.
Bakanlığın özellikle “Sokak Sağlamlaştırma” başlıklı bir projesinden çok yararlandıklarını anlatıyor Güzelbey.
* * *
Günay’a dönüyor; “İzmir’in Kemeraltı projesi var, orayı görmüyor musunuz” diye soruyorum. Bakan Günay, “Bugüne kadar Seferihisar Belediyesi’nin dışında İzmir’den bize hiç proje başvurusu olmadı ki” diyor.
İzmir’in seçim sonuçlarında hayalkırıklığı yaşamaz ve Ertuğrul Günay yine Turizm ve Kültür Bakanı olursa bu herşeyden önce İzmir için şans olacak. Günay, yalnızca politik olarak yaklaşmıyor. İzmir’de yapılacakları gördüğü için kolları sıvamaya kararlı.
Bakan adayık vesileyle İzmir’i iyi tanımaya başladı. En azından bu birikim, kendisine proje sunulmadığında dahi, “Haydi arkadaşlar bize şu konuda proje hazırlayın,size destek verelim” diyecek samimiyeti de beraberinde getirecektir.
Gaziantep de olduğu gibi.. .

İzmir’in ‘Mega’ müzesi Sümerbank arazisine yapılacak

İzmir’de yıllardır mega müze tartışmalarının içindeyim. Büyük olsun, bizim olsun, herkesden farklı olsun diye adı mega konuldu ama mini mini yol almaktan megaya ulaşamadık. Gaziantep’i görünce İzmir Agora’da yapılacağı belirtilen Mega Müze konusunda Bakan Günay’ı sıkıştırdık. Bakan Günay bu arada son bir gelişmeyi fısıldadı. “Agora’da açık hava müze olabilir ancak ben mega müzenin Sümerbank arazisinin olduğu yere yapılmasını düşünüyorum.”Sümerbank arazisi mega müze olarak hazırlanırken, İzmir Valiliği’nin arazinin sahibi olarak görülen Milli Eğitim Bakanlığı’na bir yazı gönderdiğini söyleyen Bakan, bir yandan SİT incelemesini sürdürdüklerini anlattı. Valilik, Milli Eğitim’den onay aldığında sözkonusu alanı Turizm Bakanlığı’na tahsis edecek. Bu alanı özellikle ulaşım aksları üzerinde kolayca ulaşılabilir bir yerde ayrıca kamulaştırma gerektirmemesi nedeniyle düşündüğünü dile getiren Günay, Agora’dan da vazgeçmediklerini ancak oranın açık hava müzesi şeklinde geliştirilmesinin daha uygun olacağını özellikle belirtiyor.
Mega müze İzmir’in tek ve öncelikli sorunu değil ama bir turizm kenti olarak gelecek biçilen İzmir için öncelikle bu alanda iyi bir simge olacak.