Dilek Gappi

Dilek Gappi

dilek.gappi@dogangazetecilik.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

DEVRAN yine hızlı döndü ve referandum sürecine bir hafta kaldı.
Eleştirilerimizi yaptık, beklentilerimizi sıraladık ve bugünlere geldik.
“Bayram değil, seyran değil ama referandum” diyerek, bir konu bulup gelen bakanlardan, genel başkanlardan kentin başı döndü. Birkaç ay öncesine kadar bölgenin sorunlarını anlatmak için Başkente çıkarma yapan Egeliler ziyaret edecek Bakan bulamazken, bu kez Bakanlar nöbeti birbirinden devralıyor.
* * *
İzmir’de önümüzdeki hafta 30 ilçede, 7 bin 700 sandıkta 2 milyon 865 bin 535 kişi oy kullanma hakkına sahip olacak.
Bu arada referandumda da oy kullanmamanın cezası var mı diye merak ettim, varmış; 22 TL.
Tabii bugüne kadar oy kullanmadığı için para cezası alan en azından İzmir’de olmamış. Yüksek Seçim Kurulu tarafından gönderilen oy kullanmayanların listesi Maliye Bakanlığı’nın tahsil edilmeyen alacaklar hanesinde halen ve aynen duruyor. Bakanlık bu cezaları tahsil etmeye kalksa astarı yüzünden pahalıya gelecek.
“Cezası da azmış, rahatımızı bozmayalım” diyen olmaz umarım.
Bu referandum faydanın kuralı, çıkarın ilkeyi, devletin hukuku ezdiği dolayısıyla “suçluların ortalarda dolaştığı, buna karsılık suçlulara isaret edenlerin mahkum olduğu” bir diyara yeniden çeki düzen vermenin bir yolu olarak görülebilmeli.
“Ne aradığını bilmeyen, bulduğunu anlamaz” der Claude Bernard...
* * *
Bu arada küçük de olsa bir risk gözümüzün önünde duruyor; “İstisna seçmenlerin mükerrer oy kullanma ihtimali”
Kim bu istisna seçmenler?
Milletvekilleri, sandık kurulu başkanları, sandık kurulu üyeleri, bina sorumluları ve güvenlik görevlileri...
İstisna seçmenler görevli oldukları sandıklarda oy kullanabiliyorlar.
Fakat bu seçmenlerin kayıtlı oldukları sandıklarda da isimleri duruyor ve orada oy kullanmalarını engelleyecek herhangi bir önlem bulunmuyor. Bir yolunu bulup görevli olduğu sandıktan ayrılanlar isterlerse kayıtlı oldukları sandıklarda da oy kullanabiliyorlar. Bunu engelleyen bir sistem olmadığını YSK yetkilileri de teyit ediyor.
Yalnızca çift oy kullanıldığının tespiti halinde hapis cezası sözkonusu olacağı uyarısında bulunuyorlar.
Ancak bir kişinin çift oy kullandığı YSK tarafından nasıl saptanacak, bugüne kadar bunun da bir örneği yaşanmadı.
Bir sandıkta 7 görevli olduğu düşünülürse, sonuçta yüzbinlerce sandık kurulu üyesinin, onbinlerce güvenlik görevlisinin mükerrer oy kullanma ihtimali var.
Bundan kim yararlanır, sayı az mı çok mu olur bilinmez ama refandum öncesi böyle bir ihtimal tam gözümüzün önünde duruyor...


Türkiye’nin ilk bağ rezidansını kuracak
CENNETTEN köşe başka nasıl olabilir?
Uçsuz bucaksız görünen bağın ortasında geniş avlusu olan taş yapı. Vahit Gencer insana kentten kopmuş, ferahlık duygusu veren 200 dönümlük bağın ortasındaki taş yapıyı ofis olarak kullanıyor.
Hayatın bazen dönüş noktaları vardır.
Vahit Bey’in yaşamını doğaya doğru dönüştürdüğü kararı vermesi de mecburiyet ve öngörüden kaynaklanmış.
Rahatsızlanıyor, yurtdışında tedaviye gidiyor, yurda dönünce tekstilin geleceğinden duyduğu kaygıyla hayatını değiştirmesi gerektiğine karar veriyor.
Antalya Toroslar’da ailesine ait bağlarda ne kadar mutlu olduğunu düşünerek, tekstil fabrikasının satışından elde ettiği parayı Urla’da 200 dönüm araziye yatırıyor.
Öykü bu...
2000 yılından itibaren de bu öykü, Urla’da özenle dikilen bağ fidanları, gece gündüz onların tutması, verimli olması çabalarıyla sürüyor.
Bağlar titizlikle kurulunca, burada üretilen üzümler bugün Türkiye’nin en büyük içki üreticisi olan Mey İçki tarafından, şarap ülkelerine ihraç ettiği özel “sellection kolleksiyon şaraplara” dönüşüyor.
“Ramazanda bu şarap muhabbeti nereden çıktı demeyiniz” lütfen, üzümde hasat zamanı şimdi ve Vahit Bey’in de aklında Türkiye’nin ilk bağ rezidansını oluşturmak gibi farklı bir fikir var...

Bu üzümlerin çok özel olduğunu nasıl anlayacağız?
Bunu dünyaya Mey İçki anlatıyor. Dünyanın en özel şaraplarından Kaliforniya bölgesinin aranan üzüm çeşidi olan Zimfandel’i, Türkiye’de ilk kez biz üretiyoruz. Mey İçki bunu dünyaya özel kolleksiyon olarak ihraç ediyor. Ayrıca yine üst segmentte yer alan Vintage şaraplarını yalnıza bizim üzümlerimizden ürettiler, 6 bin 500 şişe çıkmış, hepsi ihraç edildi.
Diğer özel kolleksiyonlarda üzümlerimizi kullanıyorlar.

Sizce bunun sırrı ne ?
Urla’nın toprağı bağcılığa çok uygun. Beyaz killi toprak 40 cm altı kireç taşlarıyla kışın suyu topluyor. Yazın sulama hiç yok. Bu da üzümlerin aromasını artırıyor.

Siz tüm ürünü Mey İçki’ye mi veriyorsunuz?
Bir iki yıl Kavaklıdere ile çalıştım. Şimdi tüm ürünü Mey satın alıyor. Yılda 150 ton üzüm veriyoruz.

Hangi çeşit şaraplar yapılıyor ? Chardoney, Merlot, Cabarnet Savignon, Sangiovese, Zimfandel hemen her çeşit üzüm var.

Urla bölgesi şarapçılıkta koşar adım gitmeye başladı.
Evet artık bu civarda üretilen üzümlere ayrı bir değer veriliyor. Mey İçki’nin danışmanı Daniel, ki tanıdığım dünyanın sayılı şarap uzmanlarındandır, bölgenin zamanla özel şarap bölgesi olarak anılacağını söylüyor. Bu bölgenin adının Fransa’nın Toscana’sı gibi olmasını arzu ediyoruz.

Hedefiniz nedir, kendi üretim tesisinizi kurmayı düşünüyor musunuz ?
Hayır düşünmüyorum. Yıllar geçtikçe alanımızı büyütüyoruz. Niyetim bağ rezidans yapmak.

O nasıl olacak ?
Yurtdışında uygulanan bir model. Türkiye’de ise daha örneği yok. Uygun bir parselasyonla yaklaşık her 5 dönümde bir ev düşünüyorum. Bu evleri şarapseverlere kiralayacak ya da satacağız. Özellikle yurtdışındaki şarapseverleri çekmeye çalışacağız. Onlar işin kefini yaşayacak, hasadını yapacak, hasat zamanı şenliklerine katılacaklar. Kendi üzümlerinden yapılan şarapları konuklarına sunacaklar.
İşin yükü siz de olacak yani...
Evet, ayrıca üzümlerinden gelir de elde edecekler.

Ne zaman başlarsınız ?
Parselasyon çalışmalarını tamamlayınca düşünüyorum. Ayrıca yurtdışında Urla şarapçılığını öne çıkaracak yeni çalışmalar da başlatacağım.


İstisna seçmenler istisna yapmasın



Amca sen kaç yaşındasın?
İzmir’in önde gelen, sevilen işadamlarında Gürel Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı İstemi Gürel’in de 40 dönümlük bağına Vahit Gencer bakıyor. Gürel ve Gencer yaklaşık dört yıl önce tanışmışlar.
İstemi Gürel Vahit Bey’in bürosuna gelerek, bağ almak istediğini, kendisine yardımcı olup olamayacağını sormuş. Gencer’in ilk sorusu “Baba sen kaç yaşındasın” olmuş. İstemi Bey “72 “ deyince, Gencer’in “Bu işi yapma, zaten üzümler dört yıldan önce olmaz” yanıtını bugün İstemi Bey’in bağlarında yetişen üzümleri yerken, gülümseyerek anıyorlar.
İstemi Gürel, yalnızca hobi amaçlı gördüğü bağcılığa ilgisinin nasıl doğduğunu anlatıyor:
“İtalya’da eski maliye bakanı olan dostum bağbozumu zamanı beni Frescati diye bir bölgeye götürdü. Müzik eşliğinde köyün genç kızları ayaklarıyla üzümleri eziyor, sıkıyor, erkekleri fıçıları taşıyordu.
Yerden 100 metre aşağıda şarap mahzenlerini gezdik. Büyüleciydi. Kendi üzümlerinden şaraplarını tattırdı.
Ben şarabın sosyal yönünü önemsiyorum. Vahit Bey’le birlikte Urla’da da bağbozumu şenlikleri düzenleyerek, dünya şarap uzmanları ve şarapseverleri Urla’ya getirmeyi düşünüyoruz”