Dilek Gappi

Dilek Gappi

dilek.gappi@dogangazetecilik.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

NASIL olur, küçük ve orta ölçekli işletmelere destek vermek amacıyla kurulan Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı’nın (KOSGEB) Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ve vergi borçlarıyla ne ilgisi var diyeceksiniz...
Doğrudan ilgi var; o cepten, bu cebe şeklinde.
Önce haklarını vermek gerekir. KOSGEB geç olsa da harekete geçti. Krediler, Mart 2009’da global krize karşı teşvik önlemleri kapsamında “can suyu kredisi” olarak duyuruldu.
O günlerde krizin en acı, keskin etkileri sürüyordu. Büyük ölçekli firmalar kısa çalışma ödeneğinden yararlanırken, küçük ve orta ölçekli işletmeler cansuyu kredisi bekliyordu.
Ardından Haziran ayında KOSGEB Başkanı açıklama yaptı. Can suyu kredilerinin çok yakında açılacağını söyledi. Kasım 2009’a geldik, can suyu kredisi hala canı olanlara nihayet geldi.
Kredi gerçekten de birkaç damla cansuyu verecek oranlarda, tedavi etmesini beklemek güç.
Cansuyu da, kime cansuyu olacak orası meçhul.
* * *
Önce krediyi anlatalım:
İlk üç ayı ödemesiz, geri kalanı aylık eşit taksitler halinde toplam 15 ay vadeli 25 bin lira üst limitli kredi kullandırılacak. İşletme sahibinin kadın girişimci olması halinde üst limit 30 bin liraya çıkacak. Kredi faizlerinin yüzde 75’ini KOSGEB yüzde 25’ini firmalar karşılayacak.
Kredinin genel olarak farkı, eskiden olduğu gibi KOSGEB desteğinin yalnızca imalat sektörünü kapsamaması.
Emlakçılar, sigortacılar, eğlence yerleri gibi birkaç işkolu hariç diğer ticari işkollarını da kapsayacak.
Başvurular ise daha da kolaylaştı. www.kosgeb.gov.tr’ den iki ayrı evrak doldurmak başvuranların yarım saatlik sürelerini alıyor. 17 bankayla anlaşma yapılırken kredilerin dağılımına hemen başlanacak. Firmanın KOSGEB’in veri tabanında yer alması gerekiyor ama yol haritasını doldurması şart değil.
* * *
Buraya kadar olanlar sevindirici kısmı. Aslında firmalardan yol haritası talep edilmemesi de sevindirici. Çünkü yol haritasının son bölümleri genellikle dağlık, tepelik arazi. Çoğu işletme ya belge eksikliğinden ya da SGK ve vergi borçlarından yol haritasının 3. vitesinde takılı kalıyordu.
Ancak şimdi kredilerin şöyle bir koşulu var; vergi ve SGK borcu olan işletmeler, borçları kredi desteğinden mahsup edilmek suretiyle krediyi kullanabilecekler. Çoğu firmanın bugün yaklaşık 25 bin TL’lik borcu vardır diye düşünüyorsanız KOSGEB, bu borçları epey hafifletecek.
Şu anda SGK ve vergi borcu olmayan orta ve küçük işletme, esnaf var mı? İzmir için rakamlarla yanıt verelim.İzmir’de 280 bin vergi mükellefi var, vergi borcu olanların sayısı 120 bin. Bu 120 binin de vergi borçları 4 milyar TL’yi buluyor.
Elbette firmaları bunaltan konulardan biri SGK ve vergi borçları. Ödeyemedikleri vergi borçlarının yüksek faizlerinden kurtulmuş olacaklar belki ama KOSGEB’in işlevi bu mu?
İyi köprü... Devlet, KOSGEB eliyle verdiği krediyi vergi daireleri aracılığıyla geri alacak. Bir eliyle verecek, diğer eliyle cebine koyacak.
* * *
Üstelik zamanlamaya dikkat. Krizin etkileri nedeniyle birçok esnaf ve işletme vergi borçlarını ödeyemez hale gelmişken ve daha çok da bu borçların yeniden yapılandırılmasına yönelik beklentiler artıyorken uygulama genişletiliyor. Can suyu için bankaya koşanlar bu gerçekle karşılaşacaklar. Kullanmasalar hakları yanmış, bir fırsatı kaçırmış olacaklar. Üstelik kredinin bir kısmı ya da şu kadarı başka bir harcama için bırakılmıyor.
Kredinin bir yüzü daha var. Teminat sıkıntısı yaşayan işletmeler Kredi Garanti Fonu (KGF) veya Kredi Kefalet Kooperatifleri’nden yararlanabilecekler. Şimdi gelelim bunun da gerçeğine. Yani teminat şart. Esnaf ve küçük ölçekli işletmeler zaten teminat sorunu içinde boğuluyor. Kredi Garanti Fonu’ndan yararlanmaları için esnafın bankalara gecikmiş borcunun olmaması gerekiyor. En iyi şartlarda dahi yığılmayı da düşünürsek KGF’ndan yararlanmak yaklaşık iki ay.
Görüyorsunuz burada da bir duvar var.
* * *
Şu sıralar doğalgaza zam kapıda, su zammı mahkemelik her an kapıdan içeri girebilir.
Küresel krizin etkileri hala derin sürüyor, işsizlik dizboyu.
Firmalar nakit sıkışıklığında boğuluyor. Devlet ise bir anlamda can suyunda bile kendi alacağının peşinde.
Evet cansuyu desinler ama sanayiye, esnafa değil...
“Devlete can suyu” denilsin o zaman anlaşalım...