Dilek Gappi

Dilek Gappi

dilek.gappi@dogangazetecilik.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bu yıl Ayvalık Zeytin Hasat Günleri, ülkedeki buruk gelişmelerle başladı, bir başka buruk gelişmeyle, Van depremi ile bitti.
Öyle olunca Zeytinyağın muhteşem lezzeti damaklardan, yüreklere geçemedi. Öyle acılı günler yaşıyoruz ki bu keyifli organizasyonu, zeytin ve zeytinyağındaki üretimi anlatmak bile maalesef keyif veremiyor.
Kısacası, hasat günleri güzel geçti ama asıl önemlisi sektör adına sevindirici gelişmelere ışık tutmasıydı.
Bu yıl ilk kez sofralık zeytinde 534 bin tonluk üretimle dünya birincisi olduk.
Zeytinyağ cephesinde de dünya dördüncüsü olma yolunda ilerliyoruz. Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK) bu yıl 191 bin tonluk rekolte bekliyor. Şu anda Türkiye’de 110 bin tonluk talep var. Yaklaşık 80 bin tonluk bir üretim fazlalığımız olacak.
Üstelik heveslenen herkes zeytin dikince, 10 milyon yeni ağaç daha verim vermeye başlayacak.
Üretimde büyümek güzel ama ürettiğinizi satamadıktan sonra bu durum, üreticiye daha büyük zarar veriyor. Fiyatlar dip yapınca üretici tarlasına küsüyor. Şimdi Türkiye, zeytinyağında işte böyle bir dönüm noktasında.
* * *
Ayvalık hasat günlerinin önderliğini Ayvalık Ticaret Odası Başkanı Rahmi Gencer yapar. Gencer’in yıllar süren çabasıyla sektörün ve basının etkin isimleri adeta Ayvalık’a aktı. Gencer’e göre üreticiyi zarar ettirmeden iç piyasada tüketimi artırmayı başarmak zorundayız.
Bunun için önce, Üreticinin doğru primlerle desteklemesi” şart. AB’nde üretici hala dönüm başına 40-60 euro alırken bizde rakam 20 cent. Bu kadar büyük uçurum coğrafyada bile yok. Bununla birlikte teşvik, kayıtdışının önlenmesi, artan rekoltenin değerlendirilmesi dahil çok yönlü çaba gerkiyor ki, Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi ve Ayvalıklı üreticiler şimdi bunun çabası içerisinde.
Benim için önemli olan; Japonya’dan, Çin’den önce, kendi vatandaşımızın, Anadolu’daki insanın kaliteli zeytinyağını daha ucuza yiyebilmesi. Ve Hasat’ta görüştüğümüz üreticiler de rekolte fazlası sayesinde yakında bugünleri göreceğimizi doğruluyor..
Zeytinyağının keyfi iyi ama dengesi pek kritik. Bir yanda umut veren gelişmeler bir yanda büyük risk var.
Tütün, pamuk, şekerpancarında da bir zamanlar dünya birincisiydik hepsini başarıyla! üretici ve tüketiciye batan birer kazık haline dönüştürdük.
Şimdi tarımda tek dünya birinciliğinin tadını çıkarırken, dikkat edelim elimizde yine sopa kalmasın...

DİR tartışmasını Komili bitirir

Türk zeytinyağı sektörünü tanıyanlar , hararetle yaşanan bir tartışmayı da iyi bilir. Yaklaşık sekiz yıldır, zeytinyağı ihracatçıları ile üreticileri arasında “Dahilde İşleme Rejimi” (DİR) tartışmaları sürüyor.
İhracatçılar, yurtiçinde istedikleri kalite ve fiyatta mal bulamadıkları için yurtdışı pazarlarını kaybettiklerini iddia ederken, üreticiler ihtiyaçtan çok fazla üretim olduğunu ithalat kapısı da açılırsa tamamen biteceklerini öne sürüyorlar. Bu çekişme hali son yıllarda büyük tartışmaya dönüştü. İhracatçı kesimini temsilen Manisa Akhisar’da hasat şenliği yapılıyor, bir hafta sonra Ayvalık’ta üreticilerin ağırlıklı olduğu hasat günleri düzenleniyor. Garip yanı Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ali Nedim Güreli Ayvalıklı, ilçenin eski belediye başkanı ama o, zeytin şenliklerini Akhisar’da yapıyor.
İşte böyle bir ortam sürerken, Ayvalık’ta enterasan bir gelişme dikkatimi çekti.
Türkiye’nin en eski zeytinyağı markası olan ancak son yıllarda gücü azalan Komili’yi yaklaşık iki yıl önce Anadolu Grubu’ satın aldı. Ve Anadolu Grubu düğmeye hızlı bastı.
Komili’yi üreten Ana Gıda’nın Genel Müdürü Ümit Ersoy ve Anadolu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan’la, hasatta biraraya geldik. İkisi de dökme ihracat yerine yurtiçinde satışı artırmanın doğru olacağını öne sürüyor. Özilhan, kutulu ihracatı da artıracaklarını ancak ‘DİR’e ihtiyaçları olmadığını belirtti. Özilhan, içecek pazarlarındaki satış güçlerinden yararlanarak Komili’yi Avrupa ve Rusya’daki pazarlara agresif bir politikayla pazarlayacaklarını söyledi. Kısacası ambalajlı zeytinyağı sektörünün yaklaşık yüzde 50’sine hakim olan, işdünyasının etkin ismi tavrını üretici kesimden yana koydu.
Ancak amaçları kavgaya dahil olmak değil, sektörü bütünleştirerek tek güç haline getirmek. İhracatçı kanadı ikna ederek, DİR olmadan yollarına devam edeceklerine inanıyorlar.
Yedi sekiz yıldır süren kavgayı bitirmek için “Komili ağabeylik yapmaya hazırlanıyor” demek yanlış olmayacak.