Yazarlar Din ile bilim

Din ile bilim

28.12.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Din ile bilim

Din ile bilim


Profesör Celal Şengör, yeryüzü kabuğunun bilinen en yaşlı kesimini tetkik için geçen Ağustos ayında gittiği Grönland'da, yaklaşık bir hafta boyunca yiyeceksiz ve yakacaksız kalır. Fırtına ikmal yollarını tıkamıştır. Sevgili eşi ve oğlunu bir daha göremeyebileceği endişesine kapılır. Bu ruhsal ortamda, dinin "açıklayıcı" ve "düzenleyici" işlevleri yanısıra bir de "psikolojik" işlevi olduğunu keşfeder: "Dinsel inanç, insanoğlunun yalnızlık duygusuna karşı bir dayanağıdır" diye düşünür.
Bunları bana anlattığı zaman, Şengör'e dinin "sosyolojik" işlevini, dinsel telkinlerin insanların değer ve davranışlarını biçimlendirmedeki rolünü anımsattım. Şu soruyu sordu: Bir yanda (fizikteki değil felsefedeki anlamıyla) relativizme saplanmadan (yani, objektif bir gerçek ve herkes için bağlayıcı kurallar olduğunu reddetmeden), öte yanda bilimcilik (yani bilimin ebediyen kanıtlanmış, şaşmaz gerçekler bütünü ve herşeye kadir olduğu) yanılgısına düşmeden, dinle bilim nasıl bağdaşabilir?
Bu zor sorunun bu kısacak yazıya sığabilecek cevabı şu olabilir:
* Bilimin bulgularıyla çelişen dinsel açıklamalar, geçersizdir. Örneğin evrim kuramı, yaradılış öğretisini geçersiz kılmaz; ama insanoğlunun bugünkü olgunluğuyla yaratıldığında ısrar eden bir dini öğreti inandırıcı olamaz. Dinsel öğretilerin "Hazreti İsa'nın Tanrı'nın oğlu olduğuna", "İsrail'in Yahudilere Tanrı tarafından vaad edildiğine" dair ve benzeri iddiaları elbette akılla bağdaşmaz.
* Dinsel hukuk, insanlığın ortak mirası olan insan hak ve özgürlükleriyle çeliştiği ölçüde geçerliğini yitirir. Kadınlara "2. sınıf insan" muamelesi yapılmasını öngören; "inanmayanların öldürülmesini" öneren dini vecibeler kabul edilemez. Bunlarda ısrar eden bir dinsel öğreti, inandırıcılığını kaybedecektir.
* Akla hitap eden bilim, insanın evrendeki yalnızlık, belirsizlik, anlamsızlık duygusunu, "Tanrı'ya sığınma" ihtiyacını (belki çok küçük bir azınlık hariç) hiç bir zaman gideremez. İnsanın bu psikolojik ihtiyacına ancak duygulara hitap eden dinsel öğretiler yanıt verebilir. Bilim, bir yaratıcının olup olmadığı sorusuna hiç bir zaman yanıt veremez.
* Sözde "bilimi kullanarak" yeryüzünde cenneti kurmaya soyunan "bilimsel" sosyalizm; üstün ırkı yaratmaya yönelmiş "nasyonal" sosyalizm gibi öğretilerin yolaçtığı katliamlar, dini (gerçekte kiliseyi) koruma adına, örneğin Engizisyon tarafından işlenen cinayetleri geride bıraktı.
* Dinin sosyolojik işlevleri ihmal edilemez. Neyin "sevap", neyin "günah" olduğuna dair telkinlerin, suç işlenmesini önleyen, toplumsal dayanışma ve bütünleşmeyi sağlayan, sosyo - ekonomik gelişmeyi köstekleyen veya özendiren ve diğer son derece önemli etkileri var. Bütün okurlarıma iyi bayramlar diliyorum.