Yazarlar Eko - yaşam

Eko - yaşam

28.03.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

Eko - yaşam

Eko - yaşam
Eko - yaşam



Hem doğayla uyum içinde yaşamamızı hem de doğayı pratik sorunlarımızı çözmek amacıyla lehimize çevirmemizi sağlayacak bir yol olmalı. İşte bu yol eko - yaşam. İnsan doğanın bir parçası mı yoksa doğaya aykırı düşen, doğayla uyumsuz, doğaya yabancı bir yaratık mı? Galiba bunların ikisi de doğru. İnsan hem doğa dostu hem doğa düşmanı. Zaten garip olan da bu. İnsan birçok çelişkiyi kendi içinde taşıyabilen garip bir yaratık.
İnsan doğadaki diğer canlılar gibi biyolojik özellikleri olan, doğayla birlikte ve doğadan gücünü alarak var olabilen, doğanın tadını çıkartabilen, onu sevebilen bir canlı. Aynı insan doğaya egemen olmaya, doğayı aşmaya çalışan, hatta bu amaç uğruna doğayı yok etmek için olağanüstü bir çaba sarfeden bir canlı. Ayrıntıları malum... Nükleer atıklar; akarsuları, gölleri, denizleri kirleten kimyasal atıklar, kanalizasyon suları; betonlaşma, kesilen ağaçlar, yok edilen ormanlar; toprağı kirleten çöp atıkları, atmosferi zehirleyen gazlar, dumanlar... Saymakla bitmez. Neden? Pratik yaşamımızı kolaylaştırmak istediğimiz için, gelir - gider dengelerimizi lehimize çevirmek istediğimiz için, kar oranlarımızı artırmak istediğimiz için. Elimizdekiyle yetinemediğimiz, hep daha fazlasını istediğimiz, kapasitemizi sonuna kadar zorlamak istediğimiz için.
Oysa bütün bunların bir orta yolu olmalı. Hem milyonlarca yıl öncesinin mağara adamlarına dönüşmemizi hem de bugün olduğu gibi bir doğa canavarı olmamızı önleyebilecek, hem doğayla uyum içinde yaşamamızı hem de doğayı pratik sorunlarımızı çözmek amacıyla lehimize çevirmemizi sağlayacak bir yol olmalı.
İşte bu yol eko - yaşam. Doğayla barışık, pratik sorunlarımızı doğa dostu teknolojilerle çözen yaşama biçimi.
Dünyada bunun örnekleri çok. Türkiye'de de Mete Hacaloğlu önderliğinde ODTÜ mezunu bir grup yaklaşık bir yıldır bu işle uğraşıyor. Ankara'ya 90 kilometre uzaklıktaki Hasandede Köyü'nde, Birleşmiş Milletler ve Dünya Bankası'nın mali desteğiyle, "Hocamköy Ekolojik Yaşam Kooperatifi" adı altında bir eko - yaşam merkezi kuruyorlar. Burada rüzgar ve güneş enerjisinden elektrik üretiliyor, (köyün üç evi şimdiden TEK ile ilişkisini kesmiş durumda), ısınmak için hayvan gübresi yakılarak bio - gaz elde ediliyor, atıklar toplanarak Ankara'daki bir dönüşüm merkezinde yeniden kullanılır hale getiriliyor, kimyasal ilaç kullanılmadan tarım yapılıyor, eski yöntemlerle köyün meşhur üzümleri kullanılarak kırmızı şarap üretiliyor ve "eko - turizm" adı altında uluslararası kamplar organize ediliyor, seminerler düzenleniyor.
Mete Hacaloğlu, "Aslında dünyada ve Türkiye'de doğal yapısını korumuş köylerin hepsi birer eko - yaşam merkezi. Ancak ne yazık ki insanlar köylerini terkedip kentlere göç etmeyi tercih ediyorlar," diyor. Gerçekten trajik bir durum. Çelişkilerimizden kurtulup doğayla barışmamızı sağlayacak bir yaşam düzeni kuramamış olmamız, insanlık tarihinin en büyük trajedilerinden birisi olsa gerek. Cem Özer ve Osmanlı
Tiyatro ve gösteri sanatçısı Cem Özer'in, Osmanlı İmparatorluğu'nun sözde 700. kuruluş yıldönümünün kutlanmasına, böyle bir imparatorluğun artık var olmaması nedeniyle tepki göstermesi bile sorun oldu. Bazı MHP'liler, "milletin değerlerine hakaret ettiği" gerekçesiyle Cem Özer hakkında dava açacaklarını söylediler.
Acaba bu kişilerin gücü ancak Cem Özer'e mi yetiyor? Dava açacaklarını söyleyen kişiler bir zahmet, Mustafa Kemal Atatürk'ün, cumhuriyetin kuruluşundan önce ve sonra Osmanlı İmparatorluğu hakkında yaptığı konuşmaların tutanaklarını okusunlar. Eğer MHP'liler sağa sola anlattıkları kadar "delikanlı ve cesur" olsalardı, Cem Özer'le uğraşmaz, Mustafa Kemal aleyhine dava açarlardı. Hem bu vesileyle biz de onların gerçekten Atatürkçü olup olmadıklarını anlardık. "İlk yirmi"
Time dergisi geçtiğimiz hafta 20. yüzyılın "en etkin ve önemli" 20 bilimadamı ve düşünürünü seçerek yüzeysel araştırmalarından bir tanesine daha imzasını attı. Yüzeysel olmasının nedeni seçtiği kişiler değil, seçilen kişileri 20 kişi ile sınırlandırması. Oysa bilim ve felsefeden anlayan herhangi birisi, yüzyılın önemli bilimadamı ve düşünürlerinin 20 kişiyle sınırlandırılamayacağını bilir.
İş, bu kişileri 20 kişiyle sınırlandırmaya gelince, "her şeyi bilen" Time dergisinin listesi dışında kalan 20. yüzyılın "etkisiz ve önemsiz düşünürlerinden" bazıları şunlardı: Jean Paul Sartre, Martin Heidegger, Karl Jaspers, Karl Popper, Thomas Kuhn, Paul Feyerabend, Jürgen Habermas.

ooymen@milliyet.com.tr