Ersin Süzer

Ersin Süzer

esuzer26@gmail.com

Tüm Yazıları

Hayatının 45 yılını gazeteciliğe adamış, neredeyse tüm gazetecilerin abisi sayılan Fikret Ercan ile sekiz yıldır hiç ayrılmadık. O, abiden öte en yakın arkadaşlarımdan biri; şehrin altına üstüne getirdiğim, şahane yemekler yiyip eğlendiğim ender insanlardan. Enerjisine hayranım, ne zaman dışarı çıksak, sabahlarız.
Fikret ağabeyin oğlu Özgür, uzun yıllardır Amerika’da yaşıyor. İki çocuğu var. Eşi Ann, Fikret Ağabey’in kızı gibi kıymetlisiydi.
Yaz boyunca Fikret Ercan, nam-ı diğer Fiko’yla hiç görüşeme-dim. İşe güce daldık.
Gelinleri Ann, uzunca bir süredir kanser tedavisi görüyordu.
Bu yüzden Fikret Abi ve eşi Nesrin Abla, sürekli Amerika’ya gidiyordu.
Üç ay önce bir pazar sabahı Hürriyet Pazar ekinde “Birkaç haftaya öleceğim ama hayat güzel” manşetini gördüm. Özgür Ercan’ın fotoğrafının altındaki yazıyı okuyunca boğazım düğümlendi; sayfayı çevirecek cesareti bulamadım.
Fikret Abi’yi aramaya cesaret edemedim. Ayşe Arman’a konuşmuş Ann, kimselerin cesaret edemeyeceği gerçeklikle...
Eşim okudu yazıyı, ikimizde hıçkıra hıçkara ağladık. Ann’ın hayata gözlerini yumduğunu öğrendiğimden bu yana Fikret Abi’yle yüzyüze gelmeye cesaret bile edemedim. Geçen akşam buluştuk, ne diyeceğimi bilemiyorken; “Bana öyle bakma” dedi Fikret Abi... Ölümü kabullenmek sadece cesaret istemez, kocaman bir yüreğe sahip olmayı gerektirir. Ann, Fikret Abi’nin bakışlarını yakalamış ve “Baba bana öyle bakma, beni sev” demiş...
Ann, öylesine cesur biriymiş ki, hayata gözlerini kapadıktan sonrasını bile planlamış.
Cenaze töreninde “Kimse siyah giymesin, herkes renkli giyinsin” demiş. Tüm ailesine hediyeler bırakmış. Youtube’a şarkı yüklemiş son gecesinde. Cenaze törenindeki kurdelaların bile hangi renkte olacağını seçmiş. Kendi cenaze töreninin tüm detaylarını düşünmek nasıl bir cesaret örneğidir?
Ann nasıl bir kalbin var ki, ölümü bile hiç korkmadan yazdırabildin bizlere. Merak etme, baban hala çok renkli giyiniyor. Seni tanıyan tanımayan herkes, senin kadar cesur, sevgi dolu, gerçekçi ve kocaman bir kalbe sahip olmak istiyor.

Haberin Devamı

SALAŞLIK DA BiR YERE KADAR

Haberin Devamı

Bazı mekanları samimi bulursunuz, hoşunuza gider, bir bakarsanız müdavimi olup çıkıvermişsiniz. Geçtiğimiz kış açılan Abdi’de böyleydi. Ancak geçenlerde uğradığımda mekanın üstünü poşetle kapladıklarını gördüm. Yahu nasıl çirkin bir görüntüdür o! Hele ki Türkiye’nin en pahalı caddesinde olunca daha da göze batıyor. Abdi’nin sahibi Gökhan Oskay, bu duruma derhal el atmalı. Salaşlık ile sıradanlık arasındaki farkı görmeli!

ŞAHANE BİR BAŞARI ÖYKÜSÜ...

Sen kalk Ankara’dan gel, Türkbükü’nün en gözde beach kulübünde çalışmaya başla. Kimseyi tanıma, İstanbul gece hayatıyla ilgili en ufak bir fikrin olmasın. Sonra yolladığın basın bültenleri ile tüm dikkatleri üzerine çek.
Yoktan var ol, camiaya kendini kabul ettir. Çalış çabala, ünlülerin peşinden koştur, her derdini dinle, sosyal medyayı çok iyi kullan. Zamanla da İstanbul’un en iyi parti yapan adamı ol.
Mert Vidinli’nin hikayesi takdire şayan bir başarı öyküsü ...
Şimdi de yaşadıklarını yazıya dökme fırsatını yakala ve ‘Trend Avcısı’ ol. Çok gezen çok bilir. Birde gezdiğini yazıya dökebiliyorsan işlem tamamdır. Bir anda eğlence dünyasının gurusu olup çıkıverirsin. Ancak profesyonel olarak çalıştığın mekanları, şehrin en iyisi olarak yazmamaya dikkat edeceksin.
Çalıştığın yer Türkiye’nin en iyisi bile olsa, ‘en iyisi’ diyemezsin. İçin içine yese de söylemezsin. Bırak başkaları takdir etsin.

Haberin Devamı

MONA TARİH OLDU

İstanbul’da binlerce mekan iş yapamadığı için kapanmak zorunda kalmıştır. İlk kez, bir mekanın çok fazla para kazandığı için kapandığına şahit oldum.
Geçen kış Cihangir’de açılan Mona, İstanbul’un en popüler mekanlarından biriydi. Haftanın her günü dolup taşıyordu. Kısa süre önce duydum ki, Mona kapanmış. Nedeni ise ortakların kazandıkları parayı paylaşamamış olmaları. Bu sektörde duyduğum en garip kapanış öyküsü bu oldu.
Ortaklar resmen bindikleri dalı kesmişler. Para insanların gözünü nasıl kör ediyormuş, gördük vallahi!