Yazarlar "Et tırnak gibi olmuşuz"

"Et tırnak gibi olmuşuz"

02.04.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

"Et tırnak gibi olmuşuz"

Et tırnak gibi olmuşuz


Fatih Terim'le yaptığımız uzun ve neşeli söyleşiden sonra fotoğraflar için sahaya çıkıyoruz. Capone, Taffarel ve çocukları futbol oynuyor... Tam bir aile havası... Florya Metin Oktay Tesisleri ise çok şık olmuş... Daha kapıda müthiş bir disiplin seziliyor. Çankaya Köşkü'ne girer gibi... Terim belli ki Galatasaray'ın her şeyiyle ilgili. Ben ise kulübün, bu adamın gitmesine nasıl razı olduğunu anlayabilmiş değilim.


       - Türkiye'nin bir numaralı adamı oldunuz, bundan sonra yenilirseniz, birdenbire grafik düşecek, daha az konuşulur olacaksınız, acaba bu size acı verir mi?
       "Ama Duygu Hanım ben geçmişime baktığım zaman son on senedir böyleyim, yoksa siz benimle niye röportaj yapasınız? Ben düşmeye de kalkmaya da alışığım ama ben tam düşmeyi çok şükür hiç yaşamadım. "

       - Yok tam düşmeyi kastetmedim, neden düşesiniz? Ama bazı insanlar o rutin zamanlara dayanamazlar, siz de öyleymişsiniz gibi...
       "Ben dayanırım merak etmeyin, kendime meşgale bulurum, onu göğüsleyecek iradeye sahibim demek istiyorum. Bende çok büyük depresyon yapmaz. Çok üzülürüm belki... Benim 48 saat evden çıkmadığım vardır, bir maça üzülüp, belki de 72 saat kendimi kapatırım. Esasında öyle güzel bir noktaya temas ettiniz ki; orada çok büyük bir tehlike bekliyor sizi, lider olarak eğer siz depresyona uğrarsanız, ekibinizin uğramaması mümkün değil. Çünkü yüzünüz, gözünüz, hareketiniz, konuşmanızdaki o sıcaklık veya o soğukluk bunların hepsi bir süzgeç altında. Ben burada tarihin gelmiş geçmiş en başarılı takımının hocası olarak bulunuyorum, hiç öyle şeyim yok. Avrupalı'nın bizden en fazla ilerde olduğu yer, kayıpların dünyanın sonu olmadığı meselesidir. Eğitim çocukluktan geldiği için, kayıpta da insanlar çok güzel alkışladığı, bunun olabilirliğini onlara ispat ettiği için rahat insanlar."

Benim özüm değişmez

       - Sizinle sık sık konuşuyoruz. Ve ben farkediyorum ki siz hep değişiyorsunuz, kendinizle oynuyorsunuz. Mesela geçen yıl olsa belki heykeli kabul ederdiniz... Eskiden şuraya git, şuraya otur, şunu giy dediklerinde yapıyordunuz, artık yapmıyorsunuz. Kendi kendinize misiniz yoksa danıştığınız kişiler mi var?
       "Kendi kendime yapıyorum, hiçbir yardımcım yok. Yalnız şunu hiç unutmayın benim özüm hiç değişmez, özüm değişirse ben yaşayamam. Ama bazı yanlışlarımı törpülemek de bana aittir. Ama Türkiye'de bir şey var, siz kendi düşüncenizin şu olduğuna karar veriyorsunuz fakat içinizde bir korku var, ortaya yemi atıyorsunuz bir tepki geliyor geri çekiyorsunuz, oysa bir iş ya evettir ya hayırdır."

       - Futbolcuların üzerinde de büyük bir stres var değil mi?
       "Bu işin baş aktörleri onlar, her yerde üzerlerinde inanılmaz baskı var, kolay değil o genç yaşta bunları kaldırmak, ama bu konuda da iddialı konuşuyorum, onlar, bizim gösterdiğimiz yoldan o kadar güzel yürüdüler ki, genç yaşta bunları göğüsleyecek konuma sahipler. Çok basit bir örnek bugün çeyrek finali geçmiş daha önce o takımları elemiş takımın soyunma odasına hiç benzemez bizimki. Ne cümbüş vardır, ne bağırtı, duşlarını alırlar, devam ederler. Onun için ben takımımın her yönüyle övünüyorum, benim aslanlarım olmaktan çıktı onlar artık Türkiye'nin aslanları."

Aslan payı futbolcuların

       - Bu sizden sonra mı oldu?
       "Bilmiyorum onu ben diyemem, çünkü biz bir aileyiz, her şeyiyle ilgilenmek zorundayız. Giyimiyle, kuşamıyla, televizyondaki konuşmasıyla, yaaa diye başlamaz konuşmaya benim futbolcum. Onlar televizyonda konuşurken kendimi çok sıkarım, sevdiklerinin hata yapmasını istemeyen biri gibi, sonunda da rahatlıyorum, hepsini gördüğüm zaman gurur duyuyorum. Bu işin aslan payı hep onlara aittir."

       - Nasıl onlara kıyıp gidiyorsunuz?
       "Kıymıyorum ben, kıyabilir miyim? Et tırnak gibi olmuşuz, Faruk Süren'le de, oyuncuyla da, seyirciyle de, sizle de, buradakilerle de ama ben daha gideceğimi söylemedim kimseye, ben gidiyorum demedim."

       - Ama sanki aklın yolu gitmeniz...
       "Gidiyorum demedim, sadece bana teklif edilene hayır dedim. Başkanımın sorusuna hayır dedim."

Lisana yatkınlığım var

       - Giderseniz, orada lisan probleminiz olmayacak mı, dili konuşamayınca bu karizmayı nasıl yaratacaksınız?
       "Eğer gidersem o sorunu bir iki ayda çözerim. Bir defa futbol terimlerini üçüncü antrenmanda tamamlarım da ondan sonra da çok çabuk öğrenirim. Ben hep okuyorum, hep çalışıyorum, özel ders aldığım yok. Belki de yatkınım lisana, özel ders alacağız gittiğimiz zaman, eğer gidersek."

       - Biraz sinirli bir tipsiniz değil mi? İki kaşınızın arası iyice derin, demek ki kaş çatan birisiniz, bir de ilginç yüz hareketleriniz var, onlar tik mi yoksa bilinçli hareketler mi?
       "Olabilir, o benim gayri ihtiyari hareketlerim, orada ne yaptığımı görünce sonradan şaşırıyorum bazı şeylere. Ben maske takamam Duygu Hanım. Çünkü benim dünyam çok başka, aynı anda takımı mı düşüneceğim, karşı takımı mı düşüneceğim, kim girecek, kim çıkacak, nasıl oynuyoruz, ne yapıyoruz, kim değişecek. Bence mimiklerimize kadar iş gittiğine göre... işin doğallığı güzel bence. O kadar çok şeyle meşgul olmak zorundasınız ki, tuhaf bir atmosfer. Yani o kadar isterim ki insanlar o atmosferi yaşasın, ondan sonra tek kötü kelime çıkmasın insanların ağzından."

İtalya'dan giyiniyorum

       - Spor basınını nasıl buluyorsunuz?
       "Şimdi boks sporu var, yani kavga. İnsanlar boks sporuna bile kaide koydular dünyada biliyorsunuz, belden aşağıya vurulmaz diye. Biz gözümüzü çıkarıyoruz, bırak belden aşağıya vurmayı. Yani bazen dozu çok aşan, manasını çok aşan şeyler oluyor. Bir insanı sevmenin veya sevmemenin, yazının manasında bir değişiklik yapmaması gerektiğini öğrenirsek..."

       - Nereden giyiniyorsunuz? Bir zamanlar daha mı süslüydünüz?
       "Ben Galatasaray'a geldiğim günden beri İtalya'dan giyiniyorum, oyuncuyken de, illa buradan giyinirim diye bir şey yok, hoşuma giden her şeyi giyebilirim.
       Süsü hayatımda hiç sevmedim, ama benim neyim eleştirilmedi ki... Kantarın topuzunu biraz kaçıranlar da oldu, orada benim hatam cevap vermek oldu, tarihte de ikinci bir hoca yoktur, direk televizyondan cevap veren. Dediğim gibi belden aşağıya çok vuruldu, düşünün takımın forma dizaynını ve renk dizaynını ben seçiyorum diye bile eleştirildim. Türk insanının makus talihi bu, durup dururken niye çıkıyorsun insanların içinden, abuk sabuk işler yapıyorsun, otur oturduğun yerde, veya niye dikleniyorsun!"

Futbol yazar mıyım bilmem

       - Emekliliğinizi düşünemiyorum. Nerede görüyorsunuz kendinizi bunu hayal ederken?
       "Valla biz gezmeyi seviyoruz Fulya'yla beraber, herhalde çocuklar bir yerlerde olur, ama öyle oturan bir emekli tipi hayal edemiyorum. Hayat bu, yalnız beyin gücünüzle, fikirlerinizle birtakım şeyleri devam ettirebilirsiniz."

       - Futbol yazarı olmayı düşünür müsünüz?
       "Futbol yazarı futboldan gelen adamdan olması normal, bu işe emek vermişler, ki ben buna zaman zaman da saygı duyuyorum, ama bilmiyorum şu anda yapar mıyım, yapmaz mıyım, her mesleğin bir emekli tarafı var. Ama bizde 70 yaşında çalışan da var."

       - Peki bu gittiğiniz takımda yapamazsanız?...
       "Siz beni ille bir yere göndereceksiniz.. Benim de kendi içimde bir savaşım var, neden onlar buralarda çalıştırıyorlar da biz oralarda yokuz? Başarının kendi içimizden yetişmesine müsaade etmiyorlar. Biraz değişik fikirleriniz oldu mu, rönesansçı, devrimci bir tipiniz varsa zaten yandınız. Yani arkadan bir destek, bir itenek yok. Hiç olmazsa kendim tatmin olurum, geldim yapamadım, denedim ama derim."

       - Yapamadım demezsiniz siz, şu şu nedenlerle olmadı dersiniz.
       "Tebrik ederim güzel dediniz, muhakkak bir neden olur, ama ben çok samimi söylüyorum Duygu Hanım, yapacağıma inanıyorum. O kadar enteresan bir spor olmasına rağmen, böyle düşünüyorum."

       - Ama iyi bir takıma gidiyorsunuzdur herhalde...
       "En azından yakışan bir şey olacaktır, gitmiş olmak için gitmem."

       - Lig sonuncusu bir takıma gitmiyorsunuz yani.
       "Hayır. Sanki bir şey belliymiş gibi konuşmayalım, bir şey belli olsa kesin söylerim size."

Yazara E-Posta: d.asena@milliyet.com.tr

Yazarlar