Ferhan İstanbullu

Ferhan İstanbullu

ferhanist@gmail.com

Tüm Yazıları

Ümit Ünal ve Bahar Korçan, belli kalıplar içine sıkışmış moda başkentlerinin diktatörlüğünü reddeden özgür Berlin’de teatral bir moda şovu gerçekleştirdi.

Berlin, bugün avargard tasarıma ilgi duyanların Mekke’sine dönüşmüş bir şehir. Ümit Ünal, Berlin’i seçme nedenlerinin başında birçok moda kentinin kendi anlamsız kurallarının dışında bir şehir olmasının; yeniliğe, deneyselliğe açık bir ortam sunmasının geldiğini söylüyor. Korçan ve Ünal, Berlin’de sergiledikleri performansta aynı kentin iki farklı hikayesini anlatmış. ‘1+1 İstanbul’ ile avangard çalışmalarını 1900’lerin başındaki bir tiyatro sahnesini geri planda kullanarak aktarmışlar. İstanbul’a dair bu hikayeyi, sokaktan esinlenen koleksiyonu İstanbul’da da görebilmek dileğiyle.

Haberin Devamı

Bu aralar...

* Ulus Sunset Restoran, İstanbul’un manzarasıyla, yemeğiyle hep fark yaratan, konuşulan mekanlarından biri olmayı başarıyor. Bu yaza özel, Erdal Gökyıldırımlar‘ın da işin başında olmasının farkıyla salı partileri gerçekleştiriyorlar. Memleketin başlı başına marka olmuş DJ’leri; Tarık, Salih Saka ve Suat Ateşdağlı salı geceleri turntable’ın başında. Yarın akşam İstanbul’da dolunay keyfini Sunset’in olağanüstü manzarası eşliğinde geçirmek, şahane bir program olabilir. Aklınızda bulunsun.


* Bu aralar tatile çıkan kadınlarda bir kese muhabbetidir gidiyor. Gittim gördüm, klasik hamam kesesi yerine 5 yıldızlı otel ortamında bronzlaşmaya hazırlanmak isteyenler Le Meridien Otel’in Explore SPA’sını işgal etmiş! Türlü cilt bakımının, gelenleri şımartacak her türlü detayın düşünüldüğü SPA’da bir de bu otele özgü şahane Illy kahveler ikram ediliyor. Ben yaz sıcağından şeytan görmüş gibi kaçtığımdan, bari spor yapayım deyip kendimi kapalı havuza vurdum. İşin garibi yalnız da değildim, güne antremanla başlayan otelin yerli-yabancı müşterileri de İstanbul’da gördüğüm en iyi kapalı havuzun tadını çıkarmayı çoktan keşfetmiş.


Topaz’ın mutfağı şahane!
1-2 davet dışında hiç yemeğini yemediğim, ama beş ayrı kişiden yemeklerinin lezzetini işittiğim bir restoran, Topaz. Prodüktör arkadaşım Handan Yılmaz’la nihayet bir akşamüstü, İstanbul yanarken serin kalmayı beceren mekanın manzaralı masalarından birine yerleştik. Yöresel lezzetleri mönüsünde vermeyi ilke edinmiş Topaz’ın temmuz mönüsündeki -Egeliler’den öğrendiğim- Kabuklu Enginar’ı özellikle denemek istedim. Ben Ege’yi bellemişken İstanbul’da New York’ta belli başlı lokantalarda çalışmış şefleri Tevfik Alparslan enginarın Bursa’nın Bayrampaşa ilçesinden geldiğini söylüyor. Son favorim siyah pirinç ve hardal sosuyla ikram edilen bu enginar dahi Topaz’a gitmek için nedendir. Ardından benim gibi etoburları mutlu edecek, Taş Devri usulü kemiğiyle servis edilen dana kaburga geldi masaya. Elma, limon ve mangodan yaptıkları sorbenin lezzeti de bir haftadır dilimde. Lokantanın dolu ve yarısı da yabancılardan oluşan misafir kalabalığı da dikkatimi çekti. Bu aralar lüks mekanların boşluğu herkesin diline düşmüşken lezzetli yemeğin, iyi servisin her zaman fark yarattığının ispatıdır bu kalabalık.

Villeroy&Boch’tan alışveriş
Dünyanın en seçkin porselen markalarından biri, Villeroy&Boch. Geçenlerde Kanyon’daki mağazalarına uğradım. Harika takımlar indirimle, taksitle üstelik yanında 12 kişilik çatal-bıçak takımı hediyesiyle satılıyor. Üstelik yemek takımı satmayan mallardan seçilmiş gibi de değil, her mutfakta iş görecek klasik çizgili, kullanımı kolay bir set. Şık porselenlerin arasında her parçayı kurcalayarak saatler geçirebilirim. Zarif porselen bir kupadan kahve içmenin dahi günü hoşlaştıracağını düşünüyorum. Hemfikirseniz Villeroy&Boch’ta ne olup bittiğine ara ara göz atmalısınız. Bu arada kendime ters düşme pahasına, markanın en çok dallı budaklı, çiçekli hayvanlı koleksiyonlarını beğeniyorum. Favorim Semerkand koleksiyonu; tropik desenleri sevenlerse Amazon ormanlarından esinlenen ‘Amazonia’ serisine bayılacak.