Feyzi Hepşenkal

Feyzi Hepşenkal

feyzihepsenkal@mynet.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

EN zor işlerden biridir, marka yaratmak.
Bazen çok fazla şans, bazen çok büyük para ve mutlaka zekâ, sabır ve emek gerekir.
Bazen de ne yapsanız...
Nafile.
Metaş ise güçlü ve sağlıklı doğdu.
Kısa zamanda İzmir’de yaratılan az sayıdaki markadan biri oldu.
Yaşıttık Metaş’la.
Ben büyüdüm.
O büyüdü.
Hatta “iki kardeş gibi büyüdük” desem, teşbihte gerçekten hata yapmış olmam.
“Baba” gibi sevdiğim, “amca” yerine koyduğum, “abi” dediğim insanların ve dostlarımın ve de arkadaşlarımın pek çoğu; Metaş’ta çalışıyordu o zamanlar.
Raşit Özsaruhan’dan Haluk ve Enis Özsruhan’a... Tahir Türetken’den Güçlü Bayar’a... Süleyman Tusder’den Mustafa Somersan’a... Ali İhsan Özdoğan’dan İsmet Perin’e... Emin Taylan’dan Gürcan Heper’e...
Ünal Küpeli’den Serdar Zenger’e...
Daha kimler... Kimler...
* * *
Herkesi tanıyor değildim elbet.
Misal, Işın Çelebi.
Metaş’ın sıkıntılı dönemlerinde genel müdürdü.
1987 seçimlerden önce, rahmetli Adnan Kahveci aradı.
“Turgut Bey’in aklında Işın Çelebi diye biri var. Metaş Genel Müdürü’ymüş. Tanır mısın?” diye sordu.
“Şimdiye kadar tanışmadık ama araştırır, haber veririm” dedim.
Ve döndüm rahmetliye, “İyidir” cevabını verdim.
“İyi” demekle, iyi mi yaptım; onu da Işın Çelebi’ye sormak lâzım!
Metaş, 58 bini kapalı alan olmak üzere, 306 bin metrekare arazi üzerine kurulu bir devdi.
En önemlisi... Müdüründen işçisine, Metaş’ta çalışan herkes kendini ayrıcalıklı hissederdi.
Derlerdi ki:
“Ha Metaş’ta çalışmışsın, ha Almanya’da...”
O kadar yani.
Keşke gücünü, kudretini sonsuza dek koruyabilseydi Metaş.
Olmadı.
Gün geldi, çarklar yavaşladı.
Gün geldi, Uzan’lara satıldı.
Gün geldi, başkalarına.
Son haber çok kötü.
Üretim yine durmuş, kapılar yine kapanmış Metaş’ta.
1990 yılından sonra olanlar, zaten acı bir hikâye.
Artık söylenecek tek şey var:
Vay gidene!



“Fır” dönüşü!
YER aynı, kürsü aynı, kürsüde konuşan aynı.
Başbakan, 15 Haziran Salı günü Türkiye’yi “ikiye” ayırıyordu partisinin grup toplantısında.
Bir “kendileri” vardı.
Bir de “karşısında” olanlar.
Başbakana göre, “CHP, MHP, BDP, bölücü terör örgütü ve İmralı” yan yanaydı.
Resmen söyledi bunu.
Yine de duymayan veya inanmayan varsa, AKP’nin internet sitesine girsin, baksın.
Aradan sadece bir hafta geçti.
Aynı yerde, aynı kürsüde bu kez plağı tersine çevirdi ve milletin gözünün içine bakarak şöyle dedi:
“Meseleyi siyasallaştırmak, polemik malzemesi yapmak yanlıştır. Terörle mücadele sadece hükümetin ve güvenlik güçlerinin meselesi değildir. Medya da, muhalefet de, toplum da kendini taraf olarak görmeli ve sorun yaratmaktan kaçınmalıdır.”
Koşullar normal olsa...
Bu “ağlanacak” hale, güler geçerdim!



Tek karelik taraftar

Bir zamanlar kartaldı