Markan kadar konuş!

Tırnak arasına alıp “Marka şehir İzmir” yazdım Google’a, tam 35 bin sonuç çıktı.
Sadece “marka şehir” yazdım.
Oooo.
Neredeyse Türkiye’deki her şehir kendini “marka” ilan etmiş çoktan.
Oysa kolay mı marka olmak?
“Gayret” ister, “farklılık” ister, “iddia” ister, “zaman” ister...
İster de ister bir şeyin ya da bir şehrin marka olması.
“Marka” demek, “para” demek.
Dolayısıyla marka olmak için ise önce “çok para harcamak” gerek.

Dünyanın en büyük marka danışmanlığı ajansı Interbrand, bu sene 13’üncü kez yapılan “En İyi 100 Küresel Marka” araştırmasının sonuçlarını açıkladı.
Birkaç ayrıntı aktarayım...
Coca-Cola 1’inci sıradaki yerini korurken, Apple 2’nciliğe yükseldi. Facebook, bu sene ilk kez En İyi 100 sıralamasına giriş yaptı.
En iyi 100 küresel markanın 56’sı Amerika’dan, 34’ü Avrupa, 10’u Asya Pasifik’ten.
Yanlış anlamaları önlemek için, 100 markanın ülkelere göre dağılımını da bilmekte yarar var.
Almanların ilk 100 arasına giren 9 markası var.
7’şer marka Japon ve Fransız; 4 İngiliz, 3’er İtalyan, Hollanda, İsviçre ve Güney Kore; 2’şer İsveç, İspanyol, Kanada ve birer tane de Finlandiya ve Meksika markası var.
Kaç etti?
47.
Geriye kalan 53 markanın hepsi de ABD kökenli.

Biraz “züğürt tesellesi” faslından olacak ama çok istersek, sevinebiliriz.
Sadece bizim değil, örnekse “Rusya’nın ve hatta Çin’in bile bir markası yok” diye.
Değil mi ya, Brezilya’nın yok, Hindistan’ın yok, Mısır’ın yok, Avustralya’nın yok, Yunanistan’ın yok, Portekiz’in yok.
Pardon.
Portekiz’in bir “dünya markası” var aslında.
Hem de Coca-Cola veya Facebook ya da Ferrari kadar ünlü.
O markanın adı, Ronaldo.
Dolayısıyla Arjantin’in de var, 14’üncü sıradaki Cisco Systems veya 25’ici sıradaki SAP veya 31’inci sıradaki Budweiser veya 44’üncü sıradaki Thomson Reuters’den çok daha önemli Messi gibi bir markası!

Bu arada 98’inci sıradaki marka dikkatimi çekti:
MoÎt & Chandon.
Bu ne ola ki?
Biraz kurcalayınca anladım.
Meğerse “Dom PÈrignon” şampanyalarını üretiyormuş MoÎt & Chandon.
Tamam.
Şimdi oldu.

Tek karelik poz!

Devamı yarın...

Yerel seçimlerde malum, adına “bütün şehir” denen yeni bir numara var.
Ya sonra, genel seçimlere doğru, yepyeni bir başkası çıkar mı karşımıza?
Örnekse “Karşıyaka’yı il yapmak” gibi.
Yetmez.
Ama Ak Parti ille de İzmir’de birinci parti olmak isterse ve bunun için her şeyi yapmayı göze alırsa, durum değişir.
Hiç kuşkum yok.
Ak Parti karargâhında hummalı bir çalışma ya başladı, ya başlayacak.
Ben de “o durum” üzerinde kafa yordum biraz.
Bir elimde cetvel, öteki elimde hesap makinesi; ilçelerin nüfusu, partilerin son genel seçimde aldıkları oylar ve daha ne varsa, yatırdım masaya.
İzmir’i de, rakamları da; böldüm, çarptım, topladım.
Ve sonuçta “üç tane İzmir” çıktı ortaya!