Yazarlar Futbol ve beyin hasarı

Futbol ve beyin hasarı

03.10.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Futbol ve beyin hasarı

Futbol ve beyin hasarı

       YENİYÜZYIL'da okuduğum bir habere göre, "futbol beyne hasar veriyor." Hollandalı Nörolog Erik Master'ın araştırmasında, sık sık kafa vuruşlarına çıkan futbolcularda, uzun süreli beyin hastalıkları riskinin yüksek olduğu görülmüş. Birinci futbol liginden 53 sporcu ile 27 yüzücü ve atletin beyin fonksiyon testleri karşılaştırılmış. Uzmanlar futbolcuların büyük çoğunluğunun en az bir kere çarpışma ya da kafa atışı sonucunda büyük bir beyin sarsıntısı geçirdiklerini söylemişler.
       Bu, benim de aklıma gelmişti ve yıllar önce Tanju Çolak'la yaptığım bir söyleşide kendisine sormuştum. O da pek üstüne alınmayarak, "bazılarında olabilir belki" demişti. Bu haberi okuyunca kendi kendime dedim ki; sadece futbol oynayanlar değil, futbolla uğraşan herkes bir çeşit beyin sarsıntısı geçiriyor sanki...
       Spor basını bir çeşit beyin sarsıntısı içinde. "Ezeceğiz, mezar olacak, aslanlar, gururumuz, mahvolduk, bittik..." gibi tanımlamalarla insanları kışkırtıyorlar. Sanki futbol maçlarını kaybetmek bir şerefsizlik... Sanki bu bir oyun değil de bir vatan millet meselesi. Bir anda değişen övgüler, sövgüler...
       Maç spikerleri de beyin sarsıntısı geçirmiş gibi... Yabancı takımlarla oynanan maçları anlatırken, bir savaş izliyormuşçasına acayip laflar ediyorlar. Aşağılık duygusu inanılmaz boyutlarda. Bir gol atsak "tarih yazmış" oluyoruz. Berabere kalsak "Avrupalıyı rezil ediyoruz". Oynanan her maçın futbol tarihi içinde bir yeri vardır ve yazılır. Berabere kalmada ise bu kadar büyütülecek ne var Tanrıaşkına? Bizim maçları anlatırken de beyin sarsıntısı içindeler. "Üç büyükler"in maçlarını anlatırkenki hallerine dikkat ediyor musunuz? Galatasaray Karabük'e, Fenerbahçe Samsunspor'a bir gol atmaya görsün, nasıl bağırıp, heyecanlanıyorlar. Sanki Juventus ya da Parma'ya bir gol atılmış gibi... "Öteki" takımların sorumluları bu duruma neden ses çıkartmıyorlar anlamıyorum.
       Pazar geceleri görüntüyü durdura durdura "burada ofsayt var mı, penaltı var mı, kırmızı kart var mı" diye saatlerce konuşanlarda da beyin hasarı var. Bir görüntüyü dakikalarca inceleyip yine de kesin bir karara varamayanların, saliselik süre içinde karar vermesi gereken hakemi eleştirmeye ne hakları var ki?
       Kulüp başkanlarının da beyni hasara uğramış gibi... Stattaki panoya "kill for you - senin için öldürürüm" yazıyorlar. Stadın çatısına havai fişekler yerleştirip, maç sırasında bunları ateşleyip hem maçın ritmini bozuyor hem de büyük bir yangın ve panik tehlikesi yaratıyorlar. "Ceza alırsak öderiz parasını" diye acayip demeçler verip taraftarlarını kışkırtıyorlar.
       Futbol seyircisi ise hepten kafa hasarı içinde. En akıllı geçineni bile ağlıyor, zırlıyor, sağı solu yumrukluyor. Sahayı taşa tutan, otobüslerin camını kıran, birbirlerini dövüp öldürenlere birer beyin tomografisi uygulansa kimbilir ne bulgular elde edilir?
       Hollanda'da yapılan bilimsel araştırma bence eksik. Araştırmada yalnızca futbolcuların beyin hasarlarından söz edilmiş. Olabilir... Örneğin Hakan gibi bazı futbolcuların gol attıktan sonra hemen seyirciye koşmaları bunun tipik bir örneği. Önce sana o güzel pası veren arkadaşını kucaklasana... Hem bencillik ediyorsun hem de ceza alıyorsun bu davranışınla. Yine de bence futbol camiası içinde en az hasarlı olanlar futbolcular. Hepsi de kazanmak için görevlerini yerine getiriyorlar. Üstelik futbolcularda bir beyin hasarı varsa, bu kimseye bir zarar da vermiyor. Diğer futbol camiasının beyinlerindeki hasar, zarar da veriyor. Bunlara bir tedavi gerek.






Yazara E-Posta: D.Asena@milliyet.com.tr

Yazarlar