Güldener Sonumut

Güldener Sonumut

ntvbenelux@gmail.com

Tüm Yazıları

Rusya-Ukrayna savaşı her geçen gün değişik bir boyut kazanıyor. Geleceğin tehditleri konusunda başta ABD olmak üzere, NATO üyesi ülkelerin öngörülerinin bir çoğu sanki yavaş yavaş hayata geçiyor. Nitekim geleceğin tehditleri listesinde enerji güvenliği, hibrid ve siber tehditler, kimyasal ve biyolojik saldırılar yer alıyordu. Ayrıca iklim değişikliği veya doğa afetlerinden kaynaklanan ani ve kitlesel tehcirler de yine listede bulunuyordu. 2000’li yıllardan itibaren başta ABD’nin savunma istihbarat ajansı başta olmak üzere, Fransa, İngiltere, Belçika ve NATO’nun tehditler listesinde yer alan bu konuların ne zaman ve nasıl meydana geleceği pek bilinmiyordu. Ancak ihtimaller her geçen gün artıyordu.

Haberin Devamı

Nitekim pandemi ve salgın ihtimalleri de istihbarat ajansları tarafından 2008 yılında öngörülmüştü. Çin’de başlayan Kovid salgınının pandemiye dönüşmesi ve tüm dünyayı sarması, bu öngörünün ne kadar yerinde bir tespit olduğunu göstermiş, devletlerin de bu tehditlere karşı ne kadar hazırlıksız olduklarını da ortaya koymuştu.

Moskova’nın Kuzey Akım boru hatlarına düzenlediği düşünülen saldırı da hem Rusya-Ukrayna savaşını, hem de biraz önce saydığım tehditlerin gerçekleşme ihtimalini başka bir boyuta taşıyor. Düne kadar ‘siyah kuğu’ olarak gördüğümüz, bir başka deyişle gerçekleşme ihtimali çok düşük olan vakalar, neredeyse vaka-ı adiye seviyesine geliyor. NATO’nun 1999 yılında kabul edilen Stratejik Konseptinde enerji güvenliğinden bahsedilmiyordu. Ancak 2010 yılında yayınlanan enerji güvenliğini belgesinin ilk 15 maddesi arasında yer verildi. Avrupalı NATO müttefikleri, enerji çeşitliliğini uzun süre göz ardı ettiler. Almanya da bunun bir örneğini teşkil ediyor. Rusya’nın kendi boru hatlarına düzenlediği ‘kamikaze’ bir kanıtı.
Enerji nakil hatlarının güvenliği istenilen ölçüde sağlanamadı. Bu açıdan sadece ABD, İngiltere, biraz da Fransa’nın imkan ve yeteneği var. Kuzey ülkelerinden Norveç ve Danimarka’nın da bu alanda imkanı var, ancak son derece sınırlı. Sair ülkelerin hiçbir imkan veya yeteneği yok. En azından henüz...

Haberin Devamı

Rusya, bu savaşta yapmasını öngörmediğimiz tüm adımları attı. Yapmasını öngörebileceğimiz adımları da atmaktan imtina etti. Adeta bir judocu gibi rakibinin dengesini bozmaya çalışan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, gücü kendi lehine çevirebilmek için tehlikeli oyunlar oynuyor. Kuzey Akım boru hatlarına sabotaj düzenleyerek aslında sadece kendisine zarar vermiyor. Aynı zamanda NATO’ya üye ülkelerin deniz altından geçen fiber optik veri hatlarını da hedefleyebileceğini gösteriyor. İlginçtir, NATO’nun Stratejik Konseptinde yer alan ancak hayata geçme ihtimali düşük olarak hesaplanan tüm tehditleri Putin kendi başlatmış olduğu savaşı kazanma adına hayata geçirebileceğinin sinyalini veriyor.

Putin’in ülkesinde ve dışarıdaki destek çemberi daralıyor. Ukrayna’nın dört bölgesini ilhak etme kararının imza töreninde yaptığı ‘acayip’ konuşma kendi saffında da beklenen memnuniyeti yaratmadı. Rus devlet televizyonunda hükümetin savaş propagandasını yapan ünlü sunucu Vladimir Soloviev bile ilhaka sevinmedi. Hatta ordu mensuplarının performansından memnun olmadığını televizyonda açık şekilde dile getirdi. Rusya’nın Ukrayna’da alan kaybetmesinin suçlusu olarak orduyu işaret eden Soloviev Putin’i asla eleştirmedi. Biraz ‘samokritika’ yaparak sanki Rusya’nın kendi kendini eleştirme yetisine sahip olduğunu göstermeye çalıştı ancak kimse yemedi.

Haberin Devamı

Gelinen noktada Putin, savaşı kazanma adına, hibrid başta olmak üzere birçok sıra dışı yönteme başvurabileceğini gösterdi. ABD ve NATO ise Rusya’ya karşı atabileceği olası adımlar konusunda sessizliği korumayı tercih ediyor. Asimetrik savaşta ibre Rusya’dan yana görünse bile, ABD ve NATO’nun sessizliği ibrenin aslında ABD ve ittifaktan yana olduğunu gösteriyor. Ekonomik yaptırımlar ve Ukrayna’ya silah desteği dışında müttefikler sadece NATO’nun toprak bütünlüğünü korumakla yetiniyorlar. Putin de bunun farkında. Tam spektrumlu bir savaşa meyilli görünen Putin’in ülke içindeki destekçilerinin sergileyeceği tutum önemli. Putin’in stratejik nükleer başlıklı füze kullanma ihtimali düşük. Ancak taktik nükleer başlık kullanma ihtimali her geçen gün artıyor. Putin’in bu başlıkları kullanması kendisine yönelik olarak da bir sadakat testi olacak. Rus silahlı kuvvetleri bu başlıkların kullanılmasına evet diyecek mi? Bu bilinmiyor. Ülkede ordu ile istihbarat birimleri arasında da görüş ayrılığı her geçen gün artıyor. Tam spektrumlu savaşta sular daha da bulanacak, etkileri ve yansımaları daha da belirsizleşecek.

Tam spektrumlu bir savaşa doğru

Belçika’da mecburi askerlik tartışılıyor

Rusya-Ukrayna savaşı Avrupa’da sadece ekonomik krizi pekiştirmedi, bir çok ezberin de bozulmasına neden oldu. Soğuk savaşın sona ermesiyle birlikte Avrupa artık güvende olduğunu düşünerek savunma harcamalarını önemli ölçüde kısmış, bir çok ülke mecburi askerlik hizmetine de son vermişti. Belçika da bu ülkeler arasında alıyordu. Nitekim 1992 yılında mecburi askerlik hizmetine son veren Belçika 2018 yılında kadar orduda yer alan asker sayısını ciddi oranda azalttı.

Buna karşın, Belçika Genel Kurmay Başkanı Oramiral Michel Hofman sessizliğini bozarak, Belçika’da askerliğin yeniden mecburi hizmet olması gerektiği fikrini dile getirdi. Hofman Belçika Devlet kanalı RTBF’e yaptığı açıklamada, “NATO coğrafyasının korunmaya ihtiyacı var. Bu ihtiyaç azaldığı hatta ortadan kalktığı için mecburi askerlik hizmetine son vermiştik. Ancak bu ihtiyaç yeniden hasıl olduğu için aynı mantıkla yeniden hayata geçirmekte fayda var” dedi.