Bayat ekmeğin, yumurtanın, hatta hortumun bile ‘sanat’ sayıldığı bu dönemde, bir de Bienal’e gitmek beni hasta eder sanıyordum. Öyle olmadı! 12’nci İstanbul Bienali, elitist bakış açısından sıyrılmış. Halkımıza hayırlı uğurlu olsun

Bienal bu sene bomba gibi
Irena Lagator Pejoviç, Sırbistan Merkez Bankası’ndan ödünç alınmış ve kitap halinde ciltlenmiş 1800 adet geçerli kağıt para.

Son birkaç senedir ‘kavramsal sanat’ denilen şeyin sınırları o kadar genişledi ki, galerilerde bayat ekmek sergilendiğine şahit olduk. Sanırım artık her şey, bakış açısına göre, ‘sanat’ sayılabiliyor. Bayat ekmekler, toz bulutları, hortumlar, yumurtalar... Böyle şeyler gördükçe kendime yabancılaşıyorum. Hatta gördüklerimin ‘ne tür bir sanat olduğunu’ anlamadığım için biraz da aptal gibi hissediyorum. Bu yüzden kavramsal sanatın en baba etkinliği ‘Bienal’e gitmek’ fikri beni korkuttu başta, biraz da canımı sıktı diyebilirim. Sadece, çocuklara özgü bir merak duygusuyla gezmek istedim. “Şöyle bir bakar çıkarız” dedim arkadaşlara. Hani olur da ‘çok sanatsal’ şeylere bakarken sıkıntıdan burnum kanar, Allah muhafaza fazla sanattan tansiyonum çıkar; birileri yanımda olsun, herhangi bir ‘aşırı doz’ durumunda beni hastaneye yetiştirsinler diye, tanıdıkları da çağırdım.
Nitekim gittik, gezdik. Bugün size sadece Antrepo 3’te sergilenenleri anlatabileceğim. Antrepo 5’te ne var ne yok henüz bilmiyorum. Orayı gezemedik. Niye biliyor musunuz? Antrepo 3’te gördüğümüz her şey o kadar güzel ve etkileyiciydi ki, saatin nasıl geçtiğini fark etmemişiz. Antrepo 3’ü bitirdiğimizde Bienal’in kapanış saati gelmişti!

Tüyler diken pozisyonunda
Bu seneki Bienal’in ilham kaynağı ABD’li sanatçı Felix Gonzales-Torres. Ben ona kısaca Felix diyecek kıvama geldim çünkü günlerdir hayat öyküsünü okuyorum. Partneri Ross’u AIDS yüzünden kaybetmiş ve bu travma sadece duygusal hayatına değil, sanat hayatına da yansımış... Röportajlarında, “Sadece Ross için sanat yapıyorum” demiş yıllarca, bütün işlerinin adını ‘İsimsiz’ koymuş, yanına da Ross’la ilgili bir cümle sıkıştırmış mutlaka: ‘İsimsiz’ (Ross’un Los Angeles’ta Portresi), ‘İsimsiz’ (Ross Tüplü Dalış Yaparken), ‘İsimsiz’ (Rossmore) gibi... Romantik okuyucular iç çekmesin. Bu sandığınız gibi imrenilecek bir hikaye değil. Felix de Ross’un ardından yine AIDS yüzünden hayatını kaybetmiş 1996’da.
Bienal, Felix’ten ilham alıyor bu yıl. Ve Antrepo 3’teki eserler, iki başlık altında toplanıyor: ‘İsimsiz’ (Ateşli Silahla Ölüm’) ve ‘İsimsiz’ (‘Tarih’). Zaten Bienal’in genel adı da, tahmin edebileceğiniz gibi, yine ve ısrarla, ‘İsimsiz’.

Haberin Devamı

Yıkılmış evler ve hayatlar
‘Ateşli Silahla Ölüm’ bölümü fotoğraf ağırlıklı. Birkaç dakika önce öldürülmüş insanları yattıkları yerde, kanlar içinde görüyoruz. Sokaklara boylu boyunca uzanmışlar, koltuklardan kolları bacakları sarkmış, henüz bedenleri sıcak belli ki. ‘Tarih’ kısmındaysa hükümet ve kamu belgeleri, FBI dosyaları, tarihin ünlü mahkumlarına yazılan mektupları görüyoruz. Hepsi enteresan, hepsi bir şekilde ilginizi çekiyor, hepsinin de önünde bir süre vakit geçirme ihtiyacı duyuyorsunuz. Bu zenginliğe rağmen, ‘en sevdiğim işi’ de hiç düşünmeden söyleyebilirim: 26 yaşındaki Filistinli sanatçı Bisan Abu-Eisheh’in ‘Evcilik Oyunu’ çalışması beni en çok etkileyen iş oldu... Kudüs’teki yıkılmış evlerden parçalar toplamış. Giysiler, mutfak aletleri, çantalar, CD’ler, tahtalar, borular... Bu parçaları, müzelerdekine benzer camekanların ardında görüyorsunuz. Her birinde, parçanın nereden geldiğini belirten bir etiket, etiketin üzerinde de ait olduğu evin yıkım tarihi ve evde yaşamış kişi sayısı yazıyor.
Yıkılmış evlerden, yıkılmış hayatlardan geriye kalanları görmek beni çok etkiledi. Bir zamanlar bir yerlerde bir ev olduğunu ve o evde, şu an önümde duran kaşığın, ayakkabının, çantanın bir ‘yeri’ olduğunu bilmek, en derinden sarstı beni. Bunun gibi de bir sürü harika iş gördüm, onları izleyerek dakikalar geçirdim. 12’nci İstanbul Bienali benim ‘Bienal’ algımı yıktı, tamamen değiştirdi. Kimbilir Antrepo 5’te daha neler vardır? Onu perşembe akşamı göreceğim. Eğer gitmeye karar verirseniz, bir tam gününüzü ayırmanızı tavsiye ederim. Hem iyice gezin, görün diye, hem de çıkışta Fındıklı Parkı’nda bir çay içimliği zamanınız kalsın diye... Kaçmaz!

3 ADIMDA BiENAL

1- 17 Kasım’a kadar Antrepo 3 ve 5 binalarında gezebilirsiniz. Meclis-i Mebusan Cad. Liman İşletmeleri Sahası, Karaköy.
2- Biletler tam 20 TL, ilköğretim ve lise öğrencilerine, 85 yaş üzeri izleyicilere ve öğretmenlere 8 TL, Koç Holding sayesinde, üniversite öğrencilerine ücretsiz.
3- Sergi mekanı pazartesi hariç her gün 10.00-19.00, perşembe 22.00’ye kadar açık.

Haberin Devamı