Vatan Şaşmaz’lı metrobüs dünyası

Haberin Devamı

Vatan Şaşmaz’lı metrobüs dünyası


Bugünlerde metrobüse bindiyseniz, aracın içindeki ekranlarda dönen Vatan Şaşmaz’lı video’yu görmüşsünüzdür. Genellikle yolculardan tepki gören bu video,
bazen de gülüşmelere yol açıyor, alay konusu ediliyor



İstanbul’daki her toplu taşıma aracının kendine has sıkıntıları var. Örneğin otobüse biniyorsanız, bir şekilde dahil olacağınız diyalog kesinkes bellidir ve asla değişmez. Önce asabiyet yüklü “Arkaya ilerleyelim” emriyle karşılaşır, sonra ona karşılık birinin “Nereye ilerleyeceğiz, sanki yer var da! İnsanların üzerine mi çıkalım yani?” dediğini duyarsınız. İstisnasız her diyalog böyle gelişir ve macera, şoförün sinirlenip iyice gaza basmasıyla sonlanır.
Yine de sanırım toplu taşıma araçları içinde en tehlikeli olanı, en çok ‘can korkusu’ yaşatanı metrobüs... Eğer tecrübesizseniz, durağa geldiğiniz ilk anda, hırçın ve adaletsiz bir dünyanın içine düştüğünüzü korkuyla fark edersiniz. Hızla önünüzden geçen araçlar, gelenler ve gidenler, çıkanlar ve inenler, araya sıkışanlar, birbirleriyle çarpışanlar, düşenler, ezilenler, bağıranlar; şehrin ortasında bir cehennem provası yapılıyormuş hissi verir. Hele bir de sabah 07.00-09.00 ile akşamüstü
18.00-20.00 arasında yolculuk ediyorsanız, öncelikli amacınız gideceğiniz yere varmak değil, kendinizi ‘dış etkenlere’ karşı korumak olmalıdır. Bu otokontrolü geliştirdikten sonra, bir de bakmışsınız ki; devamlı acelesi olan topluluğa siz de dahil olmuşsunuz. Ezilen değil ezen, çarpılan değil çarpan haline gelmişsiniz.

Ortam rahat, ferah, havadar
Aracın içindeki ekranlarda döndürülen ‘metrobüs tanıtım videosu’ ise çok farklı şeyler söylüyor. Vatan Şaşmaz’ın başrolde olduğu bu video o kadar garip bir etki yaratıyor ki, ilk kez metrobüs yolcularının tek yürek olup bir parti havasında videoya güldüğünü, hatta hakkında sohbet ettiklerini, birbirlerini dirsekleyerek ekranı işaret ettiklerini gördüm. İzlemeyenler için özet geçeyim... İlk sahnede Vatan Bey’i evinden çıkarken görüyoruz. Hemen kapısının önünde bekleyen bir özel aracı, bir de şoförü var. Şoförüne, “Ben bugün metrobüse bineceğim” der gibi bakıyor ve durağa doğru ilerliyor. O gün pek güleryüzlü olan (hayırlara vesile olsun) metrobüs şoförüyle selamlaşarak, nedense yine o gün çok ama çok boş olan metrobüse, itişerek değil, kuğu gibi süzülerek biniyor. İçeride kendisinden başka
5-6 kişi ya var ya yok. Ortam rahat, ferah, havadar, hatta bir düğün salonu pisti kadar büyük. Eğer aceleniz yoksa, “Acaba nereye otursam yahu?” diye uzun uzun durup düşünebilirsiniz. O kadar çok boş yer var ki... Herhalde ben olsam şaşkınlıktan düşer bayılırdım. Vatan Bey ise metrobüsün boş haline epey alışık olduğu için hemen bir boş koltuğa gömülüyor ve gazetesini açıp okumaya başlıyor. Öyle ikiye katlayarak filan da değil yani... Boylu boyunca kaldırarak, olabildiğince uzatarak... Bu sırada kamera diğer yolculara kayıyor. Görüyoruz ki onlar da huzur içinde... Kimi kitabını okuyor, kimi gazetesini karıştırıyor, kimi yolu seyrediyor... Ne inen var ne de binen. Ne kavga eden var ne de ezilen... Herkes sonsuz bir yolculuğa çıkmış gibi ulvi bir yüz ifadesi ve huzur içinde keyfine bakıyor.

İstanbullu olmak böyle bir şey
Vatan Şaşmaz gibi sahte yolcular ve sahte metrobüslerin dünyasında her şey yolunda görünüyor. Oysa gerçek yolcular metrobüsün içinde oksijen azalacak diye derin nefes bile alamıyor. Videoyu hayal aleminden değil de, gerçeğin tam ortasından izleyince anladım ki,
İstanbullu olmak böyle bir şey. Videoya kızmak için bile vaktimiz yok. Birileri seni aptal yerine koyuyorsa, varsın koysun! O anda nefes almaya devam etmek ve durağı kaçırmamak daha önemli bir sorun! Ta ki gideceğiniz yere varana kadar...
O zaman aklınızda ne Vatan Şaşmaz kalır, ne de metrobüs cehennemi....