İntihar ettiği günden beri hakkında kitap yazılan Virginia Woolf, hayatının bütün detayları merak edilen bir yazar... Çünkü hiç kimsenin yaşamı, onunki kadar entelektüel ve aynı derecede trajik olamaz...

Sadık bir okuyucu olmasanız bile, içinde Virginia Woolf’un geçtiği ilginç bir anektot duymuş veya okumuşsunuzdur mutlaka. Bunlardan ilki ve en popüleri; Londra’daki Ouse Nehri’nde, ceplerine taş doldurarak intihar etmesidir ki, yazarın ‘Mrs. Dalloway’ romanından esinlenerek çekilen efsane film ‘The Hours/Saatler’ de bu sahneyle açılır. En çok anlatılan ikinci Woolf hikayesiyse, 1910 yılında arkadaşlarıyla birlikte Etiyopyalı kılığına girerek, Büyük Britanya’ya üst düzeyde ziyarette bulunmasıdır. Bu inanılmaz olay, ‘Dreadnought Şakası’ olarak biliniyor ve hâlâ ‘uluslararası düzeyde yapılmış en kusursuz şaka’ olarak tanımlanıyor.

Virginia Woolf ile yeniden

Haberin Devamı

Fotoğraf çekmekten ve çektirmekten nefret eden Virginia’yı çok az karede objektife bakarken görebiliyoruz. Bu da onlardan biri.


Virginia’dan bahsederken akla ilk gelen bu iki kelime; yani ‘intihar’ ve ‘şaka’, ne kadar birbirine zıt gibi görünse de, aslında yazarın hayatını kesinkes tanımlamak için kullanabileceğimiz iki sözcük. Bipolar kişilik bozukluğundan muzdarip olduğu için defalarca delirmenin eşiğine gelen yazar, sayısız kez intihar girişiminde bulunur ve aylarca bakımevinde, gözetim altında tutulur. ‘Şaka’ysa, Woolf’un sığınacak tek limanı gibidir. İnsanlarla kolay iletişim kuramaz, buna karşılık çok iyi bir gözlemcidir. Kendine kurduğu korunaklı yaşamı; iğneleyici sözcükleri ve keskin bakış açısını beraberinde getirir. Espri yeteneği daha altı yaşındayken çıkardığı, minik ‘ev gazetesinde’ bile görülebilir. Evdeki yaşamı anlatan yazılara yer verdiği bu gazetede, gelen misafirlerin şapkasıyla, konuşmasıyla fütursuzca dalga geçer. Yıllar sonra bu gözlem ve espri yeteneği, düşüncelerini açıkça ve doğrudan ifade edişi, çağının en cesur kalemlerinden biri olmasına vesile olacaktır.

Fazlası var
Virginia Woolf’un bugüne kadar yazılmış en iyi biyografisi, yıllar önce yeğeni Quentin Bell tarafından kaleme alınan ve Türkçe’ye de çevrilen, ‘Yaşam Bir Rüyadır, Uyanmak Öldürür’ adlı kitap. Bunun ardından birçok Woolf kitabı daha yayımlandı ama hepsinin ortak referans noktası, Quentin Bell’in kitabıydı. Bell, teyzesinin dizinin dibinden anlatıyordu olan biteni. Büyük ihtimalle onunkinden daha iyisi yazılmayacak. (Everest Yayınları, 24 TL.)

Haberin Devamı

‘Virginia Woolf, Bloomsburg ve Ötesi’, Anthony Curtis, İletişim Yayınevi, 23 TL.


Bugünlerde kitapçı raflarında göreceğiniz yeni Virgina Woolf kitabıysa, İngiliz edebiyat eleştirmeni Anthony Curtis imzalı. İletişim Yayınevi’nden çıkan kitap, Woolf’un yaşamına olduğu kadar, mensubu olduğu Bloomsbury Derneği’ne de eğiliyor. Dernek üyelerinin etik, cinsellik ve sanat tartışmaları, aşk ilişkileri, entelektüel tutkuları, cesur fikirleri ve bunları dile getiriş yöntemleri detaylı olarak inceleniyor. Yanı sıra Virginia’nın cinselliğin eksik olduğu evliliği, arada bir gelip giden çocuk özlemi, lezbiyen ilişkileri ve kişilik bozukluğu da irdelenen konular arasında.
Sıkı bir Woolf hayranı olarak, Curtis’in kitabından öğrenebileceğim yeni bir şey olmadığını düşünüyordum. Neyse ki yanılmışım. Kitabı zevkle ve merakla okudum. Yeni fikirler, yeni bakış açıları, yeni hayal kırıklıkları, sayfaları daha hızlı çevirmeme ve iki günde bitirmeme vesile oldu... Virginia Woolf hem kendi kitaplarında hem de biyografilerde/araştırmalarda yaşamaya devam ediyor. Hem de dolu dizgin! Anlaşılan, hakkında daha çok kitap, daha çok araştırma, daha çok biyografi okuyacağız...
www.twitter.com/gulumdagli

Haberin Devamı

Virginia Woolf ile yeniden


VIRGINIA WOOLF HAKKINDA 5 ŞEY

1- Konuşmayı geç söktü ama öğrendikten sonra da susmadı. Konuşmayı sever, özellikle de yemek masasında dostlarının yeme alışkanlıklarını, sofra terbiyesini eleştirmeye bayılırdı.

2- İlk intihar denemesini 22 yaşında odasının penceresinden atlayarak yaptı, pencerenin yerden yüksekliği çok fazla değildi. Kurtuluşu mucize olmadı.

3- Yunanistan tatili sırasında, arkasından öten kuşların kendisine küfrettiğini sanarak küçük bir delilik nöbetine tutuldu.

4- Evlendikten sonra yemek pişirmeyi öğrenmek için kursa gitti. İlk yaptığı yemekte, evlilik yüzüğü, pudingin içinden çıktı.

5- Kocası Leonard Woolf yahudi olmasına rağmen Virginia anti-semitistti. Bu yönü biyografi yazarları tarafından çoğunlukla doğru yansıtılmaz. Roman, mektup ve günlüklerinde saldırgan ifadeler vardır. Örneğin, İspanya’ya gittiğinde, Violet Dickonson’a şunları yazar: “Gemide Portekizli yahudi ve başka tiksinti veren şeyler var. Ancak onlardan uzak duruyoruz.”