Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yıl 1982. Ben bir iş görüşmesi için Londra’daydım. Otel odamda otururken telefon çaldı. Eski valilerden ve eski Emniyet Genel Müdürü Celalettin Tüfekçi arıyordu. “Avrupa Orta Sınıflar Birliği Kongresi için Londra’ya geldik. Kongreye katılanlara Başbakan Thatcher‘ın çay daveti var. Sen de gel...” dedi.
Thatcher’in bir davetine katılacağıma, daha doğrusu davete Thatcher’ın katılacağına inanmadım ama gene de “geliyorum” dedim. Celalettin Tüfekçi ile buluştuk. Davetiyede yazılı adrese gittik.
Davet saraya yakın bir binanın ilk katında idi... Değişik Avrupa ülkelerinden gelen 50-55 kişi salonda ayakta duruyor. Benim yakama da “Türkiye” yazılı ve ismimi belirten bir yakalık iliştirdiler.
Ayakta içkimizi yudumlarken, Bayan Thatcher geldi. Salondakilerin teker teker ellerini sıktı. El sıkarken iki üç söz söylüyordu. Benim yakınıma geldiğinde öne çıktım. Kendimi tanıtıp “Türkiye’den...” diye ekledim. Kolumu tuttu. Kenara çekti. Şaşırmıştım. Genel hatlarıyla şunları söyledi:

Thatcher neler söyledi?
- Türkiye ile çok ilgileniyorum. Türkiye’deki gelişmeler iyiye gidiyor değil mi?
- Askerin müdahalesi iyi oldu, Evren Türk kamuoyunda benimseniyor değil mi?
- Turgut Özal çok yetenekli bir devlet adamı. Ekonomiden onun sorumlu olması çok iyi bir şey değil mi?
- Özal’ın uygulamaları (Özal o zamanlar Başbakan değil ama 24 Ocak’tan beri ekonominin sorumlu kişisi) çok başarılı değil mi?
- Türkiye’de KiT’ler ekonomiye çok büyük bir yük getiriyor değil mi?
Thatcher’ın Türkiye hakkındaki bilgisi, ilgisi, Turgut Özal’a güveni ve hayranlığı, askeri hareketi tasvip etmesi ve her şeyin ötesinde, soru sorar gibi yaparak kendi görüşlerini empoze eder bir konuşma tarzı beni çok etkilemişti.
Thatcher ile konuştum diyemem. O benimle konuştu. Ben sadece şaşkın şaşkın dinledim. Ayrılırken, ben de kapıya kadar arkadan izledim. Yanındaki görevli ile Jaguar bir otomobile bindi. Otomobilinin arkasında daha küçük bir polis arabası vardı. O kadar.
Türkiye’ye dönüşte bu karşılaşmayı uzun uzun yazmıştım. Belki bu küçük tesadüf nedeni ile ben Thatcher’ın devamlı “etkisinde” kaldım. Ne yaptı ise “genel hatları” ile beğendim. Ülkesi için iyi şeyler yaptığına inanıyorum. Onun için bu yazı tarafsız bir yazı değildir.

Thatcher neler yaptı?
İngiliz ekonomisi Avrupa’nın verimi en düşük, en köhne isletmelerine sahip haldeydi. Thatcher Ne Yaptı? Çok önemli bir değişim yaptı? Avrupa’nın en devletçi ekonomisini, en liberal ekonomisi haline dönüştürdü. Avrupa’nın en güçsüz ekonomisini en güçlü ekonomisi haline getirdi.
- Hükümetin ekonomiye müdahalesini asgariye indirdi.
- Hükümetin sadece mali politikalar ve para politikasında kendisine hedefler belirleyerek bu hedefleri tutturmak için çaba göstermesine çalıştı.
- Sendikaların gücünü kırdı.
- Vergi oranlarını düşürdü.
- Verimsiz ve zarar eden her türlü işletmenin (kamu olsun, özel sektör kuruluşu olsun) kapanmasını, batmasını teşvik etti.
- Özelleştirme yaptı.
- Tasarrufu teşvik etti.
Bütün bunların sonunda:
n İngiliz sanayinde, ekonomisinde verimlilik arttı. İngiliz ürünleri dünya pazarında rekabet edebilir hale geldi, İngiltere’de sanayide ileri teknolojiye dayalı kapasite büyüdü.