Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Diyebilirsiniz ki, "Onlar gider... Yerlerini gençler doldurur..." Sorun da burada... (1) Müzecilik kısa sürede öğrenilemeyen, bilgi ve deneyime dayalı bir meslek. (2) Türkiyede müzelerde çalışmak üzere eğitim gören çok sayıda genç var ama, bunlara imkan tanınamadığından, bunların bilgi ve deneyimleri sınırlı kalıyor... Müzelerimizde eğitim görmüş gençlere büyük ihtiyaç olmasına rağmen kadro sorunu nedeniyle gençler müzelerde çalışma, yetişme imkanı bulamıyor. (3) Müzecilik artık, "tarihi eserlerin bekçiliği"nden ibaret değil. Küresel ilişkiler yumağı. Sınır ötesi araştırma, ilişki, yayın ile bilgi ve eser değişimi gerektiriyor. Bu ilişkileri kurmak, geliştirmekte insan faktörü önemli. Geçen yıl Türk ve İslam Eserleri Müzesi Müdürü Nazan Ölçer 61 yaşına girdiği için emekliye ayrılmıştı. Geçen hafta da Topkapı Sarayı Müzesi Müdürü Filiz Çağman 61 yaşını doldurduğu için emekli oldu. Bu iki hanım müzeci, başka ülkelerde de mesleki bilgi ve birikmeleri önemsenen başarılı müzecilerimizdir. Bir müzeci için 61 yaş sınırlaması getirmek, "Deneyimi birikimi hiçe saymaktır". Müzeci koluyla çalışmıyor. Kafasıyla çalışıyor.Moskovada Truva hazinelerinin sergilendiği Puşkin Müzesini gezerken, bu hazineleri harp sonrası Berlinde sığınaklarda bularak Moskovaya taşıyan müze müdürü "İrina Antonova" Hanımın 84 yaşında olduğunu öğrenmiştim. "O hanım bir müze uzmanı. Kafası işlediği, eli ayağı tuttuğu sürece müzenin başında kalacak" demişlerdi. Bu iki kadın müzecimiz Ölçer ve Çağmanı 61 yaşında emekliye sevk ediyoruz. Yabancılar Türklerle ilgili her toplantıya onları çağırıyor, Türklerle ilgili her serginin düzenlenmesinde, kataloğunun hazırlanmasında onlardan yararlanıyor.Son bir yıl içinde Ölçer ve Çağman önce Belçikaya çağrıldı. Brükselde "Palais de Beaux Arts"da açılan "Analar, Tanrıçalar ve Hanım Sultanlar" sergisinin düzenlenmesine ve kataloğunun yazılmasına katkıda bulundu. Ardından İngilizlerin ünlü "Royal Academy of Art" isimli müzesinin yönetimi, bu iki kadın müzecimizden Londradaki "Türkler" sergisinin düzenlenmesini istedi. Şu günlerde Londrada devam eden serginin düzenlenmesinde ve kataloğunun hazırlanmasında bu iki kadın müzecimizin katkısı büyüktür. Kol değil, kafa çalışıyor Bu iki kadın müzecimiz "idari personel" olarak müzelerin başına geçmedi. Mesleki birikimleriyle müze müdürlüğüne atandı. Nazan Ölçer Almanyada sanat tarihi, etnoloji ve tarih okudu. Sanat doktorası yaptı. İmtihanla 1972 yılında Türk ve İslam Eserleri Müzesine asistan olarak girdi, 1978 yılında müdür oldu. İbrahim Paşa Sarayını müze olarak onartarak müzeyi Sultanahmetteki imaret binasından saraya taşıttı. 1984 yılından sonra iki ayda bir sergi, yılda üç dev sanat olayı gerçekleştirdi. 61 yaş nedeniyle emekliye ayrıldı.Dr. Filiz Çağman 41 yıl önce Topkapı Sarayının asıl hazinesi olan "El Yazmaları Kütüphanesi"nde çalışmaya başladı. Minyatürlü yazmalar konusunda uzman oldu. Sarayın diğer koleksiyonlarını ortaya çıkardı. Çok sayıda uluslararası toplantıda bildiriler sundu. Yayınlar yaptı. 1997 yılında Topkapı Sarayı Müzesi Müdürlüğüne getirildi. Sarayın büyük onarımını, yeniden yapılandırılmasını sağladı. Nazan Ölçer şimdilerde müzeciliğini Sabancı Müzesi Müdürü olarak sürdürüyor. Mesleki çalışmaları ve yurtdışındaki etkinlikleri eski yoğunlukta devam ediyor. Özel müzelerimizi kuranlar, müzelerini öne çıkarmak arayışında herhalde Dr. Filiz Çağmanla çalışmak için yarışacaklar. Böylece Filiz Çağman da bilgi ve birikimleriyle müzeciliğin geliştirilmesine katkısını sürdürme imkânını elde edecek. guras@milliyet.com.tr Birikime önem veren yok