Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Kapalıçarşı’ya giderken, yol üzerinde Hilat’a uğramadan edemem. Bir bardak çayını içer, Hilat’ın tasarımlarını, atölyelerinde işlenen altınları hayran hayran seyrederim.
Hilat 50 yıldır 24 ayar altını işliyor. Özgün tasarımlarla takılar yapıyor. Tasarımı ve bu tasarıma dayalı olarak işlenen altının rengi o kadar özgün ki, bilenler “Bu mutlaka Hilat’ın işidir” diyor.
Hilat’ın (Hilat Elmas) ailesi “Manastır”lı. “Hilat”, Osmanlı döneminde padişahların, gönül almak ya da ödüllendirmek için bir kimseye giydirdikleri, çok değerli bir kumaştan ya da kürkten yapılmış kaftana verilen isim. Hilat’ın ailesi 1945-1946 göçünde İstanbul’a gelmiş.12 yaşında iken “Ben sanatkâr olacağım... Demirci, marangoz... Ne olursa olsun... Ama ben bir şey yapmak istiyorum...” demiş. Dayısı elinden tutup onu Çuhaciyan Han’da Ohannes Usta’nın dükkânına götürmüş “Al usta... Eti senin, kemiği bizim...” diyerek teslim etmiş.. Ohannes Usta zamanın ünlü altın işleyicisi... Kalfası Metin Saygın isminde işinin “piri” bir sanatkar. Hilat onların yanında mesleği öğrenmiş. İşini sevmiş. Kalfa Metin Saygın, İmam Ali Han’da kendi atölyesini kurarken, Ohannes Usta’dan izin istemişler. Hilat, Metin Saygın’ın ustası olmuş. O zaman “fantezi bilezik, büyük küpe, kolye” yaparlarmış.
Askerlik dönüşü Hilat tasarıma meraklanmış. Ama anlamış ki, tasarım için tarih bilmek, arkeoloji bilmek, usta yanında yetişmek şart... Duymuş ki, bu işin de “piri” Diyarbakırlı Sabahattin Konakçı isminde bir araştırmacı/kuyumcu... Ohannes ustasına yalvarmış:
“N’olur beni bu ustanın yanına koy...” demiş. Sonunda muradına ermiş.

Hilat, 50 yıldır 24 ayar altını işliyor

Hilat Elmas

Hilat, 50 yıldır 24 ayar altını işliyor


Araştırmadan olmuyor
Sabahattin Konakçı Anadolu medeniyetlerini araştıran, çok iyi bilen ve özgün tasarımları olan bir sanatkârmış. Hilat’a kitaplar vermiş. “Al oku, gör, öğren” demiş. Arkeolojiyi öğretmiş. Eski kültürleri anlatmış. Tartışmayı, araştırmayı öğretmiş. Hilat dört yıl Konakçı’nın atölyesinde Ermeni ve Türk ustalarla çalışmış. Hilat diyor ki: “Erzurumlu ustalar dört dörtlüktür. Bu işi çok iyi bilirler. Erzurum’daki kuyumculuk sanatı Rusya rüzgârından etkilenmiştir. Çerkez, Kafkas, Ermeni sanatıyla beslenmiştir.”
Hilat 1976 yılında Kapalıçarşı’da kendi dükkânını açmış. Başkalarından farklı, kendine özgü tasarımları üreterek yaşam savaşı verirken, Çiğdem Simavi Hanım Hilat’ın özgün yapımlarını görmüş. Etkilenmiş. Hilat’ın tanınmasını sağlayacak “ışığı” yakmış. Hilat diyor ki, “Bu mesleği ben ustalardan öğrendim. Ohannes, Metin, Sabahattin Ustalarım... İsveç’e giden Musa Usta, işi bırakan Ahmet Usta...
Hilat da “24 ayar altının rengine, yumuşaklığına, sıcaklığına” âşık bir sanatkâr. Başka altına el süremiyor.. 24 ayar altın “yumuşak” ve rengi “altın” gibi!. Genel inanç yumuşak altının islenmesinin zor olduğu şeklinde. Fakat Anadolu’da toprak altından çıkan, beş bin yıllık, üç bin yıllık eski medeniyetlere ait takıların hemen tamamı 24 ayar. Ve de rengini, yumuşaklığını, sıcaklığını koruyor
Marifet farklı olmada
Hilat, “taş” satmıyor. Altını altın olarak isleyip satıyor. Aksesuvar olarak çok az miktarda pırlanta ve renkli taş ile değersiz eski paraları, sikkeler altın ile karışıyor.
Hilat’ın altın işlemedeki özelliği “özgün tasarımları ve özgün işçiliği”... Miken (Antik Girit), Yunan, Schtian (Rusya), Bactarian, Roma, Bizans, Selçuk ve Osmanlı dönemlerinin takılarından esintilerle kendine özgü bir “karakter” “çizgi” oluşturmuş..
Hilat nasıl başka ustaların yanında yetişmiş, nasıl ustalardan “el” almış ise, o da yıllar önce Bülent Büyüktürk’ü yetiştirmeye başlamış. Ona el vermiş. Şimdilerde Hilat’ın üretim ve pazarlama sorunluğunu Bülent Büyüktürk taşıyor. Hilat’ın üniversite eğitimini tamamlayan kızı Özlem Elmas ile Bülent Özevin ona yardım ediyor. Bülent Büyüktürk, üniversitede arkeoloji okumuş. Şimdi Hilat geleneğinde ve çizgisinde tasarımları o yapıyor. Atölyeleri yönetiyor. Farklı uzmanlık alanı olan 4 atölyeleri var.
Hilat’ın elli yıldır ürettiği takılar, şimdilerde bilenlerce şimdi klasik birer sanat eseri olarak kabul ediliyor. Şimdilerde yabancılar özellikle Amerikalılar Hilat’ın takılarını tanımaya
satın almaya başladı. Her binde büyük ek emeği, büyük
katma değer var.
(Açıklama: Hilat’a ve Bülent Büyüktürk’ün çalışmalarına hayran olduğum için bu yazıyı yazdım. Yirmi yıl önceye kadar karıma ve dostlara hediye almak için Hilat’a giderdim... Altın fiyatları o kadar yükseldi ki şimdilerde sadece Hilat’ın tasarımlarını ve atölyelerinde üretilenleri seyretmek için uğruyorum.)