Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Uçak, Bodrum Havaalanı'na indi. Koskoca Airbus'ın yolcuları merdiven başında bekleyen üç otobüse doluştu. Uçağın ön kapısının yanı başında bir VIP (Çok Önemli Kişi) minibüsü bekliyor. Minibüsün kapısının önünde bir şoför, bir yer hostesi hanım, bir görevli ayakta duruyor. Bir başka görevli gidip geliyor. Telaş ile oraya buraya koşuşuyor.
       VIP (Çok Önemli Kişi) olmayan - olamayan normal yolcular, otobüslerin penceresinden olanı biteni gözlüyor. Çünkü, otobüsler her nedense hareket ettirilmiyor.
       Derken efendim, zarif bir hanım yavaş yavaş minibüsün önüne yaklaştı. Otobüsteki normal yolcular onu hemen tanıdı: "- Aaaaa... Bilmem kim hanımmış!" dediler. Bilmem kim hanım, bir dönem milletvekilliği yapan bilmem kim beyin eşi. Karı ve koca "cemiyet haberleri sütunlarında çıkan fotoğrafları nedeniyle halkımız tarafından biliniyor, tanınıyor.
       Bilmem kim hanım, minibüsün başında bekliyor. İçeri girmiyor. Girse de gitsek diye bekleşirken bir görevli bilmem kim hanımın bavullarını minibüse yükledi. Üzerlerinde kırmızı VIP etiketi yazılı bavullar halkın, normal yolcuların bavullarıyla karışmasın diyerek uçaktan özel olarak alınmış. Bavullar geldi, artık hareket etsinler de bizim otobüsümüz kalksın diyerek sabırsızlanıyoruz. Ama bilmem kim hanım minibüse girmiyor. Derken birden yüzümü gülücükler kapladı. Öne doğru atıldı. N'oluyor diyerek herkes o tarafa döndü. Bir başka zarif hanım, kucağında minicik, şirin mi şirin bir köpekle geldi... Demek ki VIP servisi köpeği bekliyormuş. Köpek VIP aracına alındı. VIP yolcumuzun sorunu çözüldü. VIP minibüsü hareket etti. Normal yolcuların, yani halkın otobüsleri de yolcu salonuna doğru yol almaya başladı.
       Otobüste arkamda ayakta duran uçak yolcusu (komünist midir, nedir?) söyleniyor: "Eski milletvekilinin eşi ve köpeği için bu VIP servisi kimin parası ile sağlanıyor? Halkın parası ile... Benim param ile... Köpeği taşıyan özel minibüs benim paramla alındı. Şoförün, yer hostesinin, hamalın, diğer görevlinin maaşını, minibüsün parasını ben ödüyorum. Böyle bir şey dünyanın hangi ülkesinde olur? Hangi ülkede eski bir milletvekilinin eşi halk ile aynı otobüse binmekten tiksinir? Köpeğini halkın parası ile nasıl özel araçta taşıtır?"
       Ben bu tip komünist söylemlerden nefret ederim... Komünist olmasa bile bunları söyleyen kişi kıskançlıktan, hasetten söylüyordur!..
       Aslına bakarsanız, VIP'e binen köpeği ben de kıskandım... Benim kıskançlığımın nedeni başka...
       Yıllar önce, yabancı ülkelerden madalya alanların VIP listesinde olmalarına karşın, Atatürk'ün İstiklal Madalyası'nı taşıyanların liste dışı kaldığını öğrendiğimde isyan etmiştim.
       Örneğin "Patagonya hükümeti için Türkiye'de casusluk yapıp, Patagonya hükümetinin 'en kahraman casus' madalyasını alanı" bizim Dışişleri Bakanlığımız VIP sayıyor, ama İstiklal Madalyası alanı "yok" sayıyordu.
       Babalarının İstiklal Madalyalarını "kanunen taşıma hakkına sahip" iki yazar olarak Hasan Pulur Ustam ve ben bu konuda yazdık, çizdik. Sağa başvurduk, sola başvurduk... Mustafa Kemal'in 23 Nisan 1920'de Ankara'da Meclis'i topladıktan sonra çıkardığı ilk kanunlardan biri olan 66 sayılı İstiklal Madalyası Kanunu'na göre İstiklal Madalyası'nı taşıma onuruna sahip kişiler olarak bizleri, Patagonya'ya casusluk yaptıkları için "en kahraman casus" madalyası ile ödüllendirilenlerden kötü görmeyin diyerek Dışişleri Bakanlığımıza yazdık, çizdik... Ama netice, hatice! Bırakınız Patagonya casusluk madalyası taşıyanları, eski milletvekilleri eşlerinin, köpeklerinin bile Dışişleri Bakanlığımızın protokol listesinde VIP olarak onurlandırıldığını görse idi, herhalde Hasan Pulur Usta'nın tepesi atardı.




Yazara E-Posta: guras@milliyet.com.tr