Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Avrupa ülkeleri, başta Almanya olmak üzere, sığınmacıların Yunanistan üzerinden Avrupa’ya girişini Türkiye’nin önlemesini istiyorlar. Beklenen şu:

-Türkiye öyle önlemler alacak ki, sığınmacılar deniz ve kara yolu ile Türkiye dışına çıkamasınlar. Türkiye ülkesine giren ve girecek tüm sığınmacılara baksın. Onlara iş ve aş imkânı sağlasın.

-Es kaza bu sığınmacılardan Avrupa ülkelerine şu veya bu yoldan giriş yapacaklar olur ise, bunlar Türkiye’ye iade edilsin. Türkiye de bunları kabul etsin.

Türkiye‘nin bunları yapması için; (1) Türkiye’ye bir defalık 3.3 milyar dolar ödeme yapmayı, (2) Türkiye’nin Avrupa Birliği ile yıllardır sürüncemede kalan, dondurulan müzakerelerinde kolaylık göstermeyi, (3) Türklere vizesiz seyahat imkânı tanımayı “vaat” ediyorlar.

Haberin Devamı

Bir defa için verilecek 3.3 milyar dolar Türkiye’nin dişinin kavuğunu doldurmaz. Bir aylık cari açığı (döviz açığını) ancak kapatır. Kaldı ki, ortada para yok. Toplamayı ümit ediyorlar.

AB ilişkilerinde vetolar duruyor. Yeni başlıklar açılamıyor. Sığınmacılar karşısında bu kadar paniğe uğrayan Avrupa Birliği’nin Türklere vize muafiyeti tanıması çok ileri bir iyimser bekleyiştir.

Kişi başı geliri 25 - 35 bin dolar olan Avrupa ülkeleri 1.5 milyon sığınmacının yükünü taşıyamayacaklarını belirtirken, kişi başı geliri 10 bin dolar olan Türkiye’nin 4 yıl 2.5 milyon sığınmacının yükünü taşıdığını dikkate almıyorlar.

Başlarına gelince ürktüler

Avrupalılar sığınmacı sorununu 2015 yılındaki sığınmacı akını ile fark ettiler. Sığınmacı bilgilerini derleyen Frontex kaynaklarına göre Avrupa ülkelerine 2015 yılında 1 milyon 573 bin sığınmacı girdi. Frontex, 2015 yılında Almanya’ya ise 965 bin sığınmacı girdiğini belirtiyor.

Almanya’nın nüfusu 82 milyon. Nüfusun yüzde 8.2’sini oluşturan 6 - 7 milyon yabancı Almanya’da yaşıyor. İşsiz sayısı 2.8 milyon. İşsizlik yüzde 6.4.

İade olana biz mi bakalım?

Almanlar ülkede yaşayan 6 - 7 milyonun entegrasyonunu ve işsizlik üzerindeki baskısını çözemeden, yılda 1 milyon dolayında sığınmacının ülkeye girmesi karşısında paniğe uğramış durumda.

Haberin Devamı

Başta Almanya olmak üzere Avrupa ülkeleri sığınmacıların ülkelerine akın etmesini nasıl önleyeceklerini tartışırlarken, Türkiye’de 2 milyon 290 bin, Lübnan’da 1 milyon 70 bin, Ürdün’de 630 bin sığınmacının nasıl yaşadıkları ile ilgilenemiyorlar.

Gerçekçi olalım. (1) Evsiz, işsiz ve aç insanların hayatta kalabilmek arayışında iş ve aş imkânı olan ülkelere göçü önlenemez. Yol açıldı. Göç devam edecek. İnsanlar ölümü göze alarak varlıklı ülkelere ulaşmaya devam edecek. (2) Türkiye bir sığınmacı kampı - hapishanesi olamaz. Sığınanlara, kalanlara bakarız. İş ve aş vermeye çalışırız. Ama başka ülkelere gitmek isteyenlerin yollarının kesilmesi, gidebilenlerin geri kabulü Türkiye’den istenilmemeli. (3) Sığınmacı pazarlığını AB müzakerelerini başlatma vaadine ve de 3.5 milyar dolarlık bir ödüle bağlı yürütmek, Avrupalılara da, bize de yakışmaz.

Avrupalı bu sonu pek düşünemedi

Anadolu’da bir söz vardır: “Uzaklara kar yağıyor, üşümedin mi? Sen bu işin sonunu düşünmedin mi?” derler. Avrupa ülkeleri, uçaklarını göndererek fakir ülkelerin üzerine bombalar yağdırırlarken, insanlar birbirlerini yesinler diye silah satarlarken, evsiz, barksız kalan bu insanların yollara döküleceğini neden hesaplamadılar?

Haberin Devamı

Türkiye bir göç yolu. Avrupa’ya gitmeye çalışanlar mecburiyetten Türkiye üzerinden yola çıkıyorlar. Türkiye kalıcı göçmenlere bakmaya, onlarla ilgilenmeye devam ediyor. Ama Avrupa’ya gitmek için her yolu deneyenlerle nasıl başa çıkılabilir? Türkiye neden Avrupalıların istemediği sığınmacıları geri alsın? Almanların besleyemediklerini, iş veremediklerini Türkiye nasıl beslesin? Onlara nasıl iş bulsun? Neden Türkiye sığınmacı kampı bir ülke haline gelsin?

(Bu işin bir mantığı, bir olur tarafı varsa, birileri bize anlatsın da, içimiz rahat etsin...)