Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       South Seas Buble Companies bir "borsacı" deyimidir. Türkçesi "Güney denizlerinin köpük şirketleri"dir. Okuyana bir anlam ifade etmez ama, bilene çok şey ifade eder. On dokuzuncu yüzyılın sonlarında, yirminci yüzyılın başlarında "parlak gelecek" vaadi ile halkın parasını toplayıp "hokus - pokus" yok olan uyduruk şirketler için kullanılan bir deyimdir.
       Türkiye'de şu günlerde yeni bir moda başladı. Borsa ölünce, "önüne gelen halka hisse senedi arz edip" para toplamaya başladı. Saf ve bakir halkımız "gaza gelip" halka hisse senedi arz eden "her kuruluşun" kapısında kuyruğa giriyor. "Alan kazanıyor" havası pompalanıyor. Halka arzdan kim ne kadar hisse senedi satın alırsa alsın, üç gün sonra borsada satıp kazancını cebine koyacağı sanılıyor. Piyasa ekonomisinin ustası Ege Cansen 19 Nisan 2000 tarihinde "halka açılarak para kazanma" yarışının tehlikelerini Hürriyet gazetesindeki "Oyunun Kuralı" sütununda güzel güzel anlatmıştı. Ben bilgisinden bolca yararlandığım Ege Cansen'in uyarılarını sayın okuyucularıma özetleyeceğim.
       (1) Bir işadamının, bir şirketin kar etmesi bir şey üretmesine bağlıdır. Üreten, katma değer yaratan (bir şeyin değerine değer katan) kazanır. Ekonomik anlamda kar eder. Bu kar bilançoda görülür. Bu kar ortaklar arasında paylaştırılır. Hisse senetleri sahibi bu kardan yararlanır. Hisse senetlerinin değeri artar. Normali budur.
       (2) Şimdilerde ise işadamları "halka açılarak para kazanma" uygulamasını başlattı. Halkımızın ne aldığını bilmeden her kağıda saldırdığını gören bazı işadamları, kasalarında duran kağıtları satıp satıp, parayı ceplerine koyuyor. Bu tür hisse satışlarında toplanan para şirketin kasasına girmiyor. Şirkete hiçbir yarar sağlamıyor. Şirketin durumu ne ise öyle kalıyor.
       Sayın okuyucularım, halka arz denilen şey iki türlüdür:
       (1) Batı ülkelerinde genelde şirketler ya kurulurken hisse senetleri halka arz edilir. Ya da kurulu şirketler sermaye artırımı yaptığında (eski ortaklar rüçhan haklarını kullanmaz) artan bölüme ait hisse senetleri halka arz edilir. Her iki durumda da halkın satın aldığı hisse senetlerinin parası şirketin kasasına girer. Şirketin başarısına katkıda bulunur. Karlılığını artırır.
       (2) Bizim işadamlarımızın pek beğenip uyguladıkları halka arz şekli ise, şahıs veya aile şirketlerine sahip olanların, kasalarında duran hisse senetlerini azar azar satarak, halktan topladıkları parayı ceplerine koymalarıdır.
       Hukuka uygun, ahlaka uygun, kanuna uygun olan bu uygulama şirkete hiçbir şey kazandırmaz. Şirketin durumunu değiştirmez. Şirketin başarısı artmaz. Karlılığı artmaz.
       Bizde özelleştirme de böyle yapılıyor. Özelleştirilen şirketlerin hisse senedi satışından, şirketin kasasına bir kuruş girmiyor. Sayın okuyucularım şimdi de geleyim "borsanın faziletine"...
       (1) Borsa denilen şey "ikinci el piyasası"dır. Parasını hisse senedi denilen kağıda bağlayanlara, istedikleri an bu kağıdı gerçek değerinden nakde çevirme imkanı sağlar.
       (2) Borsa işlemiyor ise, halka arz yoluyla satılan hisse senetlerine para sağlayanlar (a) istediklerinde bu kağıtları paraya çeviremez, (b) kağıtlar değer kaybeder.
       (3) "Borsa öldü, ben halka arzlardan hisse senedi satın alarak para kazanıyorum" diyen, kendi kendini aldatır. Borsa ölmüş ise, halka arz edilen hisse senetleri alanın elinde patlar. Ve de bu yazıyı önemli bir uyarı ile bitireyim:
       (1) Nurlu ufuklar, parlak gelecek, istikbal vaat eden işler gibi sözler, belli hisselere bir süre "gaz verir". Ama esas olan şirketlerin ekonomik karlılığıdır. Mali bünyesi sağlam olmayan, üretip satamayan, iyi yönetilemeyen şirketler kar edebilir. Bu kar da mutlaka bilançoda görülür.
       Sayın okuyucularım, bunları okuyunuz. "Güney denizlerinin köpük şirketleri" deyiminin ne tür halka arzlar için kullanıldığını unutmayınız. "Nurlu ufuklar" ve "parlak gelecek" vaadi ile hisse senetlerini halka arz ederek "para kazanma peşinde olan"ların gazına gelmeyiniz.



Yazara E-Posta: guras@milliyet.com.tr