Kadınlar adları ve stilleri için yıllardır mücadele veriyorlar. Erkeklerin adı her yerde olduğuna göre stillerini gerçekleştirmek için fazlasıyla zamanları var
Sevgili erkekler, Bilmiyorum farkında mısınız ama uzaktan bakınca çoğunuz birbirinizin aynı görünüyorsunuz. Yakından bakınca da değişen bir şey olmuyor. Zira aynı şeyleri giyip, aynı konuları konuşuyorsunuz. Ya aynı kitapları okuyor, ya da hiç okumuyorsunuz. Girip çıktığınız mekanlardan hiç bahsetmeyeyim. Kendinize özgü bir stilinizin olmadığını hissedebiliyor musunuz?
MARX MI, BARTHES MI, WITTGENSTEIN MI?
Hangisi moda yazısı yazsa okurdunuz?: Şık İngiliz ceketinden ve Fransız şarabından vazgeçmeyen Marx mı? St. Germain’deki akşam sohbetlerinin ve trençkotların müdavimi Barthes mı yoksa üzerinde eskimiş hırkası, İskandinav kırsalında dolaşıp peynir ekmekten başka bir şey yemeyen Wittgenstein mı? Acaba birini stil ikonu olarak seçseniz, bu kim olurdu?: Karanlık işlerinden bunaldığında yuvarlak çerçeveli gözlüğünü takıp sevimli bir okuma ya da müzik molası vererek aydınlanmaya çalışan Ramiz Dayı mı?
İtalyan erkeklerinin çarpıcılığını, dar kesimli takım elbiseleriyle Ankara’daki Papermoon’da yaşamak ve yaşatmak için yoğun gayret sarf eden AK Parti milletvekili Ömer Çelik mi?
Serge Gainsbourg gibi rock yaşayan, hiç uyumayan Okan Bayülgen mi?
SİZDE ”O ŞEY” VAR MI?
Peşinizden koşan kadınlar sizden bahsederken ”onda anlayamadığım ama bayıldığım bir şey var” demiyorsa neden koştuklarını bir kez daha kontrol edin! Bu cümleyi duyabilmek için detaylara önem verin. Gardırobunuzda şal, atkı benzeri bir şeyler olsun. Barthes bunları çok şairane bulur. Ramiz Dayı o atkıları boşuna takmıyor! Bakın, bütün kadınlar onu sayıklıyor. Ayakkabınızın tabanı ya da ceketinizin kumaşı ‘sıkıcı giysiler bürokrasisi’ ni yıkamasa da biraz isyankar olsun.
NASIL İSYAN EDİLİR?
Dazed&Confused dergisinin son sayısında, ekonomik kriz sonrası erkeklerin artık duygusal olarak bağlanabilecekleri parçalar almayı seçtiği yazıyor.Türkiye ebedi ekonomik krizler ülkesi olduğundan sizlerin her gün gardırobunuzun önünde göz yaşı dökecek kadar duygusallaşmanız gerekirdi, demek ki bu doğru değil. Boş verin. İlham alacak bir şeyler bulun ve biraz hayal kurun. İsyankar olun. Kadınlar bunu uzun zamandır yapıyorlar. Onlara sorun.